Olay Gazetesi Bursa

Nusret, sen de itiraf et, rahat et!

Adını taşıyan et restoranında, müşterilerine yaptığı ve sosyal medyadan da paylaştığı kendine özgü şovlarıyla dünya çapında bir üne kavuştu Nusret Gökçe. Jöleli saçı, kara gözlükleriyle, çiğ etleri tokatlaması, sevmesi, kesip pişirme ve servise sunma şekliyle özellikle de bilekten ete tuz dökme hareketiyle tam bir fenomen oldu. Sayesinde steak house denilen et restoranları da arttı memlekette… […]

Adını taşıyan et restoranında, müşterilerine yaptığı ve sosyal medyadan da paylaştığı kendine özgü şovlarıyla dünya çapında bir üne kavuştu Nusret Gökçe.

Jöleli saçı, kara gözlükleriyle, çiğ etleri tokatlaması, sevmesi, kesip pişirme ve servise sunma şekliyle özellikle de bilekten ete tuz dökme hareketiyle tam bir fenomen oldu.

Sayesinde steak house denilen et restoranları da arttı memlekette…

Adını, Saff-Et koyan mı ararsınız, İsm-Et  koyan mı…

Bu işte yağlı para var diye bilen de bilmeyen de giriyor ama tabii bu işler biraz da kısm-et!

 

*

 

Türkiye’de kopyaları çoğalınca, yurt dışına açılmaya karar vermiş Nusret

Gitmiş ABD’ye, New York’un göbeğinde açmış bir şube…

Açmış ama açtığına bin pişman!

Müşteriden yana sıkıntısı yok fakat ABD medyası ve bürokrasisi tuz döküyormuş işlerine!

Hem de kaya tuzu!

Medyada fiyatların çok pahalı olduğu, etlerin tam pişmediğine dair kasıtlı eleştiriler çıkmaya başlamış…

New York Belediyesi ise, etlere çıplak elle dokunmasını halk sağlığına zararlı bularak, yasaları ihlal etmekten ceza kesip soruşturma açmış…

 

*

 

Bunlar daha bir şey değil, Nusret’in en iyi günleri!

Yakında tutuklanıp hayırsever işadamı Rıza Sarraf’ın yanına da gönderebilirler!

Şöyle bir haber görürseniz ABD’de medyasında, sakın şaşırmayın:

“Rıza Sarraf’tan sonra ünlü etçi Nusret de, itirafçı oldu… Mahkemedeki ilk duruşmasında, New York’a restoran açmamı da Cumhurbaşkanı Erdoğan istedi! Amacımız, restoranda etin porsiyonunu ve tuzunu bol bol koyup, ABD’lilerin gut olmalarını sağlamak, kolesterollerini yükseltmekti dedi!”

Restoranının ismini keşke Trump-Et koysaydın Nusret kardeş…

Çıplak elle daha rahat tokatlardın etleri!

Yol yakınken değiştir adını, rahat-et!    

  

Maçın sevindiren anları

 

* Bursaspor’lu futbolcuların sahaya ‘zeytin dalı’ baskılı formayla çıkarak, Ordumuzun Afrin bölgesindeki operasyona desteğini göstermesi…

* 30 bin Bursaspor’lu taraftarların tribünlerde oluşturduğu Türk bayrağı şeklindeki dev Türkiye haritası…

* Bursaspor’un Beşiktaş karşısında sergilediği hırslı, istekli ve güzel futbolu…

* Takımın ve yeni transferlerin oynadıkları futbolla, ileriye dönük umut vermesi…

* İl Emniyet Müdürü Osman Ak’ın maçı Teksas Tribünü’nde taraftarla birlikte izlemesi…

 

Maçın üzen yanları

 

* Uzatmalarda yenilen golle, kaçan galibiyet ve 3 puan…

* Ceza geleceğini bile bile tribünlerden Beşiktaş’lı futbolculara atılan yabancı maddeler ve kötü tezahürat…

* Stada geliş ve dönüşte yaşanan trafik çilesi…

* Evlilik yıldönümüm olmasına rağmen evden gizlice maça kaçmam!  

  

Hamsi kokulu festival!

 

Bursa Rizeliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin geleneksel Hamsi ve Kültür Festivali’nin 4.ncüsü vardı dün…

Etkinliğe katılanlara ücretsiz dağıtılan 1 ton hamsi balığı bir saatte tükendi!

Bursa protokolünün de ilgi gösterdiği festivalde, hamsiyi yiyenler, enerjilerini horonla attılar.

Dernek Başkanı Hızır Ofluoğlu’na sordum:

“Hamsinin ızgarası mı daha faydalıdır, tavası mı?”

Cevabı, derneğin yöneticilerinden sevgili dostum Dr. Mete Ekşioğlu verdi:

“Hamsi buldun mu istersen çiğ ye! Bu Allah’ın bir nimeti, kellik hariç her derde deva!”  

İştahım kaçtı. 3. porsiyondan sonra bıraktım yemeği…