Geçen iki yazıdaki çerçeveden baktığımızda “İliryalılar daha geniş bir anlamda aynı zamanda Pelasgialıdırlar.
Yunan yazarlarca “barbar” ve “Helen olmayan” olarak adlandırılan bu akraba ırklardan İliryalılar’ın, Gegler’in yani kuzeyli Arnavutların ataları, Epirotlar’ın ise Toskalar’ın yani güneyli Arnavutlar’ın ataları oldukları inanılmaktadır.
Bu genel kanı, Strabo’nun İliryalılar ve Epirotlar arasında sınır oluşturduğunu belirttiği Via Egnatia ya da Egitana’ya ilişkin ifadesinin pratikte bugün Gegler’i ve Tosklar’ı ayıran Shkumbini ımağının akışına karşılık gelmesinden doğmuştur.
Aynı coğrafyacı, Epirotlar’ın aynı zamanda Pelasgialı olarak adlandırıldıklarını ifade etmiştir.
Bugün bile anısı çağdaş Arnavutlarca Tanrı’ya verilen isim “Zot” olarak kalan Pelesgialı Zeus’a antik çağların en ünlü kâhininin olduğu yer Dodona’da tapılmıştır.
Herodot’a göre bu kutsal yerin civarına Pelasgia denilmekteydi.
M.Ö.13. yüzyılın ikinci yarısında, dünya tarihinin ilk Boğazlar Savaşı cereyan etmiştir. Bu savaş, Doğu ve Batı dünyalarını karşı karşıya getiren ilk büyük mücadeledir.
Hemen herkesin tahmin ettiği gibi, bu savaş, Homeros’un “İlyada” adlı destanının da konusunu teşkil eden Troya savaşlarıdır.
Arkeolojik bulgulara göre MÖ. 1240-1230 yılları arasında, Anadolu kökenli Troyalılar’la Yunanistan’dan gelen Akalar arasında cereyan eden bu savaşı Akalılar kazanmıştır.
Fakat ne var ki Akalar, Troyalılar’ı mağlup etmelerine rağmen, Troya bölgesine ve dolayısıyla Boğazlara egemen olamamışlardı.
Çünkü Troya savaşlarından hemen sonra Ön Asya dünyasını altüst eden büyük göç hareketi başlamıştı.
Ugarit ve Mısır vesikalarından öğrenildiğine göre, Ege göçleri denilen bu büyük hareket, iki aşamada cereyan etmişti.
Birinci aşama M.Ö.13. yüzyılın son çeyreğinde, ikinci aşaması M.Ö. 12. yüzyılın başlarındadır.
Tamamen ekonomik nedenlerle başlayan Ege Göçleri’nin birinci aşamasına katılan kavimlerin adlarını, Mısır firavunu Merneptah’ın yazdırmış olduğu Karnak kitabesinden öğreniyoruz.
Bu kavimler Ekwesler- Turşalar- Rukkular- Şerdanalar ve Şekeleşler idi. Firavun Merneptah, Mısır kapılarına dayanan bu kavimleri mağlup etmişti. İlginç olan o ki, Troya savaşlarında karşı karşıya gelen iki kavmi birden bire Ege Göçleri adı verilen muhacerat hareketinin içerisinde görüyoruz.
Ege Göçleri’nin ikinci aşaması hakkında bilgi veren en önemli vesika, Firavun III. Ramses’in 8. İdare yılına M.Ö. 1190 tarihlenen Medinet- Habu Zafer Kitabesi’dir. Kitabede adı geçen Firavun, Egeli kavimler üzerinde mutlak bir galibiyet elde ettiğini belirtmekte, ardından da mağlup ettiği kavimlerin adlarını sıralamaktadır. Bu kavimler şunlardır. Pelestler, Turşalar, Şerdanalar, Sekelesler, Zakkariler, Danunalar ve Vavaşlar.
Görüldüğü üzere, Troyalılar’la idantifiye edilen Turşalar, göçlerin, bu ikinci aşamasında da katılmışlardir. Fakat hemen belirtelim ki, III. Ramses tarafından mağlup edilen bu kavimlerin bir kısmı Mısır kapılarına yakın yerlere, Firavuna tabi olmak ve vergi ödemek şartıyla yerleştirilirken, bir kısmı da yurtlarına geri dönmüşlerdir.
Yurtların dönmek zorunda kalan kavimlerden biri de Troyalılar, yani Turşalardır. Troyalılar bir müddet Batı Anadolu’da oturduktan sonra, deniz yoluyla İtalya’ya göç etmişlerdir.
Troyalılar’ın İtalya kıyılarına ayak bastıkları bu ikinci göç hareketinin cereyan ettiği sıralarda Avrasya steplerinden gelerek Kafkaslar üzerinden Doğu Anadolu’ya giren iki Türk kavmi ile karşılaşıyoruz.
Bunlar Kimmer ve İskit kavimleridir.
Devam edecek…