Bastırılan darbe girişimi sonrası kamuda gözaltına alınan, tutuklanan ve açığa alınanların sayısına görev yaptıkları birimlerin niteliğine bakılırsa, Cemaat, devlete iyi sızmış.
Bu sızmanın hepsi elbette AK Parti iktidarı döneminde olmadı…
Tutuklananların ifadelerinden de anlaşılıyor ki, en az 30-40 yıl öncesinden başlatılan bir sızma hareketi bu!
İktidara hangi parti geldiyse, onun bayrağını sallayıp, destek veriyormuş gibi yapmışlar.
Fakat, rollerini çok iyi oynamışlar…
Yoksa, orduda ve devletin diğer kademelerinde böylesi kritik ve önemli üst noktalarına kadar asla gelemezlerdi.
Orduda astsubay, devlette odacı bile olamazlardı!
*
Hadi önceki iktidarları bir şekilde kandırmış Fethullah Gülen, peki AK Partililer nasıl uyanamadı?
Ya da şöyle soralım…
Bunun çok tehlikeli bir FETÖ/PDY olduğunu ilk ne zaman fark ettiler?
Hangi olayda, hizmeti amaçlayan bir Cemaat değil rejimi tehdit eden bir cerahat olduğunu anladılar da uzaklaşma ve ayıklama ihtiyacı duydular?
Birçok olay sayıyorlar ama 17/25 Aralık sürecini gösterenler çoğunlukta…
*
Bu soruyu, yönetimiyle birlikte dün medya ziyaretimize gelen Bursa Düşünce Kulübü Başkanı Ercan Yakut’a da sordum…
Milli Görüş çizgisinden gelen ve AK Parti’de de yöneticilik yapmış olan Yakut’un cevabı çok ilginçti…
“Biz aslında Fethullah Gülen’in ne kadar tehlikeli olduğunu ta 1994 yılında rahmetli Erbakan Hocamız sayesinde öğrendik” dedi ve siyasi bir anekdotu aktardı.
*
O tarihte Uludağ’da bir toplantı yapılıyor…
Tayyip Bey, Abdullah Bey başta olmaz üzere bugün AK Parti‘de önemli görevlerde bulunan birçok ismin katıldığı toplantıda, Cemaat’in bir konuda yardım etme isteğini iletiyorlar Milli Görüş’ün efsane lideri Necmettin Erbakan Hoca’ya…
Bu teklife çok sinirleniyor Hoca, Cemaatin desteğini şu sözlerle reddetiyor:
“Biz onlarla ne bu dünyada ne de öbür dünyada aynı safta olmayacağız!”
O gün Hoca’nın niye böyle sert tepki gösterdiğine bir anlam veremeyenler, bugün rahmetliyi anlamışlardır herhalde!
Ben de eniştemden duydum!
El Cezire TV kanalına röportaj veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe girişimini ilk eniştesinden duyduğunu belirterek olaylarda bir istihbarat zafiyeti olduğunu itiraf etmiş.
Demiş ki;
“Bana önce eniştem söyledi, inanmak istemedim. Sonrasında MİT ve çeşitli kaynaklardan da bilgi geldi…”
İlginçtir, ben de ilk eniştemden duydum!
Benim enişte kontörü bol olmasına rağmen aramak yerine SMS atmış, “Haberleri izliyor musun, neler oluyor?” diye soruyordu.
Bir açtım TV’yi, tanklar Boğaz Köprüsü’nden geçiyor!
Hemen attım ben de bir SMS:
“Bu geçişler hayra alamet değil! Allah yardımcımız olsun enişte!”
Tanklar ekonomide!
Darbe girişiminde sokağa çıkan tanklar, halkın verdiği istikamet doğrultusunda yeniden kışlasına döndü…
Sırada, ekonomimize yöneltilen tanklar var!
O tankların çıktıkları kışlalara bakılırsa, darbe girişimindeki destekçilerin ve sponsorlarının kimler olduğu kabak gibi görülüyor!
Hiç hayal kurmasınlar…
Devletine, milli iradeye sahip çıkan bu kahraman millet, onların da paletlerine taşı, namlularının ucuna Türk Bayrağını koymasını bilir!
Kredi notumuzu düşerenlere, demokrasi notunu da verir!
Bir öneri
Şehreküstü Meydanı’nın adını 15 Temmuz Demokrasi Meydanı olarak değiştirmek yetmez, ismiyle özdeşleşen ve bütünleşen bir de güzel anıt dikilmeli meydana…