Kim demiş bu sözü?
Fransız bilim insanları!
İnsanlardaki öğrenmek için çok gelişmiş bir sinir sistemi ve bir beyine sahip olma teorisini çürütebilecek tehlikeli bir gelişme bu…
Fransa’nın Toulouse kentindeki Hayvan Bilişselliği Araştırma Merkezi’nde gerçekleştirilmiş deney…
Tek hücreli cıvık mantarların yiyeceklerinin önüne, içerisinde biri ‘saf’, diğerleri ‘kafein’ gibi zararsız fakat tat bakımından acı maddelerin olduğu jöleden engeller koymuşlar.
Sonra o engelleri aşıp aşmayacaklarını izlemeye başlamışlar.
Deneyin ikinci günü, mantarlar kafeine alışmış, altıncı gününde de o engelleri aşıp yiyeceğe ulaşmışlar.
*
Bu deneyin sonunda şu notu düşmüş bilim insanları tarihe:
“Tek hücreli canlı türü olan mantarlar bile alışkanlık yoluyla öğrenebilme ve idrak edebilme yeteneklerine sahipse, beyinsiz de bu işler pekala olabilir!”
Haberi okuyunca, şöyle bir hafiften yokladım beynimi!
Bu deneyin insanlığa ne gibi faydası olabilir?
Olsa olsa en çok öğretmenlerimize olur herhalde!
Derslerde bir şeyler öğrenmeye niyeti olmayan öğrencilerine deneyi örnek gösterip;
“Evladım, öğrenmen için beynini yormana gerek yok, tek hücreli mantarlar gibi idrak yollarını açık tut yeter!” diyebilirler.
*
İşin asıl ilginç yanı, aynı gün yine beyinle ilgili bir başka araştırma haberi daha vardı medyada…
O araştırmayı da ABD’li bilim insanları yapmış…
Onlar da kelimelerin her birinin insan beyninde belli noktaları harakete geçirdiğini keşfetmişler.
Deneyden yola çıkarak kelimelerin zihin haritasını çizmişler.
Örneğin;
Yaşam ve ölüm, çalışma ve izin, deniz ve kumsal sözcüklerini duyduğunda beynin hep aynı noktasından bir tepki geliyormuş.
Ne garip değil mi?
Merak ettim şimdi…
“Mantar” dediğimizde, bu kelimeye beynimizin hangi noktaları Fransız kalıyor acaba?
Ah be Aydın!
Büyükşehir Belediyesi’nin Dobruca Sosyal Tesisleri’nde tanımıştım…
Tesisin en çalışkan ve sevecen garsonlarındandı.
Kilo fazlalığına rağmen atlet gibi koştururdu masalar arasında…
İşini severdi, çalışmayı da!
Dağlı‘ydı Aydın…
Köyünün güzelliğini, yetişen meyve sebzelerin lezzetini anlata anlata bitiremezdi.
“Hep anlatıyorsun ama göremiyoruz? Hani nerede bizim çilekler, kirazlar, organik domatesler, biberler?” diye takılırdım…
O da gülerek, “Abi, gel köye misafirim ol, kendi ellerinde topla, onun zevki orada!” derdi.
İzin gününde, o çok sevdiği, cennete benzettiği köyünden gece Bursa’ya dönerken, hayatını kaybetmiş Aydın…
Aracı uçuruma yuvarlanmış halde bulmuşlar…
Soyadı gibi gerçekten Yazık oldu!
Ölümüne üzüldüm…
Mekanın cennet olsun kardeşim!
Buluşma noktası!
Bir erkek tuvaletindeki pisuarın üzerinde reklam panosu…
Panoda anlamlı bir duyuru:
“Nilüfer Belediyesi, milleti vekiliyle buluşturuyor!”
Okuyanın ilk tepkisi:
“Yok artık daha neler! Burada mı?”
1 Mayıs dileği
‘Gaz’a gelmeden, bayram tadında geçsin!