Her sabah işe giderken ve dönüşte büyük bir umutla evdeki posta kutuma bakıyordum…
Beklediğim mektup bir türlü gelmiyordu.
Gelmedikçe umutlarım azalıyordu.
Eşim de bu durumu fark etmiş olacak ki, merak edip sordu sonunda:
“Sen ne bekliyorsun?”
Dedim ki;
“Mektup”
“Kimden?”
“Cumhurbaşkanımızdan!”
“Başka hiç işi yok, seçim üstü oturup sana mektup mu yazacaktı! Daha çok beklersin!”
“Herkese yazmış ama…”
*
Bazı yazarlar, nispet yaparcasına köşelerinde bile paylaştılar, gururla.
Tam, “benim başım kel mi, bana niye göndermiyor” diyordum ki, bir baktım beklenen mektup posta kutumda!
Heyecanla hemen oracıkta açtım ve bir solukta okudum, “Büyük ve güçlü Türkiye idealine ulaşmak için var gücümüzle çalışıyoruz” satırlarıyla başladığı mektubu…
*
Mektubunun sonunda, 21 Mart Dünya Ormancılık, 22 Mart Dünya Su ve 23 Mart Meteoroloji günlerimi tebrik etmeyi unutmamış.
Postanın bir ay gecikeceğini tahmin etseydi eminim 23 Nisan Çocuk Bayramımı da kutlardı!
Bu arada;
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın ülke genelinde başlattığı “Daha Yeşil Bir Türkiye’yi Birlikte İnşa Edelim” kampanyasına destek için karaçam tohumlarından bana da göndermiş.
Daha yeşil bir Türkiye için onları en kısa zamanda toprakla buluşturmamı istiyordu.
Hemen tohumları ve komşunun küreğini alarak çıktım sokağa…
Oturduğum apartmanda toprağı sadece saksıda görüyoruz, o yüzden tohumları ekecek toprağı ve güneşi bol uygun bir yer aradım, Nilüfer’de!
*
Öyle bir yere ekeyim ki, yıllar sonra çocuklarım, torunlarım “iyi hoş, esprili adamdı rahmetli ama şu dünyada bir dikili ağacı yoktu” demesinler, boy veren karaçamlarımın gölgesinde otururken, ruhumu serinletecek bir Fatiha okusunlar yeter bana…
Epey dolaştıktan sonra, güzel bir yer buldum, tohumları toprakla buluşturdum.
Suladıktan sonra duamı da yaptım:
“Allahım! İnşallah buraları da imara açılmaz, kentsel dönüşüme girmez, benim tohumlar karaçam sitesine dönüşmez!”
Naylon poşetli dilek ağacı!
Yer, Girne’deki Bella Pais Manastırı’nın bahçesi…
Manzara harikaydı…
Renk renk çiçekler açmış, tarih kokan evler, önümüzde masmavi deniz, arkamızda ise Türk askerinin 1974’de tarih yazdığı Beşparmak Dağları…
O güzelliklerin içinde, bahçedeki bir ağaç çekti dikkatimizi…
Dallarına düğümlenmiş naylon poşetlerden geçilmiyordu.
Sorduk, “dilek ağacı” dediler…
Bizim bildiğimiz dilek ağacına mendil veya benzeri bez parçası bağlanır, doğaya en çok zarar veren poşet bağlanır mı?
Bağlansa da o dilek yerine gelir mi?
Ben de bir dilek tuttum ama çaktırmadan ağaçtaki bağlanmış poşetleri sökerek!
Alternatif kültür rotası
KKTC’deki turizmciler ve vakıfçılar bir araya gelip Türkiye’nin de desteğiyle Ada’da alternatif bir kültür rotası oluşturmuşlar.
Gelen turistlere, oluşturulan bu yürüyüş rotasındaki vakıf kültür varlıkları ile Kıbrıs adasını oluşturan diğer medeniyetlerin tarihi ve kültürel zenginlikleri gezdiriyorlar.
Amaçları;
Ada’nın yalnız kumarhanelerden, balayı tatili ve bayi toplantısı amaçlı lüks otellerinden ibaret olmadığını göstermek…
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ile bu projenin “Vakıf Şehir Lefkoşa” turundaki yerleri gezerken, içimden keşke Bursa’da da benzeri projeler hazırlansa dedim…
Ancak bu tür projelerle, gelen yerli-yabancı turistler de, Bursa’nın Ulucami ve Yeşil Türbe’den ibaret olmadığını görür, kentte daha fazla zaman geçirip daha çok konaklayabilirler.
Karabük büküldü!
“Haydi Bursaspor, bük şu Karabük’ü, kaldır üzerindeki yükü” demiştim, dün…
Çok şükür, Yeşil Timsahlar rakibini farklı bir skorla yenerek, ligden düşme yükünü hafifletti, korkularımızı eritti Karabük’te!
Yine de havaya girmeyelim, tehlike tam anlamıyla bitmiş değil…
Önümüzdeki hafta kendi sahasında oynayacağı Konyaspor maçından da etli ekmek tadında bir 3 puan alması lazım Bursaspor’un…