Sosyal medyada çokca paylaşılan bu fotoğraf, ünlü bir moda defilesinden…
Gördüğünüz manken de geleceğin erkek modasını tanıtıyor!
Bir de, “moda yakışanı giymektir” derler…
Yeni trend, tam tersi galiba!
Moda değil bana göre palyaçoluk bu!
Maskaralığın adı marjinallik olmuş!
Giyen olur mu dersiniz?
Her tarafı yırtık pırtık kot pantolonları bile giyenleri gördükten sonra ben korkuyorum açıkcası, yarın bunu da deneyebilir gençler!
Fotoğrafa bakarken aklıma muzip bir soru geldi…
Bu giysilerle bir yakınınız bayram ziyaretinize gelseydi, ne yapardınız?
Aklınızdan geçen ihtimalleri duyar gibiyim…
Ben de sizin gibi düşünüyorum…
Ceketinin üzerine sadece kırmızı iç don giyerek bayram ziyaretine gelecek kişiye tepkim şöyle olurdu:
* Kapıyı açmaz, ya da megafondan “Aradığınız kişi taşındı bu apartmandan evladım” diye savuştururdum önce…
* Gitmezse, bu kez kibarca uyarır “Aile var kardeşim burada! Git üzerine adam gibi bir şeyler giy de gel… Yoksa kurban yerine yatırır seni keserim, modaya kurban gidersin!” derdim.
* Uyarımı dikkate almazsa, polisi arar, burada bir uzaylı sapık olduğunu, taciz ve tehdit ettiğini söylerdim…
* Polis gelmezse, bayram barıştır, sevgidir, kucaklaşmadır, hoşgörüdür dinlemem, bayram bitene kadar dinlenir dinlenir döverim! Hırsımı alamazsam, o kırmızı donunu kafasına geçirir, modada bir yeni akım da ben yaratırdım!
Beyzbol sopası
Bir okur, mail atmış…
Benzin almak için uğradığı akaryakıt istasyonunun marketinde satılan beyzbol sopaları dikkatini çekmiş!
Soruyordu:
“Normalde bu sopalar, spor mağazalarında satılması gerekmiyor mu? Ne alaka?”
Gerçekten de ne alaka?
Arabalara, sürücülere ne gibi faydası olabilir?
Düşündüm düşündüm aklıma bir iki ihtimal geldi.
* Motoru güçlendirdiği için yakıtın daha tasarruflu kullanılmasını sağlıyor olabilir.
* Yokuşta, bayırda kalan araçlarda takoz ve çekme halatı, yerine kullanılabilir.
* Yollarda trafik kurallarına uymayanlara kırmızı düdük işlevi yapabilir.
* Yakıtı zamlı aldıkça sinirleri artan sürücüler, stres topu niyetine kullanabilirler.
* Ülkemizde özellikle şoförlerde beyzbol sporuna karşı özel bir merak ve ilgi oluşmuş olabilir.
* Maddi hasarlı kazalarda, ilk yardım malzemesi yerine kullanılabilir.
* Radara veya MOBESE kameralarına yakalanmayı da önlüyor olabilir.
Ne Doumbia’ymış be!
Yazımın sonunda söyleyeceğimi başında söylüyorum…
Bu saatten sonra Seydou Doumbia’yı Bursaspor’a alan onun gibi olsun!
Ne oynak futbolcuymuş!
Yaşı olmuş 31, kendi takımında bile forma giyemiyor, hala Bursaspor’a gelmemek için bin dereden su getiriyor.
Belli ki gönlü yok gelmeye, hala niye bu kadar ısrar ediliyor?
Gelirse aha şuraya yazıyorum, ikinci bir Jires Kembo ve Tomas Necid olur, sezon sonunu beklemeden gitsin diye gözünün içine bakar yönetim!
Çayın dört güzelliği
Çay dört özelliği ve güzelliğinden dolayı kutsal bir sıvıdır.
Birincisi;
Ayakkabı boyacıları ile CEO’ların ortak içeceğidir. Sınıfsal bir kaynaşma sağlar.
İkincisi;
Zamansızdır. Sabah kahvaltısında, öğle yemeği sonrasında, akşamüzeri, yatmadan önce yani günün her saati içilebilen tek içecektir.
Üçüncüsü;
Muhabetin demini aldırır. Çaysız sohbetlerin tadı olmaz.
Dördüncüsü;
Mekansızdır, her mekanda her ortamda içilir.
Kısaca;
Çay, yoksulların, şairlerin ve yalnızların resmi içeceğidir. Ona sıradan bir içecek muamelesi yapılamaz. Çaya karşı yapılan haksızlık ve sevgisizlik bizi yaralar.
Önemli bir sağlık sorunu olmadığı halde çay içmeyen, sevmediğini söyleyen insanları anlamak zordur. Bu tip insanların dostluğunu bile sorgularız.
( Kentimizin başarılı sanayicilerinden, eski milletvekili Fahrettin Gülener, bayramda gönderdi, çayla ilgili bu sıcak paylaşımı… Bayram sonra ilk fırsatta kendisini ziyaret edip çayını içmek şart oldu!)