İYİ Parti Bursa İl Başkanı Yüksel Yılmaz, bir grup il yöneticisiyle birlikte dün medyamızı ziyarete geldiler.

Pazar günü Merinos AKKM’de yapılacak olan ilk il olağan kongresine davet ettiler.

İYİ Parti henüz 4-5 aylık yeni bir parti ama yönetiminde görev alanların çoğu tanıdık simalar…

Geçmişte sağ ve solda siyaset yapmış deneyimli isimler de var aralarında, ilk kez siyasete giren sevilen sayılan yüzler de…

Yeni bir parti olmanın avantaj ve dezavantajlarının farkındalar…

Heyecanlı, umutlu ve iddialılar…

“Hedefimiz, 2019 seçimlerinde barajı geçmek değil, hem yerelde hem genelde birinci parti çıkmak… Genel Başkanımız Meral Akşener’i Cumhurbaşkanı seçtirip, ülkemizi tek adamlı yönetim kabusundan kurtaracağız” dediler…

 

*

 

Partinin kuruluş çalışmaları sırasında yaşadığı yorgunluk ve stres yüzünden, geçtiğimiz günlerde ciddi bir sağlık problemi yaşamıştı Başkan Yılmaz…

Sağlığına kavuşmuş ama sohbet sırasında bir ayrıntı dikkatimizi çekti…

İl yöneticilerinden Dr. Yahya Bahadır, hep yanındaki koltukta!

Espriyle takıldık:

“Başkan! Bakıyoruz da doktor kontrolünde siyaset yapıyorsunuz?”

O da espriyle verdi yanıtı:

“E ne demişler, İYİ olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş!”

 

*

 

Kuruluş aşamasındayken, parti tutmaz, kapatılır kaygı ve korkusuyla birçok kişi AK Parti’den uzak durmuş, kaçmışlardı.

Ne var ki, parti iktidara gelince o korkup kaçanlar zamanla en fanatik AK Partili ve Tayyipçi olup çıktılar!

Makam mevki sahibi bile olanlar var aralarında…

Siyasette sıkça görülen bu tiplere karşı, İYİ Parti İl yönetimini de naçizane uyarmayı düşünüyordum…

Fakat yönetimde Haluk Hısımcıl’ın olduğunu görünce vazgeçtim!

Niye mi?

Tekstil dışında, aile olarak baba mesleği mandıracılık işi de yapan Haluk Bey, ‘kaşar’dan iyi anlar nasılsa…

Yarın İYİ Parti’nin seçimlerden başarıyla çıkması durumunda, Bursa’da Meral’den çok Meralciliğe soyunanların partiye sızma tehlikesine karşı da bu mesleki birikiminden yararlanacağına eminim!

 

İstersen verme izni Başkan!  

 

Nilüfer Belediyesi’nde çalışan kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde idari izinli sayılmaları için eylem(!) yapmışlar.

Ellerinde, günün anlam ve önemini belirten pankartlarla ve “İzin bizim hakkımız, söke söke alırız”, “Yaşasın kadın dayanışması” sloganları atarak, Başkan Mustafa Bozbey’in makam odasına girmişler.

Başkan Bozbey’den izni koparana kadar sürdürmüşler eylemlerini…

İsterse vermesin!

Çünkü eylemi yapanların en başında belediyenin Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü olan eşi Selen Bozbey varmış!

İzni vermeseydi, bir sonraki 8 Mart’a kadar eve hayatta giremezdi Başkan!

İdari izni kendi kullanmak zorunda kalırdı!

  

Kebapçı İskender Efendi Caddesi

 

Dün, Ahmet Emin Yılmaz abimiz de köşesinde değindi…

Düşüncelerine aynen katılıyorum.

Bursa denilince yalnız ülkemizde değil dünyada bile ilk akla gelen ne?

Döner kebabı!

Kentimize gelenlerin tadına bakmadan ayrılmadıkları bu lezzetin mucidi kim?

İskender Efendi!

Dede mesleğinin bir Bursa markasına hatta simgesine dönüşmesinde büyük emekleri bulunan Yavuz İskenderoğlu, Ünlü Cadde’nin adının “Kebapçı İskender Efendi Caddesi” olarak değiştirilmesini teklif etmiş Osmangazi Belediyesi’ne…

Niye o cadde?

Çünkü, İskender kebabının ilk yapıldığı, tarihinin yazıldığı dükkan oradaydı.

O isim caddeye, bu vefa Bursa’ya yakışır!

Yalnız Kebapçı İskender Efendi değil, kente değer ve ün katmış diğer isimler, bu tür manevi jestlerle yaşatılmalı.   

 

8 Mart

 

Bugün Dünya Kadınlar Günü…

Kadına yönelik şiddet, cinayet, taciz ve tecavüz haberlerinin eksik olmadığı bir ülke olarak böyle bir günü kutlamaya hakkımız var mı?

Günboyunca kadının yüceliğini, değerini ve önemini anlatacak güzel sözler, verilecek çiçekler, hediyeler, vaatler bu utancımızı bir günlüğüne de olsa ötelemekten başka ne işe yarayacak?

Yine de;

Gününüz kutlu olsun…

Emeğinizin, duygularınızın, güzelliğinizin sömürülmediği bir dünya diliyorum.