Flipboard
1950’li yıllar…
Yugoslavya’da Tito’nun Krallık Yönetimini devirip Sosyalist Federal Cumhuriyeti’ni kurmasıyla birlikte, ülkede Müslüman azınlıklara, özellikle de Kosova’daki Türklere yönelik baskı ve zulüm giderek artmaya başlar.
Baskılardan en çok etkilenen yerlerden biri de Prizren Kasabası’na bağlı Türk köyü Mamuşa…
Halk bilinçli olarak göçe zorlanmakta, zulüm giderek ölüm kokmakta…
Köyün sevilen sayılan isimlerinden beş çocuk babası Şakir Bey, bir gece ailesini toplar maşınga sobasının başına, tarihi kararını açıklar:
“Gavurun zulmü giderek artmaktadır. Artık bize buralarda yaşamak haramdır evlatlarım! Ana vatanımıza, Türkiye’ye göç etmekten başka çaremiz yoktur…”
*
Göç demek yeni bir hayat, yeni bir kader demek…
Köyündeki mal mülk ne var ne yok hepsini satar, yanına taşıyabileceği kadar eşya alır ve yakınlarıyla helalleşerek, çıkarlar yola…
Şakir Bey’in tek amacı daha önce Bursa’ya göç eden erkek kardeşinin yanına, sağ salim gelmektir.
Sonrası Allah kerim…
Yolculuk boyunca şu dua hiç düşmez dilinden:
“Allahım! Beni aileme karşı mahcup etme! Gideceğimiz yerde bizleri işsiz güçsüz, evsiz barksız, çaresiz bırakma!”
Korku ve kaygılarla geldiği Bursa’da tüm duaları kabul olur Şakir Bey’in…
Çocuklarının ve torunlarının da hayalleri!
*
AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen’in, vekil seçildikten sonra Prizren’i ve Mamuşa’yı ziyaret ettiği haberini görünce…
Abidin Usta Osmanlı Sofrası ve Örnek Yemek Sanayi’nin kurucusu, merhum Abidin Özen’in hayatının anlatıldığı “Abidin Usta… Aşçı tabağından en lezzetli anılar” adlı anı-biyografi kitabındaki işte o hüzün ve başarı dolu hikayeyi hatırladım.
Hayat ne garip…
Ve Türkiye ne kadar büyük bir ülke…
Dede Şakir Bey’in göçle koparıldığı o topraklarda, yıllar sonra torunu Refik Bey, milletvekili olarak karşılanıyor ve ağırlanıyor.
Özen için duygu yüklü bir gezi olduğuna…
Ve yaşadığı bu gururun, dedesi Şakir Bey’e, amcası Abidin Usta ve babası Kamil Bey’e manevi olarak da huzur verdiğine eminim.
Bursa’daki ANAP’lıları duygulandıran mesaj
Hafta sonu WhatsApp’tan bir mesaj geliyor geçmişte ANAVATAN Partisi’nde görev yapmış Bursa’daki isimlere…
Ve okuyanları duygulandıran mesaj, kısa zamanda grup halinde herkese ulaştırılıyor.
Gönderen ANAP iktidarı döneminin eski bakanlarından Ersin Taranoğlu’na aittir…
Ne mi yazmış Taranoğlu?
İşte o duygu yüklü satırları:
“Biz büyük bir aileyiz ve siyasi akrabayız. En az 20-30 yıldır tanışıyoruz. Birlikte hizmetlerde bulunduk. Bir daha böyle uzun dostluklar kurmaya artık zamanımız yok. Bu dostluğumuzun kıymetini bilelim.”
Eskişehir’in Porsuk’u ve trafiği…
Kızımın okulu nedeniyle bir yıldır sık sık gidip geliyorum Eskişehir’e…
Ne var ki, tarihi ve turistik yerlerini henüz gezme fırsatım olmadı.
Pazar günü, çok methedilen Porsuk Çayı’nı gezdim nihayet…
Daha önce kokusundan ve kirliliğinden yanına yaklaşılmayan atıl bölgeyi, 7/24 yaşayan bir cazibe merkezi haline getirmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen…
Şimdi o çayda insanlar gondollarla gezmek için saatlerce kuyrukta bekliyorlar, etrafındaki kafe ve eğlence mekanlarında oturmaya boş sandalye yok…
Yerli yabancı turist taşıyan tur otobüslerinin biri geliyor diğeri gidiyordu.
Porsuk’u gezerken, gözümün önüne bizim Nilüfer Deresi ve Gökdere geldi…
Laf aramızda;
Onların geçtiği yerler de ıslah edilip düzenlense, on tane Porsuk eder!
Bunu başaran başkan da tarihe geçer!
Eskişehir’le ilgili gözüme çarpan bir diğer ayrıntı da, insanlardaki yürüme kültürü!
Her yere yürüyerek gitmeye alışmışlar.
Trafik o yüzden çok sakin…
Trafik lambalarındaki sarı ışığı da kaldırmışlar, yeşilden direkt kırmızıya dönüyor.
Bizde de denesek nasıl olur acaba?
Bir öneri
Dövizdeki hareketliliği fırsat bilerek, stoktaki mallarına bile zam üstüne zam yapan fırsat düşkünlerine kan tahlili yaptırılsın…
Tahlil sonuçları, ABD Başkanı Trump’un kan örnekleriyle karşılaştırılsın!
