Ramazan ayına girmiş bulunuyoruz. Bu ayı önemli kılan, Kur’an’ın bu ayda Hz. Peygamber’e inmeye başlamasıdır. İlk ayet oku emriyle başlar.
“Oku! Yaratan Rabbinin adıyla!/ İnsanı sevgiden(ilgiden) alâkadan yarattı. / Oku! Senin Rabbin çok cömerttir./ Kalemi kullanmayı öğretti!/ İnsana bilmediği şeyleri öğretti!” Alak, 1-5. Ayetler.
Bu ilk ayetlerde geçen okumayı nasıl yapacaktı Hz. Peygamber? Elinde ne kitap, ne dergi ne de gazete vardı. Hz. Peygamberde “bilmiyorum” şaşkınlığı ve ağırlığı basmıştı Hira mağarasında. Ama bundan sonra tarihin akışı değişti. Allah’ın insanlığa Kur’an ile seslenişi bu ayetlerle başlamıştı.
Bu bir eylem çağrısıydı ve görev büyüktü.” Tarihin önüne çık ve kendini peygamber olarak tanıt, Allah’ın sözünü insanlığa götür,mesajı taşı, insanları buna çağır, zulme meydan oku. Bunun için varlığı ve hayatı yeni baştan bir okumaya tabi tut ve gelecek çağlar için bunun ne olacağını göster” demek olur.
Kur’an bilgiden ziyade bir bilinç kaynağıdır. Epistemolojiden(bilgibilim) ziyade ontolojiye( varlıkbilim) dahildir. Kur’an insanlığa hiç duyulmamış yepyeni şeyler getirmez. Bilakis bilindiği halde uygulanmayan, çok bilinen fakat oralı olunmayan, savsaklanan, her insanda fıtraten var olan insanlık vicdanını uyandırmak ister. Uyuyan vicdanın hayata yansımasını bekler; iyilik, güzellik, doğruluk, dürüstlük, sevgi,saygı, söz,namus, adalet, erdem, vefa, dostluk, kardeşlik, cömertlik, mertlik gibi temel insanlık değerleri üzerinde ısrarla durur.
Ahde vefa, çok hayati bir Kur’an ilkesidir, sıradan bir etik söylem değildir. Mümini tanımlayan ayetlerde,” Onlar ahdlerine vefasızlık etmeyen ve ezeli misaka sadık kalan kişilerdir” deniyor. (Ra’d, 19-21)
Kur’an, Yaradan’dan insana bir mesajdır. O halde Kur’an anlaşılsın diye gönderilmiş bir kitaptır. Kur’an, hem’ insanı anlatan kitap; hem de ‘ insana anlatan kitap olarak dikkat çeker, işleyen aklı önemser.
Nisa, 82. “ Kur’an’ı tedebbür etmiyorlar mı?!” Muhammed,24. “ Kur’an’ı tedebbür etmiyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitleri mi var?” Sad, 29. Bir kitap ki bu, onu sana, ayetlerini tedebbür etsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsın diye indirdik.” Kur’an, tedebbürü teorik bir kavram olarak değil, bir eylem olarak talep etmektedir.
“ Kur’an’ı, iyice düşünerek okumuyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başka birinin katından gelseydi, elbette ki, onun içinde bir çok ihtilaf bulacaklardı.” (Nisa 82)
Çağımız agnostik, ateist, sciantist/ pozitivist, panteist, az anlayıp çok inanan dogmatik teolojik, post- modernist(nihilist) düşünme, inanma tarzlarının hegemonyasındadır. Zenginliğin artmasıyla “ küfreden düşünmenin” artacağı öndeyişi gerçekleşmiştir. Zulüm artmıştır.
Kur’an ne diyor? Günümüz insanının en muhtaç olduğu şeydir, Kur’an’ın ne dediğini anlamak.