Olay Gazetesi Bursa

Kitaplar mı insanlara benzer, insanlar mı kitaplara?

Ne zaman Kitap Fuarı’nı gezsem ya da şehirdeki kitap evlerini, sahafları dolaşsam, o soru hep takılır aklıma… İnsanoğlu ile kitap arasındaki ilginç benzerlikleri düşünürüm…   *   İnsanın doğumu zordur… Kitabın da! Bir bebeğin doğum aşamasına gelene kadar ve doğumunda neler çektiğini, bir anne bilir bir Allah! Bir kitabın da yazımından basım aşamasına gelene kadar […]

Ne zaman Kitap Fuarı’nı gezsem ya da şehirdeki kitap evlerini, sahafları dolaşsam, o soru hep takılır aklıma…

İnsanoğlu ile kitap arasındaki ilginç benzerlikleri düşünürüm…

 

*

 

İnsanın doğumu zordur…

Kitabın da!

Bir bebeğin doğum aşamasına gelene kadar ve doğumunda neler çektiğini, bir anne bilir bir Allah!

Bir kitabın da yazımından basım aşamasına gelene kadar sürecinde yaşanan sancıları da bir yazarı bilir bir de Allah!

Anneyi bebeğinin sağlıklı olması mutlu eder…

Yazarı ise kitabının okunması!

 

*

 

Yeryüzünde milyarlarca insan var,  sevgi dolu bir el tarafından dokunmaya hasret…

Kitap reyonlarında da milyonlarca kitap aynı hasretle bekliyor, okuru tarafından alınıp okunmayı…

 

 

Her insanın kaderi ayrı bir romandır, her parmak izinde ayrı bir hikaye saklıdır…

Her kitabın içeriğinde de ayrı bir hayat,  her sayfasında başka bir nefes!

 

*

 

Bazı insanlar vardır, ismi, unvanı büyük, ensesi kalın…

Fakat tanıdıkça tüm cazibesini yitiriverirler gözünüzde…

Bazı kitaplar da öyledir…

Yazarın ismi büyük, kitabın adı iddialı, sayfaları tuğla gibi kalındır!

Fakat eline alıp okudukça, bir bakarsınız içi boş teneke!

 

*

 

Varlığı, dostluğu sevgisiyle gurur duyduğumuz, güven ve moral veren, öyle güzel insanlar var ki çevremizde…

Tıpkı başucumuzdan, kitaplığımızdan hiç ayırmadığımız, elimizden bırakamadığımız, okudukça edebi tadı hiç bitmeyen o güzel kitaplar gibi…

 

*

 

İnsanda sağlam karakter nasıl önemliyse, kitaptaki yazı karakteri de çok önemli…

Biri ruhumuzu yoruyor, diğeri gözümü!

 

*

 

İnsanın her sözüne…

Kitabın önsözüne kanma!

 

*

 

İnsan var konuşurken uykunu getirir, insan var uykularını kaçırır!

Kitap var uyumak için okunur, kitap var uyanmak için okunur…

 

*

 

Velhasıl ;

Mezarlıklar, nasıl ki kendini vazgeçilmez zannedenlerle doluysa…

Geri dönüşüm fabrikaları da, okunmadan iade edilmiş, yazarı şöhretli, kapağı gösterişli nice kitaplardan geçilmiyor!

 

Kınalı ellerle sandığa gidilirse…

 

Hafta içinde;

AK Parti Bursa İl Başkanlığı’nın önünde kurulan stantta, partililerin avuçlarına, kollarına Hint kınasından  “Evet” yazdılar.

İl Başkanı Cemalettin Torun bile yazdırmış!

Duyduğum kadarıyla,’hayır’cılar da kına yakmaya başlamışlar…

Ya o kınalar 16 Nisan’daki referanduma kadar geçmezse?

“Evet” veya “Hayır” kınası bulunan ellerle sandığa gidilirse, seçim yasakları ihlal edilmiş olmaz mı?

YSK, yol yakınken bir önlem almalı…

Siyasi amaçlı kınaların mümkünse, vücutta görünmeyen yerlere yakılması konusunda uyarmalı!

     

Timsah Arena’da milli maç…

 

Hayali bile güzel!

Fakat taraftar milli maçları çoktan geçti, Bursaspor normal lig maçlarını kazasız belasız tamamlasın yeter!

Medyamızın Spor Müdürü Orhan Güney, milli maçların oynandığı Konya ve Antalya stadyumlarıyla ilgili dünkü yorumunu okurken içim burkuldu…

Yeni stadının daha ilk açılış maçına A Milli Futbol Takımını getirmeyi başaran Eskişehirspor’a da gıpta etmiş Orhan

“Biz de Bursa’da milli havayı yaşayabilir miyiz?” sorusuna verdiği cevabına aynen katılıyorum…

Bu kafayla zor!

Kafa derken Timsah Arena’nın kafası bitmeden zor demek istedim, aman ha yanlış anlaşılmasın!