Onları hiç düşünen yok…
Sahi ittifak teklifi gelmeyen siyasi partilerin durumu ne olacak?
Seçimde nasıl yarışacaklar?
Bu halleriyle bile genel seçimlerde milletvekili adayı bulmakta zorlanıyorlardı, önümüzdeki seçimlerde zor doldururlar o listeyi…
Yapacakları üç şey var…
Nedir onlar?
*
Birincisi;
Çıkmadık candan ve açılmadık sandıktan umut kesilmez diyerek, onlar da kendi aralarında birleşecekler.
İdeolojik görüş ve söylemlerini, programlarını sandık kardeşliği adı altında güncelleyip, seçime öyle girecekler…
Ne demiş atalarımız, bir sandığın nesi var, iki sandığın sesi var!
*
Vekil aday listesinin ilk sırasına kimin yazılacağı konusunda sıkıntı çıkar da sandık kardeşliği projesi yatarsa, ikinci hamle gerçekleştirilebilir…
İttifakta dışlanan bu partilerin Genel başkanları baraj sorunu olmayan ve kendisine en yakın gördüğü siyasi partiye gidip aday olsunlar…
Gözünü karartıp “Parti olarak kabul etmediniz, beni bari alın da seçmenimizin oyları boşa gitmesin” desinler…
Yeni seçim yasasında varmış böyle bir seçenek…
Partisinden istifa etmesine de gerek yokmuş üstelik… Seçildikten sonra vekil olarak kendi partisine dönebiliyor.
Ne güzel, böylece partisini TBMM’de temsil etmiş oluyor.
Tabii, seçilebilir sıradan aday gösterilmesi şart!
Ya, seçildikten sonra partisine geri dönmezse?
Güzel soru!
Ne demiş şair?
“Bırak gitsin, dönerse senindir, dönmezse zaten senin hiç olmamıştır!”
*
Üçüncü ihtimal…
“Şampiyonlar Ligi’nde Bayern Münich ile eşleşen Mamuşaspor gibi olduk! Ben bu maça çıkmam! Bu kadro ve oy potansiyelimle ittifak yapan partilerle seçimde yarışamam” diyerek, seçimlere girmekten vazgeçmek…
Bence de en mantıklı şık bu sonuncusu oldu…
Seçmenin kafasını ittifak yapan partiler yeteri kadar karıştıracak, bir darbe de siz vurmayın oy pusulasında!
Bir parti aranıyor!
Peki seçmen nasıl bir arayışta?
Posta gazetesinin “Yurdumun Şairleri” köşesindeki bu şiiri görünce, sormaktan vazgeçtim…
Giresun Güce’li çiftçi Hamza Zeybek, “Bir Parti Arıyorum” başlıklı şiirinde, önümüzdeki seçimlerde sandıkta ittifak yapmak istediği partiyi bakın nasıl tarif etmiş…
İmza yetmez, marşı da söylemeli!
Adana’da ücretsiz ulaşım kartını gösteren şehit annesine hakaret etmekten tutuklanan otobüs şoförü, adli kontrol şartıyla serbest kalmış.
Tutuksuz olarak yargılanacak olan saygısız şoför, ayrıca her gün karakola gidip, İstiklal Marşı’nın 6. kıtasının yazılı bulunduğu tablo önünde imza atma şartı getirmiş mahkeme…
Düşünce güzel ders niteliğinde ama…
Keşke, tamamı 10 kıta olan İstiklal Marşı’nın hepsini ezberleyip, imzaya her geldiğinde yüksek sesle okuma şartı getirilseydi…
Yürekler daha çok serinlerdi!
Yeşil beyaz hatta kalalım!
– Alouuu Ali Ay başkanımla mı görüşüyorum?
– Evet, buyrun benim…
– Sevgili başkanım, Turkcell’in 516’lı Yeşil Beyaz Bursa Mobil hattından arıyorum sizi…
– Ne güzel! Çok sevindim, bu hattı kullanmanıza! Kullandıkça Bursaspor kazanacak!
– Bursaspor’un kazanması için her türlü fedakarlığı yaparız, gece gündüz ararız Başkanım…
– Helal olsun sizlere!
– Başkanım sizi hazır bulmuşken, bir soru sorabilir miyim?
– Sor bakalım…
– Önümüzdeki dönem tekrar başkanlığa aday olmayı düşünüyor musunuz?
– !!!!…………………
– Alouuu, başkanım orda mısınız? Aluuu, hat mı gitti, Başkan mı gitti anlamadım! Aha şimdi de meşgule verdi, açmıyor!
Sokak röportajı
– Teyzeciğim, 8 Mart Kadınlar Günü hakkında ne düşünüyorsunuz?
– Akşama ne yemek yapacağımı evladım?