Cahil bir baba ve eğitimli oğlu ormana kamp yapmaya giderler. Çadırlarını kurup uykuya dalıverirler. Birkaç saat sonra baba oğlunu uyandırır ve sorar: Gökyüzüne bak ne görüyorsun? Oğlan bakar: “Milyonlarca yıldız görüyorum.” Baba: “Pekiyi bunlar sana ne ifade ediyor?” Oğlan: “Konuyu astrolojik olarak ele alırsak, evrende milyonlarca gezegen vardır. Bu gezegenler birleşip…” derken babası okkalı bir tokadı oğlanın suratına yapıştırır ve “Salak oğlum bırak evreni, gezegeni çadırımızı çalmışlar.”
Her ne kadar kendisini ocak ayı zanneden Nisan ayının dengesiz ısı değişimleriyle uğraşsak da, bir yandan da seçim rüzgârlarının da etkisine girmeye başladık.
Az gelişmiş ülkelerde siyaset ve politika en önemli konu sayılıp, sanat ve bilim sonrasında konuşulsa da bizim karnımızın doyması garantilenmeden kafamıza başka meşguliyetler sokulamaz. Aşımızın, işimizin yolu hep siyasetten geçer.
Seçim ekonomisinin iktisadi izdüşümünün olmadığını bilsek de, kısa dönemdeki vaat edilenler kafamızı karıştırabilir. Halbuki hayat tek bir resim karesinden ibaret değil. Yani tek ve statik bir denklem olarak tarif edemeyiz. Dün yaşadıklarımızın hatta yarın yaşayacaklarımızın bile bugünkü şartlar üzerindeki etkileri ortadayken çok bilinmeyenli ve eş-anlı bir denklem bile olamıyor hayat. Olsa olsa matris ve çok dinamik bir model olabilir!
Rutin ülke gündem yoğunluğunun yanı sıra, 7 Haziran seçimlerine doğru hızla yol alıyoruz. Ekonomimizin hassasiyeti arttıkça ülkemiz ve halkımız için seçim süreci yaşamsal derecede önem kazanıyor.
Bu seçim sadece milletin vekillerini seçip Parlamento’ya göndereceği ve iktidarla muhalefet partilerini belirleyeceği sıradan bir seçim değildir. Yeni model ve oluşumlara gebe bir sürecin de termi sayılabilecektir.
Yakın tarihte Avrupa’nın haylaz çocuğu Yunanistan, enteresan bir seçim süreci yaşadı. Bizim evde dahi sıklıkla konu olan, marjinal tarzıyla Cipras bütün dikkatleri ve oyları üstüne çekmeyi başardı. Önce Ege Denizi’nin balıklara ait olduğunu söyleyip suyun bu tarafından dahi sempati topladı. Milli gelirlerinin 2 katı borcu olan Yunanlılara da sirtaki havasında popülist politikalar üretti. Bir nevi bahar havası yaşattı. Vatandaşına ek yük getirmeyeceği garantisiyle koltuğuna oturdu!
Suyun bir tarafında ekonomide bahar havası yaşatılmaya çalışılırken bizde de zaman zaman yaşanılanlar seçim ekonomisinin izdüşümüydü. Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ve ani faiz indirimi yapılmasının ekonomiyi türbülansa sokacağının bilinmesine rağmen yapılan baskı bir süre ısrarla sürdürüldü. Çünkü bizler de geçmişteki yaşanımlarımızdan kriz yorgunu bir toplumuz. Bu nedenle hepimiz istikrar ve denge kavramlarına hassaslaştık. Ta ki, 2001’den sonra ekonomideki rahatlama, 2008 yılına kadar olan süreçte topluma cesaret verdi…
Havayı iyi koklayan siyasetçilerin çok iyi bildiği gibi böyle toplumlarda vatandaş kendisine dokunulmadan iyileştirme bekliyor. Üzerine yük olma ihtimali olan proje ve modeli bizim gibi toplumlar benimsemiyor. Her zaman son resim belirleyici sayılıyor… Zürih de yaşayan kız kardeşim geçen kış İsviçre’de asgari ücretin yükseltilmesi konusunda referandum yapıldığını söylediğinde sonucun elbette evet çıkacağını belirttim. Sonucun ret çıktığını söyledi. Çünkü vergi diliminin yükselmesini istemeyen halk anlık iyileşmeye yanaşmamıştı. Hani, büyüklerimiz hep söyler ya; “kabın kadar alırsın” diye, İsviçre’de halkın sonraki dönemdeki problemlere olan öngörüsüyle, Yunanistan ve biz de yaşadığımız, ana bakarak kararlarımızı vermemiz enteresan değil midir?
Yunanistan’ın popülist karizmatik Başbakanı Cipras para bulma konusunda da gerçekten çok yaratıcı davranıyor. “Almanya 2. Dünya Savaşı’nda bize maddi olarak çok ciddi kayıplar yaşattı. 1946 yılında ödenmeyen borcu Almanya’dan istiyor. Merkel’e saçını başını yolduruyor! Biz 2001 krizinden 2008’e kadar ekonomik anlamda başarılı bir süreç yaşadık. Ama eldekileri tükettik… Topraktan rant alma seçeneğini de kullandık. Aslında bu süreçte dıştaki imajımızı da önemsemiştik.
Madem seçim manifestosundayız; şimdi bir iyi, iki kötü tespitim var: 1 (+) Türkiye’de petrolün çıktığını kesin kaynaklar söylüyor. Katar’dan da para geliyormuş.
1(-)Dışarıdan yatırımcı için, dışarı görüntümüz, algımız hiç iç açıcı görünmüyor. Gerçekten değerli yalnızlık yaşıyoruz.
2(-)Siyaset ve ekonomi birbirine karıştı. Ekonomide geçici seçim baharı yaşatılsa da en iyi ihtimalle stabil bir yıl bizi bekliyor.
Keyifli pazarlar!