Nilüfer Doğanköy’deki Bursa Şehir Hastanesi açılış için gün sayıyor.
Toplam 800 bin metrekarelik alan üzerine kurulan büyük projeyi henüz yakından görmedim ama medyada yer alan görüntüleri heyecan verici…
Şehrimize ve bölgemize hayırlı olsun…
Allah düşürmesin, eksikliğini de hissettirmesin…
*
İl Sağlık Müdürü Dr. Özcan Akan tarafından dev sağlık kompleksinin son durumu hakkında bilgi aldılar, biten bölümlerini scooterle gezerek, eksiklikleri not aldılar.
Şehir Hastanesi ile ilgili iki kaygı hakim halkımızda…
Birincisi;
Hizmete girdiğinde şehir içindeki mevcut hastanelerin durumu ne olacak?
Bu konuda;
Fiziksel olarak ömrünü tamamlamış hastanelerin kapanacağı, bazılarının ise restore edilerek sadece birinci adım sağlık hizmeti vereceği söyleniyor.
*
İkinci kaygı;
Ulaşım sorunu!
Özel aracıyla ve ambulansla gelenler için sorun yok ama aracı olmayanlar gidene kadar yolda eks olabilir gerçekten de!
Yolu uzak, trafik de malum!
Şimdilik BURULAŞ hastaneye 7/24 sefer yapan otobüs hatları açacakmış.
İhale aşamasında olan hafif raylı sisteminin Şehir Hastanesi’ne kadar uzatılma projesi hayata geçince bu kaygılar da nispeten azalacaktır.
*
Şehir Hastanesi hakkında verilen bilgiler kadar, geziye dair medyada paylaşılan fotoğraflar da oldukça etkileyiciydi.
Hele içlerinde bir kare vardı ki çok dikkat çekiciydi…
AK Parti Bursa milletvekilleri, il yöneticileri ve Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bir ameliyat masası etrafında toplanmış, İl Başkanı Ayhan Salman’ın hararetle anlattığı bir şeye gülüyorlardı.
Peki neye gülüyorlardı?
Araştırdım, öğrendim!
Aldığım duyuma göre, Başkan Salman’ın, “Arkadaşlar, 31 Mart’taki seçimde Bursa’yı da kaybetseydik, Reis hepimizi aha bu masaya yatırır, narkozsuz ameliyat ederdi! Verilmiş sadakamız varmış!” esprisine gülüyorlarmış meğer o sırada…
Güzel espri!
Kıskandım.
Arınç’a var da Kuzu’ya yok mu?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yakın geçmişte partide ve hükümette etkin görevlerde bulunmuş eski dava arkadaşlarına yeniden kucak açtı.
Bu isimlerin bazılarını Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’na, bazılarını da kamu kurumlarının yönetimlerine atadı.
Erdoğan’ın bu jestini, bir vefa olarak görenler de var…
Abdullah Gül-Ahmet Davutoğlu-Ali Babacan ekibinin parti kurma girişimini engellemeye yönelik küskünleri çekme hamlesi olarak görenler de…
Her ne amaçla yapılmış olursa olsun…
Atadığı isimlerin ekonomik yönden o görevlere, ünvanlara belki ihtiyaçları yok ama yeniden hatırlanma, değer verilme açısından önemli bir davranış…
Erdoğan’ın bu hareketi partideki diğer kırgınları da umutlandıracaktır.
Burhan Kuzu Hoca, yakında sosyal medyadan şöyle bir twitt atarsa şaşırmayın;
“Bülent’e, Faruk’a, Abdülkadir’e var da bana yok mu? Benim başım kel mi Reis! Gör artık beni de!”
Yüzsüzleri tanıma sistemi de olmalı!
TBMM’deki ziyaretçi girişlerinin yapıldığı kapıya yüz tanıma sistemi yerleştirilecekmiş.
Güvenlik amacıyla bu sisteme karar verilmiş.
Acaba diyorum o yüz tanıma sistemine ek bir yazılım yapılsa…
Yalnız suça meyilli kişileri değil aynı zamanda, atama, tayin, torpil, avanta iş, ballı ihale vb. kişisel konular için milletvekillerini ziyarete gelecek yüzsüzleri de tanısa!
Onları da Meclis’e sokmasa!
Güzel olmaz mı?
Milletvekilleri de rahat bir nefes alır, daha rahat çalışırlar.
Yayın şartı
AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, CHP’li rakibi Ekrem İmamoğlu ile birlikte televizyonda canlı yayına çıkmak için bir şart koşmuş…
Demiş ki;
“Sadece İstanbul’u konuşacaksak, çıkarım!”
Binali Bey de sonunda gerçeği görmüş…
Hangi gerçeği mi?
Yerel seçimlerde, şehirlerin geleceğine dair projelerin dışında her şeyin konuşulduğu gerçeğini!
Satılık morg
İznik eski Devlet Hastanesi’nin morgunu gizlice hurdacıya satmışlar.
Neyse ki, içinde ölüler yokmuş!
Yoksa az kalsın onlar da gidecekti geri dönüşüme!
Verilmiş sadakaları varmış!