Açıktan söylenmese de, kamuoyu farkında;
AK Parti Hükümeti, Cemaat‘in finans ve sempatizan kaynağını kesmek için dershaneleri kapattı.
Kapatma gerekçesi olarak da, dershane ücretlerinin yüksekliği gösterildi.
Dershaneye gidenle gidemeyen öğrenci arasında haksız rekabet yaşandığı söylendi.
Peki daha önceden öğrenci kayıt eden dershanelerin durumu ne olacaktı?
Onlara da belli bir süre verdi Milli Eğitim Bakanlığı…
Yeni öğrenci almayacaklar ve süre bitimine kadar ya özel okula dönüşecekler ya kapatacaklar dükkanı!
*
İyi bir üniversite, geleceği olan güzel bir bölüm hedefleyen öğrenci ve veliler ister istemez paniklediler…
Özel okullarda okuyanlar için sorun yok ama çocuğu devlet okullarında okuyanların şevki kırıldı haliyle…
Bakanlık, ona da çözüm buldu…
“Al devlet okulundan çocuğunu ver özele, parayı dert etme, durumun iyi değilse desteklerim seni!” dedi…
Teklifin cazibesine kapılanlar, özel okullara, dershaneden dönüşen ortaokul ve liselere çocuklarını kaydettiler.
*
Bakanlık, dershane sorununu bu şekilde çözdüğünü düşünüyordu…
Ne var ki;
AYM dershaneler kapatılma kararını iptal edince, evdeki hesap şaştı!
Şimdi ne olacaktı?
Milli Eğitim Bakanlığı, dün yeni bir formülle çıktı velilerin karşısına…
Özel okula dönüşemeyen, dönüşmemekte ısrar eden dershanelerin, ‘Özel Eğitim Kursu’ adı altında faaliyetlerine devam edebilecekleri açıklandı.
Yani;
Gitti ‘Avcı Dershanesi’!
Geldi yerine ‘Avcı Özel Eğitim Kursu’!
*
Aslında;
Eğitimde sistemi ve kafaları bu kadar karıştırmaya hiç gerek yoktu.
Madem ki dershanelerin kapatılma gerekçesi, kurs ücretlerinin yüksekliğiydi!
Bakanlık, tek yönetmelik maddesiyle, dershanelerin hiç sorunsuz kendiliğinden kapanmalarını sağlayabilirdi!
Kurs ücretlerinin en üst limitini, öğretmen maaşına endekslemesi yeterdi!
Hayat ne garip!
Aynı sokakta doğup, birlikte büyüdüğümüz iki çocukluk arkadaşım vardı…
Kemal ve Suat…
Birinin lakabı ‘İngiliz Kemal‘di…
Suat’a ise ‘Çakır’ derdik…
Ben yıllar öncesinden koptum ama ikisi kaldılar aynı mahallede, evlenip çoluk çocuğa karıştılar.
Düğünlerde, cenazelerde görüşüyorduk artık, bir de telefonlarda…
Birkaç ay kadar öncesi Kemal aramış…
“Çakır çok hasta Selo! Durumu hiç iyi değil, git bir helallik al!” demişti…
Hafta içinde de baktım bu defa Çakır arıyor…
Açar açmaz sağlığını sordum…
“Ben iyiyim de, bizim Kemal’i kaybettik, onu haber vermek için aradım!” dedi…
Hayat çok garip gerçekten de…
Bazı sürprizleri çok acı oluyor!
Dünyadan bi haber kanal!
Bursaspor-Galatasaray arasındaki Süper Kupa‘nın yayıncı kuruluşu atv, maçın yayınlanacağı gün maçla ilgili tam sayfa ilan vermiş, kardeş kuruluşu Sabah gazetesine…
İlanda her iki takımdan da ikişer futbolcuyu koymuşlar ilana..
Galatasaray’dan Selçuk İnan ve Podolski...
Bursaspor’dan da Bakambu ile Volkan Şen!
Hadi atv‘nin reklam servisi dünyadan bi haber, ilanı hazırlayan belki futboldan da anlamıyordur…
Fakat;
Sabah’ın Spor Servisi bilmiyor mu Volkan’ın bir hafta öncesinden Bursaspor’da kadro dışı kaldığını?
Bu hata, kupaya ve Bursaspor‘a gösterilen saygısızlığın ilanıdır!