Gün geçmiyor ki, basında hırsızlık haberleri çıkmasın…
Daha dün vardı, caminin sadaka kutusunu çalmış utanmazın biri…
Bir diğeri ise terminalde 10 dakika içinde 10 otobüs yazıhanesini soymuş, hem de kırık koluyla!
Adalet Bakanlığı’nın istatistiklerine göre, Türkiye’de yılda ortalama 200 bine yakın hırsızlık davası açılıyormuş.
Bu rakamlar resmi şikayet üzerine…
Bir de, ‘nasılsa giden geri gelmez’ düşüncesiyle şikayetten vazgeçenleri eklesek, ikiye katlanır oran…
*
Bir özel güvenlik firmasının bu konuda yaptırdığı araştırmaya göre…
Hırsızların profili de değişmiş…
Eskiden hırsızlık amaçlı girecekleri yerlerde insan olmamasına dikkat eden hırsızların gözü öyle dönmüş ki, artık o ayrıntıya da pek bakmıyormuş…
Bu yüzden de, soyulan evlerdeki “ne çalınmış?” sorusunun yerini de “kimseye bir şey olmuş mu?” sorusuna bırakmış durumda…
Ev değiştirme sebeplerinin ilk sıralarında, yaşanan hırsızlık olaylarının gösterilmesi de düşündürücü!
*
“Hırsıza kilit dayanmaz” sözünün de hala geçerliliğini koruduğu ortaya çıkmış araştırmada…
Deniliyor ki, “Çağırdığınız çilingirci kapınızı iki üç dakikada açabiliyorsa, bunu kötü niyetli kişilerin yapma ihtimali de her zaman vardır!”
Hiç unutmam…
Çelik kapı satışı yapan bir dostuma, satışlarını arttırsın diye güzel bir slogan bulmuştum:
“Geldi …… çelik kapı, hırsızlar yuttu hapı!”
Büyükçe bir bez pankarta yazdırıp, dükkanın önüne boydan boya asmıştı…
Fakat üç gün sonra indirmek zorunda kaldı, çünkü sattığı çelik kapılı bir eve hem de kapısını açıp girmişti hırsızlar!
*
Araştırmayı yaptıran güvenlik firmasının hırsızlık olaylarına karşı önerisine gelince…
Komşuluk dayanışmasına dayalı sosyal tedbirlerin yanısıra elektronik alarm sistemlerini tavsiye ediyor…
Demir parmaklık ve sağlam panjurların da caydırıcı özelliği bulunuyormuş.
Zaman gerçekten kötü, önlem almakta fayda var.
Yaşlı ve mutlu!
TÜİK’in yaşlılarla ilgili 2016 verilerinde ilginç sonuçlar göze çarpıyordu…
Mutluluk oranlarının artması sevindirici…
Kadınlar daha da mutluymuş üstelik!
Bu mutlulukta ninelere verilen torun maaşının bir etkisi olmuş mudur acaba?
Bir diğer güzel haber…
İnternet kullanan yaşlı bireylerin oranı artmış!
Ne yapsınlar, günümüz dünyasında torunlarla ve evlatlarla iletişim kurma yolunun sosyal medyadan geçtiğini, en sonunda onlar da kabullendiler demek ki!
TÜİK verilerinin tek sıkıntılı sonucu, ülkemizdeki yaşlılık oranının artması!
Hani, genç nüfusa sahip ülke olmakla övünüyorduk?
Neredesiniz gençler!
Evlilik değil boşanma programı!
TV’deki evlilik programlarının izleyicisi de çoktu, şikayet edeni de…
Adı her ne kadar evlilik programı olsa da, formatı tam bir kurmaca eğlence üzerine…
Kavga edenler, göbek atıp dans edenler, şarkılar, türküler, oyun havaları, çıkan kısmetini beğenmeyenler, talip olan kişiye hatırından önce malını mülkünü soranlar…
İzleyeni evlilikten soğutan, evlilik kurumunun saygınlığını zedeleyici ne ararsanız vardı o programlarda…
Kaldırılması gündeme gelmiş…
İsabet olur!
Çünkü bekarları evlendirmekten ziyade evlileri boşanmaya özendiriyordu!