Bursaspor’un içinde bulunduğu durumdan çıkmasının tek formülü Ali Ay’da…
Bul işi bilen birini, bu hoca olur, menajer olur, koordinatör olur, adını sen koy ve bırak git… Bilemiyorum, “Mayıs’tan sonra yokum” de… Yeter ki, birşeyler yap, sadece tutamayacağın sözler verme…
Yazıya; Alanya maçı öncesi Başkan Ali Ay’ın, futbolculara söylediği bir cümleden alıntı yaparak başlayalım; “BURASI BURSASPOR.”
Devamında da, “BURSASPOR’UN BÜYÜKLÜĞÜNE GÖRE DAVRANIN” diyor…
Ortalık yangın yeri, ateşe biz de bir kor bırakalım mı, ikilemdeydim…
Hani derler ya, “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” diye…
Ve şöyle bir kanıya vardım; biz de susarsak, yarın konuşmamızın faydası olmayacak…
“Burası Bursaspor” sözünün şimdiki içler acısı halini anlatarak başlayalım ki, arkadaşlar tabloyu daha net görsün. Umudum yok ama yol yakınken belki, dev aynasında olmadıklarını anlarlar…
SANA GÜVENMİYORLAR
Başkanım hani demişsin ya, sana büyük saygı gösterdiklerini öne sürdüğün futbolcularına, “Burası Bursaspor. Bursaspor’un büyüklüğüne göre davranın” diye…
Aynı saygılı çocuklar, yüzüne konuşamamış olacaklar ki, arkandan “Sen de Bursaspor’un büyüklüğüne göre davran” diyorlar…
Peki bunu neden aralarında dillendiriyorlar? Bir yorumun var mı?
Ben söyleyeyim; verdiğin sözleri tutmadığın için… Sana güvenmiyorlar…
Daha peşinatlarını ödemediğin/ödeyemediğin, saygılı arkadaşlara, önce Ekim, sonra Kasım, ardından “Aralık’ta kesin” dersen, Ocak gelince de, “Zor gözüküyor” ifadelerini kullanırsan, aranızda ne saygı kalır ne de güven…
MAYIS’TA “YOKUM” DE!
Her gün mesainin çoğunluğunu onlarla birlikte geçirirsen, seni kaale almazlar ki, almadıklarını da açıkca gösteriyorlar fakat anlamak istemiyorsun galiba…
Sen Bursaspor başkanısın… Futbolcunun, kulüp personelinin, yöneticilerinin abisi veya arkadaşı değilsin…
Özlüce’ye gitme artık… Hatta, Mayıs’a kadar da gitme… Kim söylüyorsa, yalan söylüyor; Özlüce’nin sana ve güvendiğin insanlara ihtiyacı yok… Sensizliğe ihtiyacı var… Bul işi bilen birini, bu hoca olur, menajer olur, koordinatör olur, adını sen koy ve bırak git… Bilemiyorum, “Mayıs’tan sonra yokum” veya “Varım” de… Yeter ki birşeyler yap sadece tutamayacağın sözler verme…
Bak, duyduğuma göre inceleme geçiriyormuşsun, işletmenle birlikte… İçinde kopan fırtınaları kimse anlayamaz, şu ruh halin seni daha da kaosa sürükler haberin olsun… Kendin içinde en doğru yolu seç… Ve bunu seni yanlışa sürükleyenlerle değil sevdiklerinle yap…
KAPTANLARIN NEREDE?
Senden sezon başı maç başına 30 bin lira prim isteyen kaptanların nerede? Hadi sen yapmadın/yapamadın, merak ediyorum, Başakşehir ve Alanya maçlarından sonra o kaptanlar, soyunma odasında iki çift laf söylemişler mi? Hiç zannetmiyorum… Herhalde, dumandan! soyunma odasında birbirlerini görememişlerdir! Galiba, Başakşehir maçından sonra Paul Le Guen, nazı bir tek ona geçiyor herhalde Yusuf’a yüklenmiş, “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” misali ama O’nu da takan yok demek ki…
Ne düşünürsünüz bilemem ama, şu an kadroda kaptanlık yapabilecek, arkadaşlarını ateşleyebilecek, yeri geldiğinde sopayı gösterebilecek tek isim var; TİTİ… Harun ve Batalla kıymetliler ama çok yıprandılar… Kalan maçların ağırlığını, hele hele üst üste ikinci sezonda da taşıyamayabilirler…
HABERİN VAR MIYDI?
