Nurettin Topçu, toplum tarafından hak ettiği ölçüde bilinen bir fikir adamı değildir. Oysa hayatı, okumakla, yazmakla, düşünmekle, konuşmakla geçmiştir. İnsan eğitimini hep ön planda tutmuş, bir toplumun geleceğini eğitimde görmüştür.
Muallim, fikir adamı, ahlak filozofu, Hareket derisinin kurucusu, yazar Nurettin Topçu( İstanbul 1909- 1975) Fransa’da felsefe tahsil eder. Paris( Sorbon) Üniversitesi’nden 1934 yılında doktora diploması alır. Topçu bu üniversitede felsefe doktorası veren ilk Türk öğrencidir. Türkiye’ye döndükten sonra lise öğretmenliği yapar. O kırk yıl okumuş, kırk yıl yazmış, kırk yıl konuşmuştur.
Topçunun temel meselesi insan eğitimidir. Muallimliği döneminde sınıflara “mabede girer gibi” girmiş, diğer taraftan genç bir öğretmen olarak hareket dergisini çıkarmış (1939) fikir ve düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmıştır. (Mustafa Kara) Yirmiye yakın eseri bulunan Topçu’nun Türkiye’nin Maarif Davası isimli eserinden birkaç paragraf aktarıyorum:
1-Hakikat şu ki, millet bünyesinde inkılaplar mekteple başlar. Her milletin kendine özel olan mektebi vardır. Milli mektep zihniyet ve örfleriyle, metotları ve müfredatıyla, terbiye prensipleri ve psikolojik temelleriyle hatta binasının yapı tarzıyla kendini başka milletlerden ayırır.
2- Milletimizin üç asırdan beri geçirmekte olduğu buhranların sebebi ve kaynağı, kültür ve maarif sahasında aranmalıdır. Âlimin atının ayağından sıçrayan çamurdan bile şeref payı çıkaran hükümdarın mesut asrı nihayet bulduktan sonra devletimizin yapısında sarsıntılar başladı.
3- Mektepler açıldı, bunlarda yeni ilimler okutuldu. Lakin ilim sevgisi aşılamadı. Âlimin üstünlüğü ve cemaat içindeki önderliği telkin edilmedi. Çünkü ilme gerçekten inanılmadı.
4- Yabancı dilde öğretim yapan mektepler Türk çocuğu için ideal mektepler oluyor. Bu hal yakın bir gelecekte milliyet ve kültür davasının mezarı başında ağlayacağımızı haber vermektedir.
5- Felsefi kültür mektebin temel taşıdır. Eflatun akademisinin kapısında” geometri bilmeyen buradan giremez” levhası vardır. Yirminci asrın mektebinin kapısına “ felsefi olmayan milletin mektebi olmaz” cümlesini yazmak gerekir.
6- Anadilini bilmeyen, bu dilin inceliklerine ve kaidelerine tam manasıyla sahip olmayan gençler, ne kendi ruhlarına çevrilmek ne de ruhlarını kâinatın sırlarına çevirmek yani ruhbilim ve felsefeyi anlamak yolunda başarı gösteremezler. Zira düşünmek bir nevi içinden konuşmak demektir. Konuşmasını iyi bilmeyen bu (edebiyat okumuş!) gençler maalesef düşünemeyeceklerdir.
Bunun tamamı 42 paragraftır. Merak edenler için Yıldırım Belediyesi Kültür Müdürlüğü tarafından basılan, Mustafa Kara Hoca’nın editörlüğünde hazırlanan” Yıldırım’ın Huzurunda Nurettin Topçu” kitabına bakabilirler.
Yıldırım Belediyesi’ni bu hizmetinden dolayı kutluyor, yeni çalışmalarını bekliyoruz.