Avatar
Olay Gazetesi
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Az aslında çoktur

Belirli bir şeyi yapmak için gereken malzemeler eskiden çokken, şimdi aynı şeyi az malzemeyle yapabiliyoruz. Bir yandan karşı konulamaz tüketim toplumu olma eğilimi gösterirken, öte yandan da en az maliyetle verimi artırma çelişkisinden bahsedebiliyoruz.

Modern yaşamımızda ne kadar çok şeye ihtiyacımız olduğunu belirlemekte de zorlanıyoruz. Bu konuda antibiyotik etkisinde olan bilgisayarlarımız hem global yaşamı bize yaklaştırıyor, hem de ölçümleyebilmemizi sağlıyor. Şöyle ki; günümüzde yaşam maliyetlerimizi hesaplarken materyal yoğunluğu ve enerji yoğunluğu ayrı ayrı belirlenerek tespit edilebiliyor ve önümüze konuluyor.

Bir anlamda demateryalleşme dönemini yaşarken, bir yandan da her türlü konjonktüre rağmen her zamankinden daha fazla tüketiyoruz. En zor olanı alışkanlıkların yeni stratejilere adaptasyonu olsa da..

Ülkemizde, artan nüfusla birlikte, her insan için kullanılan kaynak miktarı da fazlalaştı. Şimdiye kadar bildiğimizin aksine yoksulluk sadece gelişmekte olan piyasaların sorunu değildir.

Örneğin, ABD’de nüfus idaresi 45 milyondan fazla insanın ya da nüfusun yüzde 15’inin yoksul olduğunu resmen belirlemiştir. Dahası bu oran 21. YY’ın başından beri sadece 1 yıl hariç her sene artmıştır. % 16’lık yoksulluk oranına sahip olan Japonya’nın da daha iyi durumda olduğunu söylenemez. Kapısında ağaç olduğumuz AB’de ise neredeyse 120 milyon kişi -her 4 kişiden biri- yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altındadır.

Geçtiğimiz haftalarda katıldığım ekonomi stratejileri toplantısında haftalar sonra aklımda birkaç önemli konu kaldı. Katılımcılar, her zaman ekonomi ve iktisadı çok iyi entegre ifade edebilen Ege CANSEN ve hep mantıklı ekonomi yorumları yapan gazeteci Osman ULAGAY’dı.

Ege CANSEN, konuşmanın başında yeni ekonomik stratejilerinden bahsederken, “İyileşme adı altında en az 5-10 maddelik kararlar yazarız ve fikir olarak benimseriz. Ve bu maddeler iyileşme tanımının önüne geçemez” dedi. Strateji olarak tanımlayabilmek için teorinin, eylem planının da arkasından hazırlanıp, uygulamaya konulmasının önemini belirtti. Hepimizin ortak derdi olan diyete başlamak ve aç kalmadan diyet yapma lüksünün ütopikliğinden hatırlayacağımız gibi, “strateji zorlayıcı ve biraz can yakıcıdır” dedi.

Orta gelir tuzağından kurtulma stratejisini ise Çin’i model göstererek, “emek istismarı” ile çözebileceğimizi savundu.

Bana asıl bu zamanda böyle bir çözüm kümesi çok ütopik geldi doğrusu. Çünkü geçen yaz kızım, yaz okulu için Stanford’a gittiğinde, Silikon Vadisi ve lise öğrencilerinin dahi bu inovasyona uygun eğitimlerinden bahsetmişti.

Gazeteci Osman ULAGAY’da, Ege CANSEN’in aksine böyle bir modelin hümanist olmadığının ve katma değer üretecek denklemlere odaklanılması gerektiğinin altını çizdi.

Bence de ekonomideki çözüm denklemlerini, yalnızca salt iktisadi izdüşümlerini baz alarak yorumladığımızda günümüz bireyinin tatminini yok saymamız gerekmiyor mu?

Günümüzde global şirketler, kişilerin çalışma koşullarını iyileştirmeyi düşünürken, Çin’deki örnek gibi 2000 kişi için 1000 kişilik yatak koyup konuyu kapatamıyor. Öyle ki, çocuğunun kreşi, spor salonu, rehberlik hizmeti gibi temel işlevlerin dışında da ekstra konfor alanı yaratıyor. İnsanların mutluluk katsayısını hesaba katmadan ekonomiden verim beklemek fazla iyimserlik değil midir?

Bilinç düzeyi yükseldikçe refah düzeyimiz de momentum kazanacaktır.

Her zaman 3 boyutlu yaklaşımıyla ekonominin piri olarak gördüğüm Devlet Bakanı Mehmet BABACAN’ın toplantısında da aklımda kalanlar oldukça akılcıydı. Babacan: “Yönetişimde sert konuşmak, köprüleri atmak her zaman en kolay ve en kısa yoldur. Reel sektör ve finans sektörü birbirine sırtını dönemez. Bu konudaki popülizm hepimize zarar ettirir. Biz şimdiye kadar hep büyümenin kalitesini önemsedik. Rakamın ve kalitenin sürdürülebilirliği için günü kurtaracak politikalarla ilerlemek bize yol kazası yaptırabilir. Yaşamımızda da bu bakış acısını kurmamız önemli..”

Siz bunları nasıl yorumluyorsunuz bilmiyorum ama benim aklıma klasik klişe bir söz geliyor:

EĞİTİM ŞART!

Keyifli pazarlar…      

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X