Pazar günkü köşemde, Bursa Seyyar Pazarcılar Odası Başkanı Refik Aksu’nun, eski yönetimden devraldığını ileri sürdüğü borçların listesi yazmıştım.
Bazı belediye başkanlarının göreve gelir gelmez yaptığını Aksu da yapmış, o da borçları pankart halinde Oda’nın girişine asmıştı.
Çay ocağı borcundan sigara cezasına kadar her ayrıntıyı yazmış listeye.
Yapılanları bir şov olarak niteleyen Gür’ün, iddialara ilişkin açıklamaları da ilginçti.
Eski ve yeni başkanlar arasında polemik olsun diye değil cevap hakkına saygımdan dolayı açıklamalarını özet halinde paylaşmak istiyorum:
* 12 yıl boyunca Oda’mıza şerefimle hizmet ettim. Arkadaşlarımla birlikte kanunlara, yönetmeliklere ve ahlaki kurallara sadık kalarak yönetmeye çalıştık. Odamıza gelir getirici illegal girişimlerden hep uzak durduk. Refik Bey, benim yönetimimde iki buçuk dönem bulunmuş bir arkadaşımızdır.Odamızın ve üyelerimizin haklarını savunma ve kul hakkı konusunda ne kadar hassas olduğumuzu en iyi o bilir.
* İddia edildiği kadar borçlu bırakmış olsaydık, genel kurulun hemen sonrası geçirdiğimiz denetlemeden yüzümüzün akıyla çıkamazdık.
* Mal yüklü araçlarıyla yollarda kalan üyelerimize hizmet için aldığımız çekiciyi satıp. yerine çakarlı özel plakalı son model makam aracı almasını biz de bilirdik ama yapmadık.
* Çaycıya olduğu söylenen borç da, genel kurulumuzun yapıldığı gün oy kullanmaya gelen üyelerimize ikram edilen içeceklerin faturasıydı. Bunun bile borç diye yazılması, üyelerimize saygısızlıktır.
* Yeni yönetimin göreve gelir gelmez ve bugüne kadar yaptıklarının listesini ben de pankart yapıp assam, duvarlar yetmez! Fakat aldığımız ahilik kültürümüz gereği böyle şeylere gerek duymayız.
Kim bu çikitacı belediye?
Bir dost sohbetinde konuşulurken duydum…
Kulaklarıma inanamadım.
“Olmaz böyle şey! Yok daha neler!” dedim.
Güya;
Bir ilçe belediyemize tam 3 bin 500 liralık çikita muz faturası kesilmiş!
10 liradan olsa kilosu, 350 kilo muz yapar!
Belediyemiz o muzları ne yapmış olabilir?
Muhtemelen bir etkinlikte vatandaşlara, çocuklara filan dağıtmıştır, hepsini belediye başkanı oturup tek başına yiyecek hali yok ya!
Belki de kabuklarını kendisini çekemeyen siyasi rakiplerinin ayaklarının altına atmak için aldı o kadar muzu Başkan…
Kayıp düşsünler, bir yerini kırıp, seçimde karşısına rakip olamasınlar diye düşünmüş de olabilir.
Çok ısrar ettim, muzsever belediyenin hangisi olduğunu söylemeleri için ama bir türlü söylemediler.
Niye yerli değil de özellikle çikita tercih edilmiş acaba!
Cep telefonunun faydaları!
İşte Avustralya’da yapılan son araştırmanın sonucu…
Yoğun cep telefonu kullananlarda kafatasının arka bölümünde kemiksi bir çıkıntı oluşuyormuş.
Şaşırmadım bu sonuca…
Sonunda kafamızın tasını attıracağı belliydi bu teknolojinin!
Toplu ulaşım araçlarında, eğlence ve dinlence mekanlarında bakıyorsunuz kafalar hep önde, gözler cep telefonunda!
Ne yanından geçeni görüyor ne karşısında oturanı…
Cep telefonları yalnız iskelet yapımızı bozmakla kalsa gene iyi, gözlerimiz, kulaklarımız hatta ruh sağlığımız da risk altında…
Bu bağımlılıktan kurtulamadıkça, kafatasımızda da kemiksi çıkıntı oluşur cüzdanımızda da!
Çimli reklam
Fırsat buldukça atar kendini yollara…
Eşiyle gittikleri son Paris gezisinde, yol kenarlarındaki çimler üzerine yapılan doğal reklam panoları dikkatini çekmiş…
“Bizim belediyelerimiz de bunu yapamaz mı?” diyerek fotoğrafını sosyal medyadan paylaşmış.
Aman Sami Bey!
Şehirde yeteri kadar tabela kirliliği var, son yeşilimiz olan çimlere bari dokunmasınlar!
Şeytanın aklına karpuz kabuğu düşürmeyelim!