Stancu’nun bile gol atar duruma gelmesi, bu takımın iyi işler yaptığının, yapacağının açık sinyalidir…
Bursaspor adına, uzun bir aradan sonra keyifli geçen bir geceydi… Öyle, son anlarını da yüreğimiz ağzımızda falan değil, göbeğimizi kaşıya kaşıya izlediğimiz türden…
Bursaspor, Akhisar’ı net bir skorla yendi fakat, altını kalın kalın çizmek de lazım; kaleci Harun bu zaferde en büyük rolü oynadı…
Özellikle 0-0’ken Olcan ve Sissoko’ya geçit vermemesi, öne geçtikten sonra da iki tane daha net pozisyonu engellemesi bence Avrupaiydi… “Tartışmasız ligin en iyi kalecisiyim” diye haykırır gibiydi… İstanbul’da oynasaydı, Lucescu tereddütsüz Milli Takım’ın 1. kalecisi yapardı! Lucescu’nun buradaki en büyük şanssızlığı, Harun’un Bursaspor’da görev yapması!
Neyse biz dönelim maça;
Badu dışında etkisiz bir oyuncu göremedim… Onun orta sahada yarattığı boşluk Akhisar’ın topa daha fazla sahip olmasını sağladı…
Agu, Harun’dan sonra bence maçın ikinci adamıydı… Soğukkanlı yapısıyla ve isabetli paslarıyla takım arkadaşlarını hem rahatlattı hem de hücuma çıkardı… Badu’nun da açıklarını Batalla’yla birlikte kapatmaya çalıştı…
Ekoko, beni “şaşırtıyor” desem yalan söylemiş olmam… İki asistin yanı sıra adam geçmediki ustalığı, onun üst düzey olduğunun göstergesi. Biraz daha kilo verip eksiğini kapatırsa, Delarge’yla birlikte rakiplerin korkulu rüyası haline gelir.
Delarge demişken; herhalde artık kimsenin kafasında en ufacık bir tereddüt kalmamıştır…
3 maç 3 gol.
Adam resmen krallığa koşuyor…
..Ve Bursaspor, bu Delarge’ı az kaldı transfer etmiyordu…
Bu takımı, taraftarın özlediği, arzu ettiği şekilde hazırlayan, oynatan, her öğrencisini sahada denemeye çalışan (Bilal ve Kofi) Paul Le Guen’i de unutmayalım, kutlayalım…