Hakemin bilinçaltında bir “Bursa düşmanlığı” var onu çoktan anladık da, ya bizim bir kaç vurdumduymaza ne demeli?
Hüseyin Göçek kadar başta kaleci Mert ve savunmanın da payı var kaçan galibiyette… Dikkat edildiyse, son bölümde kendisine gelen her topta ıslıklandı Mert… Buna rağmen hiç tepki yok… Sanki “put” gibi. Nasıl bir gamsızlıktır, nasıl bir uyumsuzluktur anlamadım… Hele hele Sivok’un kendi kalesine attığı golü amatör kümede göremezsiniz…
Amacım hedef göstermek değil ama haftalardır, Mert ve Serdar’sız savunma çok kötü…
Maçtan sonra ismini vermeyeyim bir yöneticiyle görüştüm, belki kızgınlıkla belki de hakikatten olması gerekeni söyledi: “De Sutter ve Traore’ye söyledik ama Bursaspor’un Mert, Jorquera, Dzsudzsak’tan da bir an önce kurtulması lazım. Şimdiden kendilerine kulüp baksınlar… Mert, bir tane maç almadı. Devre arasında 150 bin Euro’ya Sırp bir kaleci bulduk ama güvendiğimiz için transfer etmedik. Keşke alsaymışız. Serdar Aziz’in de aklı galiba sözleşmesine yapılmayan iyileştirmede… Zaten sezon başında yapılmış. Hamza Hoca kendisine –Bir sezonda iki iyileştirme olmaz- diye söylemiş. Sezon sonunda iyi bir teklif gelirse Serdar da gitmeli. Sivok ve Ftay, kalacaklarsa alacaklarında indirim yapmalı. Sivok’a bizim verebileceğimiz rakam 600-700 bin Euro. Faty’ye de, 300 bin Euro.”
Duygusallıkla karışık gerçekler bunlar…
Tamam, 10 kişi kalmışsın inanılmaz bir mücadele vermişsin ama hem hakemi hem de sevimsiz Abdullah Avcı’nın takımını dize getirmek için yakaladığın fırsatı bu kadar ucuz harcamamalıydın.
O yöneticinin veya dün maçı izleyen binlerce Bursasporlu’nun da kızgınlığı buna…
Batalla ve Deniz Yılmaz ilk maçı olmasına rağmen “Cuk” diye oturdu… Bir Jorquera ve Josue’ye bakıyorum, bir de Batalla’ya…
Sonra bir de Stoch’a bakıyorum, bir de Deniz Yılmaz’a…
Yanlış ve doğru transfer arasındaki o farkı görüyorum…
Ya siz ne görüyorsunuz?