Ulucami’de kılınan cenaze namazının ardından, sevenleri tarafından dün son yolcuğuna uğurlandı Osmangazi eski belediye başkanı Basri Sönmez...
O da artık dualar ve anılar kervanına katıldı!
Dünkü yazımda onunla ilgili ilk aklıma gelen anekdotlardan bazılarını paylaşmıştım…
Fakat en önemlisini unutmuşum!
Benim için önemli çünkü hayatımın tekzibini yemiştim sayesinde!
*
Belediye başkanı olduktan sonra kendisine en çok oy çıkan mahallelere teşekkür turuna çıkmıştı Basri Başkan…
Ben o tarihte henüz muhabirim!
Gazeteden beni görevlendirdiler…
Bindik birlikte makam aracına…
“Çek, Demirkapı mahallesine!” dedi Başkan…
Bugünkü gibi öyle günler öncesinden haber vermek de yok, çat kapı gidiyoruz…
Vakit de sabah saatleri…
Gittiğimizde etrafta pek kimseler yoktu, sonra duyan geldi…
Basri Başkan‘ın etrafını sardılar, çaylar içildi sohbetler edildi.
Ben de bol bol fotoğraf çekiyorum.
*
Döndüm gazeteye…
Çekilen fotoğrafların içinde en hareketlisini haberde kullanmaz üzere seçtim…
Sıra haberi yazmaya geldi.
Amacım sağlam bir hikaye bulup, haberi birinci sayfaya pazarlamak!
Buldum da…
“Demirkapılı kadınlar, Başkan’dan kocaları için davul-zurna kursu açılmasını istedi!” diye yazdım…
Haber birinci sayfanın göbeğinde çıktı.
*
Fakat haberin çıktığı günün sabahı da ne kadar Demirkapılı müzisyen varsa hepsi gazetede!
Haber müdürümüze, benim yaptığım haberi gösterip, “Abe müdürüm, biz doğuştan müzisyeniz, niye karılarımız bizim için davul-zurna kursu istesin? Gelsinler biz verelim kursu!” diyerek sitem ettiler…
Sitemle kalsalar iyi…
Bu konudaki yeteneklerini göstermek için bir de gazetenin ortasında konser verdiler, tabii klarneti kulağıma durmadan üfleyerek!
Ertesi gün tekzibi de yayınlamıştık…
Ceza olsun diye başlığı da bana attırmışlardı:
“Müziğin ana okulu: Demirkapı!”
Açık hava konuşturuyor!
Eski siyasetçi yeni televizyoncu Ali Molla Salih sayesinde tanıştık İstanbul merkezli Roportajlik.com sitesinin sahipleri Uğur Temel ve Ercan Deniz Küçük‘le…
Bursa’ya gezmeye gelmişler, hazır gelmişken de sitelerine Bursa’nın iki ünlü ismiyle röportaj yapmak istemişler.
İki ünlü kontenjanın birini kendine yazmış Ali Molla, diğerine de beni!
Kozahan‘da oturduk, Bursa’nın tarihinden, siyasetinden, medyasından sporuna kadar sohbet ettik…
Dün yayınlamışlar röportajı…
Çok konuşmuşuz ama hoş konuşmuşuz!
Okuyunca anladım ki, açık havada bu tür söyleşiler çok tehlikeli, bol oksijen insanı sadece acıktırmıyor, konuşturuyor da!
Domatese nazar değdi!
Medyanın ‘maşallah’ dediği üç ay yaşamıyor!
Pazar tezgahlarının kralıydı…
Geçen ayın zam şampiyonuydu…
Hükümete en muhalif sebze olarak görülüyor neredeyse Fetöcü damgası yiyordu!
Ne oldu?
Domatesin rengi soldu!
Havalar ısındıkça başlamış fiyatı düşmeye…
Yakında medyada şöyle haberler duyarsak şaşırmayın:
“Domates tarlada kaldı!”
“Üretici elinde kalan bir traktör domatesi yola döktü!”
Gel de sorma!
Sağlığında duymak istediği hakkındaki o güzel sözleri, neden öldüğünde söyleriz, sevdiklerimizin, dostlarımızın?
Neden saklarız cami avlusuna pişmanlıklarımızı…
Ve timsah gözyaşlarımızı, kara gözlüklerimizin arkasına!