MHP Lideri Devlet Bahçeli, yatsın kalksın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dua etsin!
Niye mi?
17/25 Aralık süreci yaşanmasaydı…
Paralel Yapı diye bir yapının varlığından haberimiz olmasaydı…
Gülen Cemaati’nin devleti ele geçirmeye yönelik sinsi planlarının olduğu iddiaları ortaya çıkmasaydı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti Hükümeti, bu yapıya karşı mücadele başlatmasaydı…
Devlet Bey, koltuğuna göz dikenleri neyle suçlayacaktı?
*
Partideki muhalif seslere karşı, o da AK Parti’nin taktiğini uygulamaya başladı…
Parti içi demokrasi ve değişim isteyenleri anında Paralel Yapı’ya bağlıyor, onları piyon ve taşeronlukla suçluyor!
MHP’ye yakın internet sitesine yaptığı son açıklamalarında açık açık dile getirmiş:
“Devletin karanlık dehlizlerinde sinsi hesaplar yapan gruplar, yeminli Türklük ve Türkiye düşmanları, bölücü hainler ve bunlara payandalık yapan kokuşmuş zihniyetler, son dönemde MHP’yi ele geçirerek partileşme ve sığınak arayışında olan Gülen Cemaati…”
*
Boşuna “Her şer’de bir hayır vardır” diye boşuna demiyorlar…
Bahçeli, yalnız Tayyip Bey‘e değil 1 Kasım seçim sonuçlarına da dua ediyordur herhalde!
Nasıl ki, AK Parti 17/25 Aralık Süreci sayesinde Paralel Yapı tehlikesinin farkına vardı…
Son seçimde başarısız olmasaydı, MHP’lilerin de bu yapının partilerini ele geçirme planından haberi olmayacakmış meğer!
Devlet Bey de, milletvekili yaptığı, partide etkin görevlere getirdiği, yıllarca birlikte siyaset yaptığı o muhalif isimlerin, nasıl bir tehlikeli piyon ve taşeron olduklarını göremeyecekti!
*
Bu tabloda, MHP’de değişim ve iktidar olma iddiasıyla, özlemiyle hareket edenlerin işi hiç kolay değil!
MHP’li ve ülkücülüklerinden önce, paralel yapının piyonu, taşeronu olmadıklarını anlatmak zorundalar parti tabanına…
Acı ama gerçek;
İnandırmaları, ikna etmeleri MHP’yi tek başına iktidar yapmaktan daha da zor!
Kan vermenin güzelliği…
Tahlil sonuçlarına bakan doktor, hastasına dönüyor:
“Sonuçlar güzel! Yalnız kanınız fazla görülüyor. Kan verirseniz iyi olur!”
Vatandaş, Kızılay Kan Merkezi’nin yolunu tutuyor…
“Beyefendi, biz sizin kanınızı alamayız!” deyince görevli, şaşırıyor:
“Niye?”
“60 yaşını geçmişiniz! Sizin kanınız bize yaramaz!”
“İyi de, doktorum fazla kanım olduğunu ve benim kan vermem gerektiğini söyledi…”
“O halde, özel sağlık kuruluşuna gideceksiniz, biz işleyemediğimiz kanı almıyoruz!”
Vatandaş öyle yapıyor, Kızılay’dan çıkıp, özel hastaneye gidiyor…
Veriyor 250 lirayı, işe yaramayan fazla kanını verip rahatlıyor!
İnsanın kanının eksik çıkması ayrı bir dert, fazla çıkması ayrı bir dert!
O kadar para verecek durumu olmayanlar ne yapsın?
Kurban Bayramı’nda kasaplığa soyunsun derim!
Et ve ot!
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, et fiyatını yükseltenlere gözdağı vermiş:
“Kıymanın tavan fiyatı 32, kuşbaşının ise 34 lira. Buna rağmen astronomik fiyatlarla satarsanız, yanı başınıza bir et marketi açarız!”
Benim aklıma daha güzel ve köklü bir çözüm geldi…
Vatandaşı vejetaryenliğe özendirelim!
Bir öneri
Seçimler, hep 29 Şubat‘ta yapılsın…
Nasılsa 4 yılda bir geliyor o da!