Hafta içi…
Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Turizm Dairesi‘nden aradılar…
Görme, işitme, bedensel ve hafif zihinsel engelli yarışmacıların katıldığı, ‘Altın Tencere Yemek Yarışması’na davet ettiler.
Bu yarışma;
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Bağcılar Belediyesi ve ilgili STK’ların girişimleri ile başlatılan “Birlikte Daha Güzel Kampanyası” çerçevesinde, Türkiye genelinde 2011 yılından beri yapılıyormuş.
Bursa, Merinos Gölpark‘ta dün gerçekleşen yarışma, Marmara Bölgesi finali niteliğini taşıyordu…
Yedi bölgenin birincileri önümüzdeki günlerde İstanbul’da yarışacak, o yarışmayı da kazanan Avrupa’ya da gidecekmiş….
*
Saç tarama engelli ve yemek konusunda duyarlı bir yazar olarak, böyle güzel bir sosyal projeye destek vermem mi?
İşin içinde ‘altın tencere’ de var üstelik…
“Gelirim” dedim hemen…
Dedim ama yarışmadaki pozisyonumun ne olacağını soramadım.
Jüride mi yer alacağım, yemek mi yapacağım yoksa bulaşıkları mı yıkatacaklar, yarışmaya gidene kadar bilmiyordum.
Gidince öğrendim.
Görevim, Kocaeli’nden katılan 4 nolu masadaki yarışmacı ekibin, moral hocası olacağım.
Oldum da!
Giydiğim aşçı önlüğünü, saç düşmesin diye de taktım kepi, oldum Mengen’li Aşçılar kralı…
Bir insana bu kadar mı yakışır!
Eşim, o halimi görse, mutfağa mahkum ederdi beni!
*
Bizim ekip çok becerikliydi, ben masaya gelene kadar yemeği hazırlamıştı…
İstim kebabında karar kılmışlar.
Benim de lezzetine ve estetik görünümüne katkım olsun istedim…
Köfteye sarılı patlıcanları tutsun diye ortalarına kürdan batırdım.
Yaparken epey yoruldum ama değdi yorulduğuma…
Oylama öncesi masaları gezen yarışmanın protokol konukları Vali Yardımcısı Ahmet Hamdi Usta ve Büyükşehir Belediye Başkanvekili Abdulkadir Karlık, kürdanları köftelerin tam ortasına isabet ettirme oranıma hayran kaldılar…
Tarifini istediler ama vermedim…
“Yazarlığın vermiş olduğu Allah vergisi bir yetenek işte! Yıllardır memleketin gündemine batırıyoruz kalemimizi, köfteye kürdanı batırmak ne ki!” diyerek geçiştirdim…
*
Ne var ki, bütün çabalarıma rağmen, başarımız engellendi!
Bizim ekip 5 rakibi arasında 3’ncü olabildi.
Hepsi alanında uzman olan çok değerli jüri, yapması ve yemesi en kolay olan yaprak sarmasını birinci seçti!
Karara itiraz edecek, olayı AİHM’ye kadar götürecektim, son anda vazgeçtim…
Duyduğuma göre, köftedeki kürdanlardan birkaçı jürinin boğazına batınca, kırmışlar puanı!
Ne diyelim hem geçmiş olsun hem afiyet olsun!
Altın tencereyi kaçırdık, hiç olmazsa gümüş kepçe veya bronz kürdan alaydık, iyi olacaktı!
Yine de benim için unutulmaz bir gün oldu…
Yeteneğin, azmin engel tanımadığına, sevgi, saygı ve empatinin tüm önyargıları nasıl kırdığına, bir kez daha tanık oldum…
Bu yıl hazırlıksız yakalandım yarışmaya…
Fakat seneye ‘kelle söğüş’ ve ‘kabak’ tatlısıyla açık ara birinciyiz…
Tencere tava, yok öyle her yarışmada hava!