Gelelim, Başakşehir maçı öncesine… Kulüp içinde çalışanlar arasında konuşulan bir iddia bu; karşılaşmadan bir gün önce, acaba hangi futbolcu/futbolcular idmana akşamdan kalmış veya geceyi bitirmeden gelmiş olabilir? Başkanım, futbol şube sorumlum, hocam hiç böyle bir şey söylendi mi size? Ya da fark ettiniz mi? Fark edip gereğini yapmazsanız, diğer oyuncular size hangi gözle bakar, düşündünüz mü? Yine, kulüp içindeki fısıltılardan bir örnek daha; 2 milyon Euro maliyeti olan kiralık Badu kardeşimizin, “Ben sezon sonu yokum Genoa’ya döneceğim” şeklindeki söylemlerinden ve umursamaz tavırlarından haberiniz var mı? Yanlış yazmadım, Genoa. Udinese’den kiralanan adamın Genoa’da ne işi var? Araştırın…
MUSTAFA HOCAM
SORUMLULUK AL
Mustafa Er’in neden kulübeye girmediğini daha doğrusu “etkisiz eleman” gibi gösterilmesini sorguladık dün gazetemizde… Paul Le Guen, pazar günü kendisiyle görüşmüş ve yardım istemiş. Yerli oyuncularla ilgili… Yetmez hocam, birinci adamın olacak… Yeri gelecek, yanlış yaptığında sana bile kafa tutacak… Bak bütün takımların hocalarının yanındaki antrenörlere, sahaya en önce onlar fırlıyor… Mustafa hocam, sen de artık sorumluluk al… Madem o ekibin içindesin, bütün Bursa yanında merak etme… Çık hem saha içinde hem de saha dışında varlığını hissettir… Geride kalırsan, yarın Paul Le Guen gider, insanlar sana hesap sorar… Unutma…
ONAY GELMEDEN SALMADILAR!
Bir de Yeşil Bursa’nın durumu var… Cem başkan, yazdıklarımız, söylediklerimiz için zaman zaman bize kızıyormuş… Canı sağolsun, bizim onun niyetinden şüphemiz yok aynı Ali Ay’da olduğu gibi… İyi insan olmak ayrı işi bilmek ayrı yalnız… Son mağlubiyetin ardından Teknik Direktör Beyhan Çalışkan, istifasını Cem Öztürk’e vermiş… Öztürk, önce kabul etmemiş ardından da Ali Ay’ı arayıp sormuş galiba. Ay, onay verdikten sonra Beyhan Hoca’nın istifası yürürlüğe girmiş… Bekir Ozan’ın zamanında Cem Öztürk’e söylediği söz doğruymuş demek ki… Yeşil Bursa yönetimindeki çatlakların sebebi, daha iyi anlaşıldı şimdi…
G.SARAY’IN KAPISINI ÇALDIK MI?
Tabii, son çare olarak transfere sarıldınız… Ryan Donk için Abdurrahim Albayrak’a ulaşmaya çalışıyordunuz dün… Muhtemelen görüşmüşsünüzdür… Galatasaray da, sizden Aziz’i istemiş olabilir… Muhakkak başka alternatifleriniz de vardır ama bu saatten sonra olumlu bir şey olur mu, keşke… Osmanlıspor’dan Lawal’ı da duydum… Yarın transfer sezonu bitiyor… Bakalım, şapkadan tavşan çıkacak mı?
Şunu da unutmayın, “Burası Bursaspor.” Umutsuzluk ve kararsızlık bu camiaya yakışmaz… Hele hele böyle bir taraftarın varken hiç yakışmaz… Kimse kötü olsun diye bir çaba içine girmez… Önemli olan doğruyu bulup, uygulamaktır… Şuan ki doğru da, yine vurguluyorum yanlış yapan herkese Bursaspor’un sert yüzünü göstermektir…