Stadyumdaki sıkıntının kaynağı olarak, “Emniyet” teşkilatını göstermek ne kadar doğru?
Emniyet Müdürlüğü’nden üst düzey bir yetkiliyle, Bursa Büyükşehir Stadyumu’nda taraftarların yaşadığı problemlerin nedenlerini konuştuk… Hiçbirimizin bilmediği veya merak ettiği önemli bilgiler verdi, olaylara farklı bir bakış açısı getirdi…
Maç günleri, stadyum çevresinde taraftarların yaşadıkları sıkıntıları zaman zaman paylaşıyoruz…
Kimisi ulaşımdan, kimisi tribüne giriş, çıkıştan, kimisi de alınan tedbirlerden şikayetçi… Ancak, nedendir bilinmez, kulüp ve belediyeden çok herkes emniyet teşkilatına yükleniyor bu konularda… Bazen biz de sorgulamadan, aynı adresi hedef gösteribiliyoruz…
Geçen hafta Emniyet Müdürlüğü’nde görevli üst düzey bir yetkiliyle, tam da bu sorunları konuştuk; bilmediğimiz bir çok şey anlattı…
Ben, dinledikten sonra “Hak” verdim, bakalım sizde okuduktan sonra “hak” verecek misiniz?
“Emniyet olarak birinci görevimiz, vatandaşın sorunsuz bir şekilde maç izlemesini sağlamak. Polisin kimseyle bir problemi olmaz daha çok çözüm odaklıdır… Fakat, sorunun kaynağının sürekli polis olarak gösterilmesi hiç de adil değil. Bu bizi incitiyor” diye söze girdi ve şöyle devam etti:
KİMSE HİSSETTİ Mİ?
“Stadyumun içinde veya dışında hiç adli bir vaka yaşandığını görüp, duydunuz mu? Ulaşım deniyor… Bizim sorunumuz mu ulaşım? Kimse bazı şeyleri görmek istemiyor… Bu stadyum henüz tam olarak bitmiş bir stadyum değil. En başta altyapısı tam oturmamış. Mesela, güvenlik tedbirleri tartışılıyor… Fenerbahçe maçı öncesi; çok ciddi terör istihbaratları aldık. O gün, hiçbirinize bunu hissettirdik mi? Herkes, rahat rahat maçını izledi, evine gitti. Ama polisimiz, siz rahat rahat maç izleyin diye sürekli diken üstündeydi… Ayrıca, UEFA ve FIFA’nın getirdiği kriterler var. Bunları uygulamayalım mı? Uygulamayalım da, kulübümüz veya şehrimiz ceza mı alsın? O zaman ne diyeceksiniz? Emniyet görevini yapmadı mı?”
MAÇ GÜNLERİ KAPALI OLMALI
Stadyumdaki ticari alanların kullanımıyla ilgili Bursaspor Kulübü’yle bir sorun yaşanıp, yaşanmadığını sordum, “Tekrar söylüyorum, kimseyle bir sorunumuz yok, olamaz da… Bursaspor’un o alanları kullanması, faydalanması en doğal hakkı. Yalnız, maç günleri kapalı olması gerekiyor. Siz de gidin bakın ticari alanların bulunduğu yerlere… Müsabakaların olduğu günlerde, o yoğunlukta açık kalması uygun mu? Bir kere otoparkı yok” diye cevap verdi.
YANLIŞ BİLİYORSUNUZ
“Tribünlerde en alt 3 sıraya güvenlik gerekçesiyle bilet satışı yapılamadığı söyleniyor. Neden böyle bir uygulamaya ihtiyaç duyuyorsunuz?” diye devam ettim, “Yanlış biliyorsun” dedi, şunları ekledi: “Yeni emniyet müdürümüz göreve başladıktan sonra bu uygulamaya son verdi. Sadece 1. sıralar boş bırakılıyor artık. Ama bunu biz mi açıklamalıyız? Başka bir şey daha söyliyeceğim; Emniyet müdürümüz, maçları taraftarın arasında izliyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü, taraftarlar emniyete, polise büyük saygı gösteriyor, müdürümüz de, onlara aynı saygı ve sevgiyle yaklaşmak için aralarına giriyor… Bu ayrıntıları iyi okumak gerek diye düşünüyorum… Dikkat edin; uzun zamandır tribünlerden “Emniyet dışarı– diye bir tane tezahürat duyuyor musunuz? Küfür, yok denecek kadar azaldı… Kulübümüz, daha önceki yıllarda aldığı ağır cezalara artık maruz kalmıyor… Kimse olaylara bu tarafından bakmıyor…”
BELEŞÇİLER BİZDEN DEĞİL
“Galatasaray maçında polisin, stadyuma kaçak girişlere izin verdiği de uzun süre gündemi meşgul etmişti? Bu konunun gerçekliği var mı?” diye sordum, şunu söyledi: “Bizim için ağır bir ithamdı ama yine de soğukkanlı davrandık. Öyle de yapmak zorundaydık… Emniyet müdürümüzün talimatıyla çok ciddi bir çalışma yaptık ve gördük ki, polisin bir günahı yok… Tabiri caizse, beleşçiler bizden değil. Kim istiyorsa gelsin, güvenlik kayıtlarını izlesin… Zaten gerekli kişileri çağırdık -bakın- dedik ama henüz gelen olmadı… Bizim günahımızı aldılar bu olayda da…”
BAYRAK KRİZİ YARATILDI
Son olarak; “Neden hep günah keçisi siz oluyorsunuz” dedim, “Biz de bilmiyoruz… Sana anlattıklarımın arasında kişilere ve kurumlara zarar veren bir durum var mı? Bir olay daha anlatayım; Fenerbahçe maçında durup dururken bir bayrak krizi yaratıldı… Taraftar temsilcileriyle biz o konuyu daha önce konuşup, çözmüştük zaten. Ama, bir baktık ki, -emniyet bayraklara engel oluyor- havası estirilmeye başlandı… Polis sorun çıkaran değil sorun çözen noktadadır… Bunu herkes böyle bilsin lütfen… Başkalarının eksikleri veya hatalarını kimse emniyetin üzerine yıkmaya çalışmasın” diye yanıtladı….
