Olay Gazetesi Bursa

Her sağlık haberine inanmayın!

Sağlıkla ilgili bilgilere ulaşan, okuduğunu anlayan ve sağlıkla ilgili kararlarında kullanabilmek için gerekli olan zihinsel ve sosyal becerilere sahip bireylere sağlık okuryazarı deniliyor. Sağlık Bakanlığı, ülkemizdeki sağlık okuryazarlığı düzeyini belirlemek için bir araştırma yapmış. İki ay süren araştırmada, tam 6 bin 228 hanenin kapısını çalmışlar. Sonuç; 10 kişiden 7’sinin sağlık okuryazarlığı düzeyi yetersiz çıkmış. Bu ne demek? Halkımızın büyük bir […]

Sağlıkla ilgili bilgilere ulaşan, okuduğunu anlayan ve sağlıkla ilgili kararlarında kullanabilmek için gerekli olan zihinsel ve sosyal becerilere sahip bireylere sağlık okuryazarı deniliyor.

Sağlık Bakanlığı, ülkemizdeki sağlık okuryazarlığı düzeyini belirlemek için bir araştırma yapmış.

İki ay süren araştırmada, tam 6 bin 228 hanenin kapısını çalmışlar.

Sonuç;

10 kişiden 7’sinin sağlık okuryazarlığı düzeyi yetersiz çıkmış.

Bu ne demek?

Halkımızın büyük bir kısmının internet sitelerinden, televizyondan, sosyal medyadan okuduğu, izlediği sağlıkla ilgili her haberi doğru olarak kabul ediyor!

Bu da, kronik hastalıkları ve tedavi sürelerini arttırıyormuş.

Bakanlık, vatandaşları sağlık alanında resmi kaynakları referans almaları konusunda uyarıyor…

Yani şunları demek istiyor ki;

* Bir sağlık sorunu yaşadığınızda ya da hastalıktan şüphelendiğinizde Google’ı değil doktorunuzun kapısını tık’layın!

* Doktorunuz koyduğu teşhisi, uyguladığı tedaviyi ve yazdığı ilaçların içeriğini, doğruluğunu günlerce internetten sorgulayıp da, kafanızı daha fazla karıştırmayın. Kafa karıştıkça tedaviler de karışır!

* Hastalığınızla ilgili internette pazarlanan kimyasal ya da bitkisel ilaçlara hemen atlamayın! Sağlığınız yetmezmiş gibi paranızdan da olursunuz!

* İnternetten, gazeteden, televizyon, radyodan ya da çevrenizden methini duyarak aldığınız her ilacın, size de aynı şifayı vereceği ve iyi edeceğine dair umutlanıp, doktorunuzun uyguladığı tedaviyi yarıda bırakmayın!

* Hastalığınızla ilgili Google’den edindiğiniz yalan yanlış bilgilerle, doktorunuza hava atmayın, onunla tartışmayın, akıl vermeye kalkmayın! Doktorunuza Hipokrat yeminini bozdurtmayın!

* Teknolojiden uzaklaşmayın ama bilimden de şaşmayın!

 

Davutoğlu’nu trenden kim itti?

 

AK Parti’ye yönelik eleştirileriyle gündeme gelen eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun son açıklaması yine tartışma yaratacak cinsten…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sıkça yaptığı ‘tren’ benzetmesine ilginç bir göndermede bulunmuş…

Demiş ki;

“Trenden inenler binenler diyorlar. Biz o trenden inmedik. Bizi arkamızdan ittiler!”

Televizyonlarda tartışma konusu arayanlar, buyrun size mis gibi bir polemik…

Davutoğlu, başbakanlık kompartımanında yolculuk yaptığı o trenden zorla itenler kimlerdir?

Biletsiz bindiği için mi ittiler?

Aralarında kendisini başbakanlığa iten ve başbakanken “En büyük Ahmet hoca“ diye tezahürat yapanlar da var mı?

Davutoğlu, kuracağı söylenen partisinin logosunu, tren yapmalı! 

Hem de yük treni!

 

Karakolda biten etkinlik!

 

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, önceki gün Bursa’daydı…

Partisinin Yıldırım İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen programa katılan Kaftancıoğlu, tekrarlanan İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin başarı öyküsünü anlattı partililere…

Başarıda en büyük etkenin parti örgütünün inançla çalışması olduğunu vurguladı.

Canan Hanım’ı dinleyenler arasında, CHP’nin Bursa milletvekilleri, İl Başkanı Hüseyin Akkuş ve 31 Mart seçininin CHP Bursa Büyükşehir adayı Mustafa Bozbey de vardı…

Onlardan biri de çıkıp, Bursa’yı nasıl kaybettiklerinin hikayesini anlatabilirdi.

Belki de anlatacaklardı ama çıkan ve karakolda biten sert tartışmalar yüzünden anlatamadılar.

Salonda yaşanan CHP’ye yakışmayan o görüntüler, seçimi neden kaybettiklerinin de bir göstergesiydi!   

 

Hutbe

 

Dün, Cuma namazındaki hutbenin konusu 30 Ağustos Zafer Bayramı’ydı…

Büyük zaferin, nasıl zor şartlar altında kazanıldığını, ülkemizin bir daha aynı acıları, zorlukları yaşamaması için neler yapılması gerektiğini gayet tane tane anlattı, gittiğim caminin hocası…

Huşu içinde dinledik.

Aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin ruhuna gönderdik Fatihalarımızı…

Bekledik ki, bir kelime dahi olsa o büyük zaferin başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını da geçsin hutbede…

Diğer camileri bilmiyorum ama bizim caminin imamı es geçti, Büyük Önder’in adını!

Gönderilen hutbe metninde yoktu demek ki!

Diyanet’in, kurucusuna karşı gösterdiği vefasızlığa, üzüldük, gitti bütün zafer coşkumuz!