Kıdem tazminatlarının devletin garantisi altındaki bir fonda toplanmasıyla ilgili çalışma var…
Yıllardır sürüyor.
Ve ilginçtir, her gelen Bakan, çalışmayı tam sonuçlandırma aşamasındayken koltuğundan gidiyor!
Yanlış hatırlamıyorsam Faruk Çelik’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğu dönemde başlatılmıştı ilk çalışma.
Çelik, mesaisinin büyük bölümünü bu konuya ayırıyordu…
Sık sık iş ve işveren temsilcileriyle biraraya gelerek, itiraz edilen noktaların çözümünü konuşuyordu.
Son aşamaya gelmişti ki, bakanlar kurulunda değişikliğe gidildi…
Faruk Bey, Çalışma Bakanlığı’ndan Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına geçti…
*
Yerine gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu da, kıdem tazminatı konusuna aynı ilgiyi gösteriyordu.
Basında hemen her gün yasanın çıkma noktasına geldiğine dair demeçleri çıkıyordu.
Tam yasanın çıkması beklenirken yine bir bakanlar kurulu değişikliği…
Soylu gitti yerine bu kez eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu geldi.
Onun gündeminden de hiç düşmedi kıdem tazminatı fonu konusu…
Bankaların emekliye promosyon vermelerini sağlayan Müezzinoğlu, iş ve işveren arasında yıllardır yaşanan kıdem tazminatı sorununu çözmek için de kolları sıvadı.
Konunun muhataplarıyla defalarca toplantılar yapıp, kaygıları, pürüzleri gidermeye çalıştı.
*
Basın her gördüğü yerde soruyor, Mehmet Bey de, umutla cevap veriyordu:
“Çayda deme, bakanlıkta kıdeme son şekli vermek üzereyiz arkadaşlar!”
Ne var ki, gerçekleşen son kabine değişikliğinde koltuğunu Jülide Sarıeroğlu‘na devretti Müezzinoğlu da…
Şimdi iş dünyasında gözler yeni Çalışma Bakanı Jülide Hanım da!
Bakalım, kıdem tazminatlarını fonda toplamayı o başarabilecek mi?
Sendikacılık geçmişi, bu yasal düzenleme sırasında Sarıeroğlu’na avantaj mı dezavantaj mı olacak?
O da başaramazsa, kimse başaramaz, diyorlar!
Sayılarla yaşam…
İzin dönüşü, işe ve gündeme hemen konsantre olmak için gazetelere şöyle bir göz gezdirdim…
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun köşesi okuyunca tatil modundan hemen çıktım!
Müftüoğlu Hocam, insanların doğumla ölüm arasındaki yaşam istatistiğinden ilginç rakamlar paylaşmış…
Örneğin;
23 yılımız uykuda geçiyormuş!
12 yılımızı tv izleyerek, 7,5 yılı da yemek yiyerek geçiriyormuşuz…
1,5 yılı ise telefonla konuşmakla geçtiğini yazmış ama bana sanki bu süre çok az gibi geldi!
Bir de 5 bin litreye yakın gözyaşı akıtıyormuşuz!
Acaba bu akıtılan gözyaşının kaçta kaçı mutluluktan?
Onun da oranı hesaplansa keşke!
Şehir içinde teleferik!
Hayal gibiydi ama proje gerçeğe dönüşmek üzere…
Teleferik hattını Gökdere Metro İstasyonu‘na kadar uzatan protokol, Büyükşehir Belediyesi ile Bursa Teleferik A.Ş arasında imzalandı…
Bir yıl süreceği belirlenen bu hat çalışması bittiğinde, vatandaşların Uludağ’a çıkmaları için Teferrüç‘e kadar gitmelerine gerek kalmayacak.
Bu ne demek?
Teleferikle Uludağ‘a çıkmak, araçla Atatürk Caddesi’ne çıkmaktan daha kolay olacak demek!
Zeka
İngiliz bilim insanlarının yaptığı araştırmaya göre; günde iki saatten fazla araç kullanmak zeka seviyesini düşürüyormuş!
Kazaların nedeni belli oldu!