Olay Gazetesi Bursa

Güzel konuşmak bir sanattır

Üniversite sınavı öncesi, öğrencilerine mesleki tercihlerde bulunmasına kolaylık olsun diye bazı liselerde güzel bir etkinlik yapılıyor. En popüler mesleklere sahip isimleri okula davet eder, bu kişiler mesleklerinin güzel ve zor yanlarını paylaşırlardı öğrencilerle. Bir okulumuz, gazetecilik mesleğini anlatmam için de beni davet etmişti. Yazdığım gibi konuşma yeteneğim olmadığı halde, boş bulunup sırf okul müdürünün hatırına katılmıştım.   […]

Üniversite sınavı öncesi, öğrencilerine mesleki tercihlerde bulunmasına kolaylık olsun diye bazı liselerde güzel bir etkinlik yapılıyor.

En popüler mesleklere sahip isimleri okula davet eder, bu kişiler mesleklerinin güzel ve zor yanlarını paylaşırlardı öğrencilerle.

Bir okulumuz, gazetecilik mesleğini anlatmam için de beni davet etmişti.

Yazdığım gibi konuşma yeteneğim olmadığı halde, boş bulunup sırf okul müdürünün hatırına katılmıştım.

 

*

 

O gün, doktor, avukat ve inşaat mühendisinin ardından sıra bana gelince, mesleğimizin güzelliklerini, zorluklarını dilimin döndüğünce anlattım…

Gerçi beni davet etmeseler de olurmuş…

Çünkü, konuşmaya geçmeden önce “İçinizde gazeteciliği meslek olarak yapmayı düşünen var mı?” diye sormuştum…

Yüze yakın öğrenci içinden sadece 1 kız öğrenci parmağını kaldırmıştı. 

 

*

 

Katıldığım bu etkinliğin ertesi günü, gazetedeki telefonum çaldı…

Açar açmaz, vatandaş, “Selahattin Bey, size teşekkür etmek için aradım” deyince hafiften gurur yaparak sordum:

“Bugünkü yazımdan dolayı mı?”

Bir durakladı ve sonra başladı anlatmaya:

“Hayır! Dün bizim kızım okulunda yaptığınız muhteşem konuşmanızdan dolayı!”

“Çok mu güzel konuş muşum?”

“Vallah bizim kız, konuşmanızdan çok etkilenmiş, gazetecilik okumayı düşünüyordu, vazgeçti! Biz aylardır vazgeçirmek için dil döktük başaramadık, siz bir konuşmanızla  ikna ettiniz ya Allah sizden razı olsun!”

 

*

 

Üzüleyim mi, sevineyim mi, telefondaki vatandaşa ne diyeceğimi bilemedim tabii…

Kaş yapalım derken göz çıkarmışız meğer o gün!

Telefonu kapatır kapatmaz yaptığım konuşmanın notlarına şöyle bir göz attım, ne dedim de kızın gazetecilikten vazgeçmesine sebep oldum diye…

Kesin “Gazeteci olunmaz, doğulur” sözüme takıldı.

O günden sonra karar verdim, bu tür etkinliklere konuşmacı olarak gitmemeye…

Zaten bir daha davet eden de olmadı!

Merak ediyorum, bu yıl üniversite tercihlerinde gazeteciliği seçenlerin oranı yüzde kaç acaba?

Artışında bir katkım olduysa ne mutlu bana!

 

Askıda gelinlik!

 

Askıda ekmek…

Askıda simit…

Askıda çorba…

Bunları biliyorduk, duymuştuk…

Ekonomik durumu iyi olmayan vatandaşlar, para vermeden o askılardan hangisine ihtiyacı varsa, gidip alıyor.

Çeşit sayısı her geçen gün artın askılara, dün bir yenisi daha eklenmiş:

Askıda gelinlik!

Evet yanlış duymadınız, düğünlerde gelinlerin giydiği beyaz gelinlik!

Alacağına karşılık olarak, müşterisinden 40 adet gelinlik almış Selçuk Gündüz adlı esnaf, bunları da ihtiyacı olanlara ücretsiz dağıtıyormuş.

Gelinlik deyip geçmeyin, düğün bütçesinin takıdan sonra en hassas giderlerinden!

Bu ekonomik şartlarda evlenecek bütçesi sınırlı genç çiftler için bulunmaz nimet!

Hayırsever Selçuk Bey’i kutluyorum…

Gelinliğin yanına bir de damatlık koyarsa, evlenecek gençler dua etmekle kalmaz, nikah şahidi bile yaparlar onu…

Hele askıda tektaşı da eklerse, doğacak çocuklarına ismini bile verirler!

 

Yok böyle bir vefa!

 

Bu fotoğrafı bir okurum göndermiş…

Orhaneli ilçemizdeki bir cenaze namazı sırasında çekilmiş…

Ön saflarda ilçenin belediye eski Başkanı İrfan Tatlıoğlu da görülüyor.

Vefat eden kim belli değil…

Tabutunun başucunda üzgün bir köpek yavrusu, adeta saygı duruşunda…

Okur, fotoğrafın altına şu anlamlı notu düşmüş:

“O yavru köpek, ölen sahibinin cenaze namazında da mezarlıkta da son yolculuğuna uğurlanıncaya kadar hiç ayrılmadı yanından… Ne olur, bu fotoyu paylaşır mısın? Paylaş ki, ekmeğini yediği vatanına ihanet edenlere ‘köpek’ diyerek bu vefalı havyanlara haksızlık etmeyelim!”

 

Çay

 

– Duydun mu Selami abi, çaya son üç ayda yüzde 30 zam gelmiş…

– Gelsin, beni etkilemez!

– Niye?

– Ben açık içiyorum çayı!

 

Bir öneri…

 

Borçları yüzünden transfer tahtasını açtırmakta zorlanan Bursaspor’u bu sıkıntıdan kurtaracak bir formül geldi aklıma…

Ne mi?

Özlüce veya Vakıfköy’deki tesislerin bulunduğu araziyi satıp, Tahtalıköy’e taşınsınlar!