Olay Gazetesi Bursa

Karıncalarla hayata bağlanan bir hayat…

Sahnede, gayet sakin ses tonuyla konuşuyordu: “Tek dostum, tek sırdaşım karıncalardı. Onlarla konuşur, yalnız onlarla dertleşirdim. Beni hayata bağlayan, yerde gördüğünüz hatta çoğunu fark etmeyip ezdiğiniz o karıncalardır…” Yutkundu bir ara… Sonra devam etti: “En karamsar olduğum bir gün, baktım yerde bir karınca, kocaman bir çekirdek kabuğunu tek başına sırtlanmış, yuvasına götürmeye çalışıyor. Onun, o […]

Sahnede, gayet sakin ses tonuyla konuşuyordu:

Tek dostum, tek sırdaşım karıncalardı. Onlarla konuşur, yalnız onlarla dertleşirdim. Beni hayata bağlayan, yerde gördüğünüz hatta çoğunu fark etmeyip ezdiğiniz o karıncalardır…”

Yutkundu bir ara…

Sonra devam etti:

En karamsar olduğum bir gün, baktım yerde bir karınca, kocaman bir çekirdek kabuğunu tek başına sırtlanmış, yuvasına götürmeye çalışıyor. Onun, o çabasına, hayat mücadelesine hayran kaldım. Kendim de utandım. Ve orada kendime bir söz verdim, son nefesime kadar hayata karşı mücadele edeceğim, insanlığa yararlı olmaya çalışacağım…”

 

*

 

Çalışıyor da…

Kim mi o?

Senem Ünal!

Henüz 10 aylık bebekken geçirdiği bir kaza sonucu, ortopedik engelli olarak yaşamını sürdürmek zorunda kalan 39 yaşındaki şair Senem Hanım’la, geçen hafta sonu katıldığım engelliler yemek yarışmasında tanıştık.

İstanbul’dan gelmiş…

İçinde, sadık dostları karıncalar için yazdığı şiirinin de yer aldığı, ‘Kalemin Ucundaki Yaşam’ adlı şiir kitabını imzaladı bana gururla…

Bu ikinci kitabıymış.

 

*

 

Hayat hikayesini paylaştı biraz…

Dedi ki;

Hayatın dert yumağını bebeklikten sarmaya başladım. 27 yıl hiç evden dışarı çıkmadım. Okula gitme imkanım olmadı. Kendi kendime okuma yazmayı öğrendim. Şu an açık lisenin son sınıfındayım. Kendimi şiire verdim. Umutsuz yıllarımı, gerçekleşmeyen hayallerimi, yarınsız geleceğimi mısralara aktardım. Ömrüm yettikçe de yazmaya devam edeceğim…”

Senem’in hayata bakış felsefesinde, nefsi ortopediklilere de bir mesaj vardı:

Şu dünyada acılar, detler, kederler içinde olsak bile, yaşamak güzel…”

 

Politika bir değirmen…”

 

Bursa’nın eski milletvekillerinden Ertuğrul Mat, Bursa-İstanbul ve Ankara’da geçen siyasi hayatını ve demokrasi mücadelesiyle geçen yıllarını “Demokrasi yolunda karınca misali…” adlı kitabında toplamış.

Kitabının arka yüzünde diyor ki :

Politika sadece partiler arası bir kavga değil, aynı zamanda parti içi bir kavgadır da. Bu yüzden değirmen gibi dost ve dostluk öğütür. Beraber yola çıktıklarınızla bir gün yolun sonunda yarışmak mecburiyetinde kalır; kazanma ve daha öne geçme hırsıyla politikanın gereği gibi görünen şeyin, karakteriniz, ahlaki kurallarınız ve inançlarınız üzerinde ne kadar tahripkar bir tesir icra ettiğini görürsünüz…”

Günümüz siyasetçileri de yazsalar anılarını keşke…

1960’lı yıllardaki siyasetle bugünkü siyaset arasındaki değirmen farkını görebilsek!

 

Doğumyeri Jaleden…

 

Listelerin açıklandığı gün…

AK Parti Bursa milletvekili aday listesinin 10.ncu sırasındaki Gürsel Dönmez‘in, OLAY TV’deki röportajda söylediği bir cümlesine takılmıştı partililer…

Benim doğduğum yer, yeryüzünde yok!” demişti…

Meğer espri değil gerçekmiş olay…

Bulgaristan Kırcaali’ye bağlı ismi yazılıp söylenmesi çok zor olan bir kasabada doğmuş Gürsel Bey

Görevli nüfus memuru bile kasabanın adını doğru yazamamış bir türlü…

En sonunda sinirlenip, “Böyle kasaba ismi mi olurmuş?” diyerek, doğumyerine kafasından “Jaleden” ismini uydurmuş.

O dönem itiraz etmek kolay değil, babası da sesini çıkarmamış.

Bir daha öyle kalmış doğumyeri…

Bu ilginç olayı telefonda paylaştıktan sonra espriyi patlattı Dönmez:

Eh artık Bursa milletvekili olur olmaz, ilk işim doğumyerimi düzeltmek olacak!”