Bütün meyveleri severiz ama ayvanın yeri ve önemi ayrıdır, bizim ülkemizde…
Elmayı soyar, ayvayı sayar da yeriz!
Şarkısı bile var…
Mevsimsel tahminleri onun üzerinden yaparız…
Ayva çiçek açarsa yaz erken gelecek diye seviniriz…
Çok olduğunda da kış mevsimi ağır geçecek diye kaygılanırız…
Gerçekten de ayvanın bol olduğu yıl, kış kışlığını yapar, inanılmaz kar yağar!
*
Halk arasında “ayvayı yemek” deyimi belki bu yüzden hep olumsuz ve umutsuz olaylar karşısında kullanılıyor…
Örneğin;
“Referandumda istediğimiz sonuç çıkmazsa, ayvayı yedik” diye konuşur siyasetçilerimiz aralarında…
“14 Şubat’ta sevgilime hoşuna gidecek hediye alamazsam, ayvayı yediğimin işaretidir” der durmadan hep unutkan sevgililer…
Ve ya;
“Ay sonunu denk getiremezsem yine yiyeceğiz ayvayı” diye söylenir asgari ücretli işçisi, emeklisi…
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
*
Niye elma, armut, şeftali değil de hep garibim ayva üzerine böyle kaygılar, korkular ihale edilmiş?
Diğer meyvelere göre daha sert olması yüzünden mi acaba?
Peki ayvayı yiyince ne oluyor?
Neler olmuyormuş ki!
İnternette gözüme çarpan bir haber, ayvaya karşı olumsuz tüm düşüncelerimizi, önyargılarımızı yıkacak nitelikteydi.
Okuyunca gözlerime inanamadım…
Meğer ayvayı yemenin inanılmaz faydaları varmış da haberimiz yokmuş!
Say say bitmiyor…
*
Kilo verdiriyor, bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser riskini azaltıyor, cildinizin genç kalmasını sağlıyormuş…
Bu kadarla kalsa iyi…
Kalp-damar sağlığına, sindirim sistemi, bağırsakla ilgili hastalıklara, kansızlığa ve kötü nefes kokusunu önlemeye birebirmiş ayva…
En hoşuma giden de, saçları gürleştiriyor ve uzatıyormuş!
Gel de yeme ayvayı!
Bunu duyar duymaz, aldım eve bol miktarda…
Sizlere de tavsiye ederim, ayvayı yemekten korkmayın, çekinmeyin!
Dişlerde sıkıntı var diyorsanız, kompostosu da güzel oluyor…
Sektör-ET!
Uzun zamandır ortalarda görünmeyen bir dostumla karşılaştım hafta içinde…
Oturup sohbet ettik, dertleştik biraz…
Hiç anlamadığı halde, son dönemde oldukça revaçta olan et restoranı işine girmiş kasap hemşerisiyle birlikte o da İstanbul’da!
“Nasıl işler?” diye sordum…
“Battık!” dedi…
Batma nedenini de söyledi…
“Restoranın yeri, mekânın konumu güzeldi ama isminden kaybettik! Keşke sektöre uyup da sonu ‘et’le biten esprili bir isim koymasaydık. Millet yanlış anladı abicim” deyince merak edip restoranın ismini sordum…
Kafasını sallayarak verdi cevabı:
“Sktr-ET!”
Sevgiliye KHK!
Şöyle bir KHK daha çıkarılsa…
14 Şubat Sevgililer Günü kutlamaları sırasında sevgililerin birbirleriyle hediyeleşme faslı yasaklansa…
Yasağa uymayan sevgililerin maddi değeri olan hediyelerine el konulup, Varlık Fonu’na devredileceği açıklansa…
Nasıl olur?
Sosyal medyada bununla ilgili mini bir referandum yaptım…
Gelen yorumlara ve tıklanma oranına bakılırsa, böyle bir KHK’yı yüzde 49 destekliyor, karşı olanlar ise yüzde 48!
Yüzde 3’lük kesim de kararsızdı…
Belli ki sevgilisi olmayanlar!
Sakallı Bozbey!
Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey sakal bırakmış…
Nedenini kimselere söylemiyor…
Aldığım duyuma göre, referandum sonuçlanana kadar da kesmeyecekmiş!