Flipboard
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Haziran’daki seçimlerde, şahsına ve partisine en yüksek oy veren şehirlere teşekkür turuna çıktı.
Ülke gündeminden fırsat buldukça bu gezilerini sürdürüyor.
Peki anamuhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıyor?
Erdoğan’ın tam tersini!
O da seçimlerde partisine ve cumhurbaşkanı adayına en az oy çıkan yerleri ziyarete gidiyor!
*
Örnek mi?
Gemlik’in şirin orman köyü Fevziye’yi, ziyaret etti dün…
Son seçimde bu köyden CHP’ye sadece 1 oy çıkmıştı!
Evet yanlış okumadınız 1 oy!
Ben olsam, köyü ziyaret etmek şöyle dursun Gemlik’ten bile geçmem!
Partililerin de kafası karıştı. Aralarında soruyorlarmış birbirlerine:
“Kemal Bey, neden ziyaret etti Fevziye Köyü’nü? Bir mesaj mı vermek istiyor?”
O geziyle ilgili çok ilginç ihtimaller de konuşuluyor…
İşte kulağıma gelenler:
*Seçim sonrası yine geleceğine dair söz vermiş Kılıçdaroğlu. O verdiği sözünü yerine getirmek, “Siz CHP’ye oy verme sözünü tutmadınız ama bakın ben ziyaret sözümü tuttum. Oy verseniz de vermeseniz de ben sizi seviyorum” demek için gitti.
*CHP’ye 1 oyu kimin verdiğini merak ediyordu… Züğürt Ağa filmindeki muhtarlık seçimi sahnesi gibi, bakalım kaç kişi “Oyu ben vermiştim“ diye sahiplenecek kurnazları görmek istedi.
*1 oyu vereni tespit etti. Onu, önümüzdeki yerel seçimlerde Gemlik’ten, olmadı Nilüfer’den, belki de büyükşehirden belediye başkan adayı gösterecek. O yüzden kendisini yakından görüp tanımak istedi.
*Köyün havasını, doğasını, insanlarını çok sevdi. Yerel seçimlerden sonra emekliliğini burada geçirmeyi düşünüyor. Onun altyapısının hazırlamaya, bütçesine uygun arazi ve köy evi araştırmaya geldi.
*
Keşke gelmişken bir ziyaret de Büyükorhan’ın Karaağız Köyü’ne yapsaydı CHP Lideri…
24 Haziran seçimleri öncesinde bu köyümüzü de ziyaret etmiş, partisine geçen köylülere bizzat kendi elleriyle rozetlerini takmıştı.
Ne var ki, takılan rozet sayısı kadar bile oy çıkmamıştı CHP’ye!
O köylülere de “Nasıl gidiyor köyünüzdeki enerji santrali çalışmaları? Memnun musunuz iktidarın yatırımlarından?” diye sorabilirdi Kılıçdaroğlu.
Dağdaki gelip bağdakini kovalarsa!
Hafta içinde, Başaran Mahallesi’nde bir grup Suriyeli ile mahalle halkı arasında yaşanan olaylar, üzücüydü…
Geçmişte o mahallede oturmuş, o bölgeyi ve halkını yakından tanıyan biri olarak, adının bu tür olaylarda geçmesine daha da üzüldüm.
Benim tanıdığım Başaran…
Hoşgörülü, sağduyulu, komşuluk ilişkilerinde saygılı, paylaşmayı seven insanların ağırlıklı olduğu, huzurlu bir mahalleydi…
Ülkemizin hatta Türk coğrafyasının hemen her yerinden gelen insanların, bir arada kardeşçe yaşadığı göçmen ağırlıklı bir yapıya sahiptir…
Böyle bir mahallede, 400 civarında insan sokağa döküldüyse, demek sıkıntı büyük!
Yalnız adli olarak değil sosyolojik ve ekonomik açıdan da araştırılmalı yaşanan olayların nedenleri…
Ortada sanki bir dağdan gelip bağdakini kovalama durumu var gibi!
Suriye’deki savaş bittiğine göre…
Öncelikle misafirlik ruhuna aykırı davranan Suriyelilerin ülkelerine geri gönderilmeleri konusunda ciddi adımlar atılmalı.
Ensar’lık da bir yere kadar!
Haftanın fıkrası
Yaşlı hastalarına şaka yapmayı seven bir aile hekimi, 80’li yaşlara merdiven dayamış nineye takılmış:
-Teyzeciğim, hadi gözün aydın! Tahlil sonuçlarına göre sen hamilesin!
Sen misin takılan…
Yaşlı kadın bastonuna tutunarak, seslenmiş:
-Valla kuzum deden öleli çok uzun yıllar oldu. Bana da çoktandır senden başka erkek eli değmedi. Nasıl temizleyeceksen temizle artık bu ayıbı!
Armut bahçesinde nikah!
Gürsu ilçemizin neyi meşhur?
Armudu!
Gürsulu Turgay Koç ve Songül Toroman da ilçelerinin bu özelliğinden yola çıkarak, nikahlarını, armut bahçelerinde kıydırmışlar.
Mis gibi kokan armut ağaçlarının gölgesinde düzenlenen nikah töreniyle bir ömürboyu mutluluğa evet demişler…
Mutluluklarına şahit olan davetlilere de, nikah şekeri yerine dalından koparılmış armutlardan hediye etmişler!
İnşallah, gelenler de altın yerine onlara armut takmamıştır!
Kutluyorum ben de bu güzel çifti…
