Mahallede yangın çıkmış…
Vatandaş can havliyle elinde su kovasıyla alevlerden kurtarmaya çalışıyor evini…
İtfaiye henüz yok ortalıkta…
Peki komşular?
Onlarda ikiye ayrılmış durumda…
Yangının kendi evine sıçramasından korkanlar söndürmeye yardım ederken, çoğunluk elinde cep telefonuyla yangını görüntülüyorlar…
Canlı yayın yapanlar bile var sosyal medyadan!
*
Yolda trafik kazası olmuş…
Çarpışan araçların içindeki yolcular inliyorlar acıyla…
Araçtan çıkmayı başaranlar, kendi acılarını unutup araçlardaki diğer yaralıları kurtarmak için çırpınıyorlar.
“Allah aşkına arayın ambulans gelsin, kan kaybından ölecek kardeşim” diye yalvarıyorlar, kazayı kenardan izleyenlere…
Peki izleyenler ne yapıyor?
Yaralılara yardım etmek, ambulansı, polisi aramak yerine, cep telefonlarıyla kazanın en kanlı görüntülerini çekmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar.
Utanmasalar, “Rica etsek, araçları bir daha tokuşturur musunuz, kaza anını çekemedik de!” diyecekler.
En kanlı canlı kaza görüntüsüyle yılın araştırmacı gazetecilik ödülüne mi aday olacaksın, mübarek?
*
Bir AVM önünde gençler arasında kavga çıkmış…
Nedeni bilinmiyor.
Belinden kemerini çıkaran yerden taşı, odunu kapan dalmış kavgaya…
Kan gövdeyi götürüyor…
Polis de yok görünür de…
Esnaf bağırıyor, “Yok mu bir Allahın kulu gelin ayıralım şu gençleri” diye…
Allahın kulu çok da hepsi canlı yayında!
Gençler birbirinin kafasını gözünü kırmanın, vatandaş ise reyting rekoru kırmanın derdinde!
Fırsatını bulsa yayın arasına reklam alacak!
*
Sizi bilemem ama ben sevmedim bu vatandaş gazeteciliğini!
Bir fazla tık’lanma, iki fazla like alma uğruna, yardımlaşma, dayanışma gibi insanlığımıza ait birçok değerlerimizi yitirmeye başladık.
Sanallaştıkça banallaşıyor duygularımız!
İnternet gidince geri gelir de, değerlerimizi tamamen yitirirsek, işte o bir daha zor gelir…
Sonra paylaşırız ebemizin ‘tbt’sini sosyal medyadan bol bol!
Bahçeli’den CHP’ye zor soru!
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin konuşmalarını kimler yazıyorsa, ekibi atasözleri ve özlü sözler konusunda çok uzman…
Ayrıca, ülkenin magazin ve sosyal medya gündemini de iyi takip ediyorlar.
Yazının içeriğine mizah da katıyorlar.
Salı günkü grup toplantısında da bunun güzel bir örneğini gördük…
CHP’ye, şu sözlerle takıldı Devlet Bey:
“CHP’li sözcüler dedikodu yapmak yerine şu sıralar moda haline gelen, cevabı da oldukça zor olan ‘Yeni doğmuş, sütle beslenen sığır yavrusuna ne ad verilir?’ sorusunun cevabını aramaya koyulmalıdır. Şıklar, ‘oğlak, sıpa, kuzu ve buzağı’… Telefon jokeri veya çift cevap haklarını da kullanabilirler.”
Diğer siyasi partilerimizin liderlerinden de bekliyoruz böyle mizah kokulu konuşmalar, esprili takılmalar…
Bu arada;
Televizyondaki bir yarışma programında üniversite mezunu genç kıza sorulmuştu bu soru ve doğru cevabı bilememişti.
Keşke Bahçeli, hazır konuyu açmışken, eğitim sistemimize de ince bir gönderme yapsaydı, tam süper olurdu…
Yarışmacı kızın, o basit soruyu bilememesin suçlusu da CHP değil herhalde!
Koza Han’a müze yakışır!
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, turizm açısından kentimizin önemli ve simgesel değerlerinden olan Koza Han’da dün incelemelerde bulunmuş.
Kentimize gelen yerli ve yabancı turistlerin mutlaka uğradıkları bu tarihi mekanı komple bir revizyondan geçireceklerini belirtmiş.
Çok iyi olur…
Çünkü tarihi özelliği ve mimarisiyle bağdaşmayan görüntüler vermeye başlamıştı.
Yalnız Koza Han değil, o bölgedeki diğer hanları da kapsamalı revizyon…
İşe çay bahçelerindeki plastik masa sandalyelerden başlamalı!
Esnafına da; gezmeye veya alışverişe gelen yerli-yabancı turistlerin yolunacak kaz değil birer kültür elçisi oldukları hatırlatılmalı!
Bir de, Koza Han’ın içinde Bursa ipeğinin tarihi serüvenini anlatan küçük bir ipek müzesi yapılırsa, harika olur!
Kapak
Paris’te ünlü bir moda markası, bildiğimiz mavi renkli pet şişe kapağından küpe tasarlamış…
Tanesi 390 Euro’ya satışa çıkardığı bu küpeler anında kapışılmış.
Biz ise kapakları toplarsak, bir iki engelli aracı alabilir miyiz diye çırpınalım, bakın elin oğlu nasıl dönüyor köşeyi!
Bu da kulağımıza kapak olsun!