Olay Gazetesi Bursa

Bilişim teknolojisinin en şanslı kuşağıyız…

Evde oturmuş sohbet ederken, oğlum seslendi: “Baba, bana 37 ekran eski bir televizyon lazım, nereden bulabiliriz?” Yeni değil de eski istemesine şaşırdım… “Ne yapacaksın eski televizyonu” diye sordum… İnternette görmüş, çok hoşuna gitmiş, “İçini boşaltıp, kitaplık yapacağım” dedi. Hoşuma gitti, iyi fikir! Açıp izdivaç programlarını izleyeceğine, içinden kitap alıp okuması daha akıllıca… “Bakarım yarın hurdacılara” […]

Evde oturmuş sohbet ederken, oğlum seslendi:

Baba, bana 37 ekran eski bir televizyon lazım, nereden bulabiliriz?”

Yeni değil de eski istemesine şaşırdım…

Ne yapacaksın eski televizyonu” diye sordum…

İnternette görmüş, çok hoşuna gitmiş, “İçini boşaltıp, kitaplık yapacağım” dedi.

Hoşuma gitti, iyi fikir!

Açıp izdivaç programlarını izleyeceğine, içinden kitap alıp okuması daha akıllıca…

Bakarım yarın hurdacılara” dedim, hala bakacağım!

 

*

 

Nereden nereyeeee!..

Bilseydim gün gelecek evladım benden kitaplık yapmak için eski televizyon kasası isteyecek, çocukluğumuzda evimize ilk aldığımız televizyonu saklardım.

Hiç olmazsa bir hatırası da olurdu.

Renkli yerine modası geçmiş siyah-beyaz televizyonu bize satmayı başaran esnafı da, saygıyla anardım baktıkça!

Görüntü net olsun diye, elimizde anten, tencere kapakları, kedi gibi evin çatısında az dolaşmazdık!

Çanağı ayarlayayım derken çatıdan düşüp çömleği(!) kırarak, ekran gazisi olanları da sevgiyle yâd ederdim…

 

*

 

Dedelerimiz radyo, babalarımız, televizyon çağının insanlarıydı…

Bizler daha şanslı kuşağız…

Radyoyu da gördük, televizyonu da…

Bilgisayarla, internetle, cep telefonuyla tanışma fırsatı bulduk.

Ne mutlu bize!

Bugün, çocuklarımızla, torunlarımızla aynı teknolojiyi çok rahat kullanabiliyoruz.

Oysa çocukken radyoyu açmaya korkan nesildik biz!

İçime öyle işlemiş ki, gazeteye ilk bilgisayarlar geldiğinde de yaşamıştım aynı korkuyu!

Tuşları eksik emektar daktilomla ayrılmak zor olmuştu, bilgisayarı kullanamama kaygısıyla mesleği bırakmayı bile ciddi ciddi düşünmüştüm.

 

 

 

*

 

Düşünüyorum da, yine de güzel günlermiş o günler…

Kimse kusura bakmasın…

Bilişim teknolojisinin nimetlerinden yararlanmayı hak eden bir jenerasyonuz biz!

Bundan sonraki hedefimiz;

Torunlarımızın da, “Dede, eski bilgisayar ekranı bulsana bana, içini boşaltıp saksı yapacağım!” dediği günleri de görmek olmalı!

 

Hac kuraları…

 

Hafta içinde;

Bu yıl ülkemizden hacca gidecek vatandaşlarımız kura ile belirlendi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda yapılan kurada çıkanlar sevindiler, çıkamayanlar üzüldüler.

Bu biraz da nasip kısmet işi…

Bazı insanlar var daha yazıldığının ilk senesi çıkıyor, bazıları ise üzerinden sekiz dokuz yıl geçmesine rağmen çıkmıyor.

Suudi Arabistan hac kontenjanını arttırmadıkça, kuraya devam…

Geçen gün, tanık olduğum dost sohbetinde bu konu açılınca, kurada çıkmayan bir vatandaşın söyledikleri çok ilginçti…

Dedi ki;

Hacca, annem, babam, kayınbiraderim ve ben yazıldık. Bu yıl yedinci sene oluyor. Bu arada annem, babam ve kayınbiraderim vefat ettiler. Niyetimiz, arzumuz hep birlikte gitmekti. Şimdi bana çıksa nasıl giderim!”

 

“Eyyy UEFA!”

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ağır ve yoğun siyasi gündeminin arasında spordaki sorunlara da değinmeye fırsat buluyor.

Önceki gün, Galatasaray’a 1 yıl Avrupa Kupalarından men cezası veren UEFA’ya da “Eyy UEFA!’ diye seslendi…

Niye Kulübe ceza veriyorsun? Cezayı yöneticisine ver! Bu iş böyle yürümez. Yanlış mantık, yanlış bir anlayış var” dedi.

Şaka maka…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugüne kadar “Eyyy!” çektiği kişi ve kurumların listesi bir kitap oluşabilir ağırlığa geldi!