Turşu denilince akla neresi geliyor?
Orhangazi, Gedelek!
Bu beldemizden yalnız ülkemizin değil dünyanın dörtbir yanına turşu ihraç ediliyor.
Çeşidi de bol lezzeti de!
Bizim zamanımızda, sadece biber, domates, patlıcan, lahana, salatalıktan kurulurdu turşular…
Şimdi öyle mi?
Turşusu kurulmadık sebze, meyve yok artık…
*
Orhangazi Belediyesi, Gedelek’in tanıtımını, pazar payını arttırmak için Turşu Festivali düzenleniyor her yıl…
Geleneksel hale getirilen etkinlik büyük de ilgi görüyor.
Hele bu yıl ülkede gündem oldu…
Gündem olmasına sebep, festivalin açılış töreninde, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ile Orhangazi Belediye Başkanı Neşet Çağlayan’a Gedelek’li bir turşu firması tarafından hediye edilen dolar turşusuydu!
Diyeceksiniz ki, paranın turşusu kurulur mu?
Karadeniz’de hamsinin turşusunu kuruyorlar da, onun niye kurulmasın!
Firmanın jesti çok hoşuma gitti, aldım hemen tarifini dolar turşusunun…
Sizlerin de hoşunuza gittiyse paylaşabilirim…
Alın kalemi kağıdı elinize…
*
Önce, düşük kurdan alınmış dolarlarınızı, destelerinden tek tek ayırıp, güneşte bir müddet havalandırıyorsunuz… (İçlerinde 1 dolar filan varsa, aman ha onları sakın koymayın, turşunun lezzetini, rengini bozabilir!)
Sonra, o dolarlarınızı büyükçe bir cam kavanoza, özenle yerleştiriyorsunuz…
Yerleştirdiniz mi?
Şimdi sıra geldi, suyunu hazırlamaya…
ABD malı hazır papaz krizi suyunun içine, sirke niyetine bol miktarda Başkan Trump’un Türkiye ve Suriye ile ilgili twitlerini ve dış mihrakların ekonomik manipülasyon haberlerini atıp karıştırıyorsunuz…
İyice karıştırdıktan sonra suyu kavanozdaki dolarların üzerine döküyoruz…
Tuz ve sarımsak niyetine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Heeyy ABD, heeyy faiz lobisi” restlerini ilave edip, kapağını sıkıca kapatıyor, kasada kur yükselene kadar saklıyoruz…
İşlem tamam!
Hadi afiyet olsun, dar günlerinizde güle güle bozdurup yiyin!
Obezite şampiyonu!
Gazetemizin sağlık yazarı Dr. Mete Ekşioğlu, her hafta köşesinde boşuna uyarmıyor bizi, “Aman yediklerinize, içtiklerinize dikkat edin! Ekmeği kesin. Doğal beslenin. Bol bol hareket edip, spor yapın” diye…
Beslenme uzmanlarının bu uyarılarını dikkate almazsak ne olur?
Ne olacağımız dünkü medyanın haberlerinde vardı…
Son BM raporuna göre, Türkiye obezite şampiyonu olmuş!
Nüfusumuzun yüzde 32’si aşırı kilolu çıkmış…
En yakın rakibimiz yüzde 28’le Malta ikinci sırada, yüzde 27 ile İngiltere’de de üçüncü sırada…
Avrupa ülkeleri ortalamasının bile üzerinde çıkmamız düşündürücü…
Bu şampiyonluğun başarısı, “ne yesek, ne içsek yarıyor” bahanesine bağlanamaz.
Nedenleri mutlaka araştırılmalı ve ciddi önlemler alınmalı…
İşe de, obezite şampiyonluğunu ülkemize gelmesinde katkısı olanların duygu ve düşüncelerini almakla başlamalı!
Ne ka bağış o ka eğitim!
Acı ama gerçek…
Eğitim sistemimiz sürekli değişse de, bir konu hiç değişmiyor…
Kayıt dönemlerinde istenen bağışlar!
Milli Eğitim Bakanlığı istediği kadar, kayıt sırasında bağış yapma zorunluluğunun olmadığını söylesin velilelere…
Bağış yapmayanın çocuğu, bırakın sınıfına, okulun kantinine bile giremez!
Okul yöneticilerinin gerekçesi hazır:
“Biz bağış istemiyoruz ki, Okul Aile Birliği istiyor!”
Okul Aile Birliği yöneticilerinin gerekçesi de klasik:
“Bağış istemeyip de ne yapalım, devlet sadece öğretmenin maaşını gönderiyor. Sizin bağışlarla ayakta duruyor bu okul. Yoksa ne elektrik, su, doğalgaz, temizlik malzemesi faturalarını ödeyebiliriz ne de hizmetli kadrosunun maaşını! Okulu b.k götürür! Devlet okulunda okuyorlar diye çocuklarımız kaliteli eğitimden mahrum mu kalsınlar? ”
Bazı okullarda resmen bağış borsası oluşmuş deniliyor…
Yakında okuma fişlerinde “Ba-ba bağ-ış yap, yap ba-ba yap” yazabilir!
Siyasettin Hoca
– Ne dersin Hocam, önümüzdeki yerel seçimde, ben de belediye başkanlığına aday olayım mı?
– Bence, belediye başkanı olacağına muhtar ol!
– Niye?
– Başkan olursan metal yorgunluğundan istifa edebilirsin ama muhtarlıkta bu risk yok!