Geçtiğimiz Mart ayında, bir grup gazeteci, İHH Bursa Şubesi yöneticileriyle birlikte Hatay’a gitmiştik…
Gidiş amacımız, savaş mağduru Suriyelilere yapılan bölgedeki insani yardım çalışmalarını yerinde görmekti.
Gezi izlenimlerimi dönüşte yazmıştım…
Doğu Guta’nın kuşatma bölgesindeki sığınaklarında, günyüzü görmeden doğup büyüyen, Suriyeli küçük kızın; yardıma gelenlerin kendisine uzattığı elmaya bakıp “Anne bu ne? Yeniliyor mu?” diye sorduğu, bir dramatik hikayeye de yer vermiştim köşemde…
*
İşte o “Elmayı bilmeyen çocuklar” başlıklı yazımı okuyan, Sevgi Uyumaztürk ve Yekta Erkul da çok etkilenmişler.
Öyle etkilenmişler ki, birlikte hemen bir sosyal sorumluluk projesi geliştirmeye karar vermişler.
“Çocukça İnovasyon” adını verdikleri projeyle; ülkemizdeki 7-12 yaş arası 100 Suriyeli çocuğu ‘Sanat Kardeşliği’ çatısı altında buluşturarak, savaşın onlarda yarattığı travmayı, sanatsal etkinliklerle azaltmayı hedeflemişler.
Projenin gayesi güzel olunca destek de güzel oluyor…
Vali İzzettin Küçük’ün eşi Ayşe Küçük ile başlayan destek, çığ gibi büyümüş…
Şu listeye bakar mısınız:
Bursa Büyükşehir Belediyesi, Yıldırım Belediyesi, Ticaret Borsası, Türk Kızılayı, Toplum Merkezi, PÜYED, TÜRKSAT, LİMAK, Toysetoys…
Ve UNICEF…
*
Bu kadar büyük desteği nasıl aldıklarını sordum projenin mimarları Sevgi Hanım ve Yekta Hanım’a…
“Sizin o yazınızı okutmamız yetti!” dediler.
Bu gurur ve gazı alınca, projenin Merinos Park’taki uygulamasına katılmamak olmazdı tabii!
Dün sabah, parkın yeşil çimleri üzerinde Suriyeli çocuklarla birlikte, resimler yapıp boyadık…
En çok da elma resmi yaptık, hem de en kırmızısından!
Sonra oturup yedik bir güzel o elmaları…
Proje kadar lezzetliydiler!
Unutulmaz bir gün oldu, hem çocuklar için hem de güzelliğe ortak ve destek olanlar için…
Emeği geçenleri kutluyorum, bir daha ki sefere bütün elmalar benden!
Sırada Külliye var!
‘Çocukça İnovasyon’ projesinin açılış konuşmasını yapan Valimizin eşi Ayşe Küçük, savaşların en büyük tahribatı çocuklar üzerinde bıraktığını vurguladı.
Şu sözleri oldukça anlamlıydı:
“Savaşlarda çok şeyini kaybeder çocuklar ama en önemlisi ümitlerini, insana olan inancını kaybederler. İşte orası karanlık, kocaman bir boşluktur. Hiçbir çocuk o karanlıkta yalnız başına kalmamalı. Çünkü o karanlık kaybettikleridir.”
Tören sonrası sohbetimizde öğrendim ki, Ayşe Hanım ne zaman elma görse aklına o yazım ve yazımdaki Suriyeli kız çocuğu geliyormuş.
Üzülsem mi, sevinsem mi bilemedim!
Bu arada;
Törene katılan Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Elif Güler Kazancı da projenin en sıkı destekçilerinden…
Projenin, Ankara’da hatta ülke genelinde uygulanması için de destek sözünü verdi.
Külliye’nin bahçesini önerdim, “neden olmasın” dedi.
Hırsız kardeş, çalma anılarımızı!
Fotoğraf Bursa’dan…
Aracının içinden dizüstü bilgisayarını çalan hırsıza bez pankartla çağrıda bulunmuş vatandaş…
Yazdıklarına bakılırsa, bilgisayarın gittiğine değil, içinde çocuğuna ait 10 bin adet fotoğraf varmış, en çok onlara yanıyor…
Haklı, bilgisayar alınır ama o anlar bir daha geri gelmez ki!
Kendi bilgisayarını satın almaya razı, şikayetçi olmayacağına dair yemin de ediyor.
İnşallah kavuşur çocuğunun fotoğraflarına…
Bu afiş aslında hepimize ders olsun!
Cep telefonumuzla çektiğimiz, bilgisayara yüklediğimiz fotoğrafları karta da bastırmadıkça aynı tehlikeyi bizler de yaşayabiliriz.
Batalla
Pazar günü Bursaspor’da veda maçına çıkan Pablo Martin Batalla’ya taraftarların gösterdiği sevgi görülmeye değerdi.
Akıl dolu futbolu, profesyonel yaşantısı, mütevazı yapısıyla, yalnız Bursaspor’un unutulmazları arasına girmekle kalmadı, tüm futbolseverlerin gönlünde yer edindi.
İsteseydi çok iyi paralara ülkemizdeki her takıma gidebilirdi.
Gitmedi.
Efsane olarak tarihe geçti.
Güle güle küçük dev adam!
Teknik direktör olarak döneceğin günü iple çekeceğiz!