Önceki akşam, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Bursa Şubesi’nin geleneksel iftarı vardı.
Yıldırım Yunusemre Spor Kompleksi’ndeki iftara katılım oldukça yüksekti.
Derneğin ikinci başkanlığını yapan gazetemizin ekonomi müdürü kardeşim Hasanali Çavuş’un verdiği rakama göre tam 2 bin 500 kişi katılmış.
Protokol masası da kalabalıktı…
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, eski Bakan Mehmet Müezzinoğlu, MHP eski milletvekili Tevfik Topçu, AK Parti İl Başkanı Ayhan Salman, BTTDD Genel Başkanı Necmettin Hüseyin…
İftar sonrası konuşmalara geçildi…
*
24 Haziran seçiminde tekrar aday olmayan Müezzinoğlu’nu gayet rahatlamış ve neşeli gördüm…
Ramazan mı yaramış adaylık stresinden uzak olmak mı, soramadım…
Son konuşmacı Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu’ydu…
Karşısında hemşerilerini görünce, duygulandı, coştu kürsüde…
Okul yıllarına gitti…
Suyun öte yanında yaşanılan sıkıntıları, hükümet olarak yapılan çalışmaları anlattı…
İftarda ikram edilen havuç dilim baklavanın da etkisiyle sesi bir hayli gür çıkıyordu…
Tam “maşallah” diyorduk ki, sonunda sesine mikrofon dayanamadı, perte çıktı!
Yedek mikrofonla konuşmasına devam etmek zorunda kaldı.
*
İftar çıkışında “mikrofonlar dayanmıyor artık size” diye takıldım Bakan Çavuşoğlu’na…
O da gülerek verdi yanıtını:
“Çok konuşmayayım diye mikrofonu senin bozduğuna dair duyumlar var!”
Bu esprisinin ardından çok iddialı bir yorumda da bulundu, seçimlere dair:
“Mikrofon ne ki, 24 Haziran’da Allah’ın izniyle sandıkları patlatacağız oylarla!”
Yok böyle bir zihniyet!
Ödeme vergini, cezanı, çekini, senedini, aidatını, kredi borcunu, yat üstüne, yatabildiğin kadar…
Sonra…
Nasılsa seçim gelince af çıkar diye hayal et!
*
Vur, kır, bölmek parçalamak için teröre yardım et, devletine, milletine ihanet et…
Sonra…
Nasılsa seçim gelince af çıkar diye dua et!
*
Dinleme kanun, yönetmelik, yap depreme dayanıksız çürük binaları, çık çıkabildiğin kadar kaçak katları…
Trafikte dinleme kural mural, yap kazaları, hayattan kopar canları…
Sonra…
Nasılsa seçim gelince af çıkar diye umut et!
*
Yak, yık, yağmala, yok et doğayı, çevreyi kirlet, havasını, suyunu, toprağını mahvet yaşadığın yerin…
Sonra…
Nasılsa seçim gelince af çıkar diye idare et!
*
Döv, söv, kaçır, gasp et, zulmet, tehdit et, öldür, katlet, tecavüz et, kadın, çocuk, hayvan dinleme…
Sonra…
Nasılsa seçim gelince af çıkar diye ümit et!
*
Kandır, dolandır, soy, çarp, kaç, ayırma zengin, fakir, eş dost…
Sonra…
Nasılsa seçim gelince af çıkar diye sabret!
*
Dünyanın neresinde var böyle bir zihniyet?
Varsa bilelim…
Biz de ona göre hareket edelim!
İşte gerçek millet kıraathanesi!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın vaad ettiği, içinde kütüphanesi bulunan millet kıraathanesi projesini, çok önceden hayata geçirdi bizim mahallenin kahvehanecisi Ersoy…
Kahvehanenin bir tarafını bölüp, kütüphaneye çevirmişti.
İskambil oyunu veya tavla oynamak istemeyenler, orada istediği kitabı, gazeteleri alıp okuyor…
Millet kıraathanesinden tek farkı, içecekler ücrete tabii, kek ikramı filan yok, 24 saat açık değil…
Yine de kitapsever müşterileri tarafından büyük ilgi görüyor.
Fotoğrafta gördüğünüz gibi…
Ersoy kardeşimin söylediğine göre, bu aralar en çok benim “Taşlı okeyde nasıl bitilir?” adlı kitabım okunuyormuş!
Fıkra gibi
Cuma günü ziyaretime gelen bir dostum anlattı…
Gelirken, Ankara yolunda hatlı minibüse binmiş…
Arka koltukta bir vatandaş cep telefonuyla konuşuyormuş ama ne konuşmak!
Bağırıyormuş resmen…
“Oraya gelirim, seni gebertirim bak!” diyormuş durmadan konuştuğu kişiye…
Sonunda şoför müdahale etmek zorunda kalmış:
“Abicim, lütfen biraz yavaş sesle tehdit eder misin, arabadaki müşterileri korkutuyorsun!”
Bu söz üzerine dostum yanındaki yolcuya dönmüş kısık sesle:
“Memleket nereye gidiyor?”
Yolcu şöyle bir bakmış:
“Memleketi bilemem kardeş ben Kestel’e gidiyorum!”