Ne zamandır dikkatimi çekiyor…

Başbakan Ahmet Davutoğlu, göreve geldikten sonra güzel bir uygulama başlattı…

Hangi şehre gidiyorsa, o şehrin nesi meşhursa, kendisini dinlemeye gelen kalabalıklara da onunla sesleniyor…

Örneğin, son gittiği Denizli‘de şöyle seslenmiş:

“Denizli’nin başı horoz gibi diktir!”

İlginç bir benzetme…

“Her horoz kendi çiftliğinde öter” de diyebilirdi!

Denizli’den sonra Afyonkarahisar’a geçmişti, orada da halka, “Afyon’un oyu kaymak gibi aktır!” dedi mi acaba?

 

*

 

Hatırlarsınız…

Bursa’ya geldiğinde bize de, “Bursa ulu bir şehirdir!” diye seslenmişti…

Hatta bir rivayete göre;

Valimiz, Bursa için hazırlattığı laleli logonun altında yer alan ‘Ulu Şehir” sloganını da Başbakan Davutoğlu‘ndan esinlendiği söyleniyor.

Allahtan ki, “Bursa kaplıca şehridir” dememiş Başbakan…

Yoksa, sloganımız, “Sulu Şehir!” olabilirdi.

 

*

 

Davutoğlu, Bursa ve Denizli‘de gönülleri aldı da, diğer şehirlere gittiğinde ne yapacak?

Örneğin;

Kangal köpeği, kedisi, devesi, koyunu, kelaynak kuşlarıyla tanınan şehirlerimiz de var…

Onlara nasıl seslenecek?

Alıştırdı bir kere halk bekler!

Bizim şehirlerimiz sadece hayvanlarıyla değil gıda ve tekstil alanındaki ürünleriyle de meşhurdur…

Kebabıyla, köftesiyle, tatlısıyla, fıstığıyla, zeytini, peyniri, çeşit çeşit yemekleriyle dünyaca tanınan şehirlerimizde yaşayanlar da aynı beklentiye girebilir…

Önümüz seçim, şimdiden her şehre özel bir halka sesleniş metni hazırlatmalı Başbakan…

Halk, vaatler kadar bu sözlere de kanıyor!

 

Yürüyen merdiven

 

Bizzat tanık oldum dün…

Ve çok güldüm!

Süpermarketin yürüyen merdivenlerine, tersten binmeye çalışan eşine şöyle seslendi kadın:

“Kemal Kılıçdaroğlu gibi adamsın! Dikkat etsene, az daha düşecektin!”

Demek ki neymiş…

Siyasi liderler, her hareketlerine çok dikkat etmek zorundalar.

Yaptıkları gafları, liderler unutsa da, seçmen kolay kolay unutmuyor.

 

Lodos şehri Bursa!

 

Birkaç gündür Marmara Bölgesi’ni esir alan lodosdan en çok etkilenen şehirlerin arasında Bursa da var.

Bir lodos şehri olduğumuzu yeniden hatırlattı bize…

Zaman zaman saatte 100 kilometre hızı geçen rüzgar, şehirde hayatı adeta felç etti.

Bursaray arızalandı, elektrikler kesildi, çatılar, reklam panoları uçtu, ağaçlar devrildi…

Üzücü olaylara tanık olduk…

Taksi şoförünün yeni stadyum inşaatındaki dev vincin altında kalarak hayatını kaybetmesindeki büyük ihmal kadar kaderin de etkisi var gibi…

O vinç, trafiğin en yoğun olduğu saatlerde içi yolcu dolu otobüsün, Bursaray vagonunun üzerine de düşebilirdi!

Büyük bir felaketin eşiğinden döndü şehir!

 

Timsah fırtınası!

 

Pazar akşamı İstanbul’da lodosun yerini, Timsah fırtınasına bıraktı…

Bursaspor’un Galatasaray karşısındaki futbolu, taraflı tarafsız herkesin büyük beğenisini kazandı.

İzleyenlere futbol resitali çektiler.

Galatasaray şansına ve hakem Fırat Aydınus’a dua etsin…

Bir de, gününde olmayan Bursaspor’lu Bakambu‘ya!

Hakem Aydınus, gözünün önünde rakibini tokatlayan, kasıtlı ayağına basan Melo‘ya, ikinci sarı kartı gösterse, o maçın sonucu daha farklı bitebilirdi.

Nedense bu hakemler, Bursaspor‘a gelince hep aslan(!) kesiliyorlar.