***
Stadyum için ne istedik?
Koç Holding Otomotiv Grup Başkanı Cenk Çimen, Bursaspor Başkanı Ali Ay’la görüştü, stadyumu gezdi… İsim hakkı veya sponsorluk için rakam konuşuldu mu? Evet konuşuldu…
Bursaspor Başkanı Ali Ay’ın günler öncesinden duyurduğu önemli görüşme dün gerçekleşti… Biliyorsunuz, İstanbul’daki bir Kulüpler Birliği toplantısı sonrası Başkan Ay, Ali Koç’la biraraya gelmişti… İşte o buluşmanın yansımasıydı dünkü görüşme… Koç Holding Otomotiv Grup Başkanı Cenk Çimen geldi Bursa’ya… Ali Ay kendisine hem Bursa Büyükşehir Stadı’nı gezdirdi hem de isim hakkı veya sponsorluklarla ilgili bir sunum yaptı… Ay, Koç Holding yöneticisinin karşısına 3 ayrı teklifle çıktı…
İlki stadın isim hakkı; senelik 4 MİLYON EURO ve 5+5 yıllık bir anlaşma.
İkinci öneri forma göğüs reklamı; yıllık 2 MİLYON EURO…
Sonuncusu da, yine forma ama bu kez sırtı için; yıllık 1 MİLYON EURO…
Koç Holding yetkilileri, Bursa’ya daha doğrusu stadyuma bir katkı yapmayı planlıyor… Bunu açık açık hissettirmişler… Ancak hangisi olur önümüzdeki günler yani Koç Holding Yönetim Kurulu’nun kararı sonrası kesinleşecek.
Toplantıda Mimar Hasan Sözüneri’nin çizdiği planlarlar da gösterilmiş Cenk Çimen’e… Ticari alanları kapsayan bir proje bu… Yalnız, stadın yapı kullanım izninin olmaması ticari alanların kiralanmasına biraz sorun çıkartabilir… Biliyorsunuz stadyumun içinde olduğu bir kısım araziyle ilgili mal sahipleriyle süren davalar var…
****
Vakıf’ın paraları
Özlüce’ye mi gitti?
30 Aralık’ta “Vakıflar buluşuyor” başlığı altında bir yazım vardı… Vakıfbank’ın, Bursaspor altyapısına yapacağı katkıyla alakalı… Bu anlaşma resmiyete döküldü… Yeşil beyazlı kulübün kasasına 4 milyon 200 bin lira girdi… Anlaşmanın içeriğinde ne var bilmiyorum ama bildiğim şu; paranın, Antalya kampı öncesi A takım futbolcularının maaşlarına gittiği… Yönetime, ilaç gibi geldi… Başkan Ali Ay, kamptan önce Kasım maaşlarını yatırma sözü vermişti oyunculara… Bunu yerine getirmiş…
****
Bir daha söyleme!
Başkan Ali Ay, son günlerde yaşadığı gerginliklerin ardından, “Futbolcuların bana büyük saygısı var” sözünü bir daha söylemez diye düşünüyorum… Deniz Yılmaz, kendisine 675 bin Euro veren Gençlerbirliği’ne nedense gitmiyor, para istiyor… Rizespor’un ısrarla peşinde olduğu, hatta 500 bin Euro da Süper Lige çıkma primi teklif ettiği Merter Yüce, “Ben Ocak ve Şubat maaşlarımı da istiyorum yoksa gitmem” diyor… Akhisarspor’la el sıkışan Bilal Kısa, bir gram faydası olmamasına rağmen, kalan yarım sezonun peşine düşüyor… Bu mu gösterdikleri saygı? Adamların yüzüne telefon kapatıyorsun, “Vicdansızlar” demeye getiriyorsun ama nafile… Bir de işin transfer kısmı var? Sow, Twumasi, Poko, Ahmet Musa hepsi bireysel olarak prensipte “tamam” dediler değil mi… Peki ya, ödemeleri, olmayan parayla mı yapılacak… Hele hele bonservisleri olanlar… Bekleyip görelim…