Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin uzlaşmasıyla TBMM’de kabul edilen Anayasa değişikliği 16 Nisan’da halk tarafından oylanacak. “Evet” bloku AK Parti ve MHP’den oluşuyor. “Hayır” blokunu önde CHP, çok ortalıkta görünmese de HDP, sol gruplar, kimi Avrupa ülkeleri, şahsi ikbal peşinde olan muhalif gruplar ve tabela partileri oluşturuyor.
Propaganda süreci renkli geçecek gibi görünüyor. Tabii muhalefetin işi kolay, çünkü muhalefet değişikliğin öngörmediği bir şeyi varmış gibi ortaya atıyor ve köşesine çekiliyor. Muhalefetin ortaya attığı yalanı düzeltmek “Evet”i savunanlara düşüyor.
Halkoylamasına sunulan Anayasa değişikliği ile yapılmak istenen hükümet etme biçimidir. Bu ne bir rejim değişikliği ne de tek adamlık yönetimi. Ana muhalefet sık sık rejim değişikliğine ve tek adamlığa vurgu yapıyor. Bunların gerçekle bir alakası yok ve ana muhalefet bu söylemi kasıtlı yapıyor. Ana muhalefet konumunda olan bir parti bunca hata yapar mı demeyin, zira yapıyor ve elli yılı aşkındır bu hatalar tekrarlanıyor. Her şeye hayır diyen, her yeniliğe karşı çıkan bir partidir CHP.
Türkiye’nin sistemini değiştirmesi lazım, bu mevcut sistemle yol alınamaz. Bürokratik siyasi yapının değişmesi lazım. Neden? Kısaca Türkiye’deki parlamenter sistem Batı’da rastladığımız sistemle alakası olmayan bir sistemdir. Cumhurbaşkanının yetkileri var, sorumluluğu yok, Parlamento’nun sorumluluğu var yetkileri yok. Halkın bürokratik idareye iradesi yansımıyor, yargıya yansımıyor. Demokrasi nerede?
Başkanlık sistemi, bir devlette yasama ve yürütme organlarının halk tarafından ayrı ayrı seçilerek göreve getirildiği ve dolayısıyla birbirlerine karşı değil, halka karşı sorumlu olduğu, organların görev sürelerinin sabit olduğu, yasama ve yürütme organları arasında yetki ve görev ayrımının net bir şekilde yapıldığı hükümet sistemidir.
Başkanlık sistemi demek federalizm demek midir? Hiç değildir. Çünkü başkanlık bir hükümet modelidir. Federalizm ise bir devlet modelidir. Dolayısıyla bunlar birbirinden farklı şeylerdir. Eğer başkanlık sistemi mutlaka federalizm olsa buna başta Kandil ve kimi Avrupa devletleri karşı çıkmazdı.
Bu değişime niçin ihtiyaç var sorusuna kısa bir cevap vermemiz gerekiyor. Birincisi, mevcut sistem şimdiye kadar ülkemizin ihtiyacı olan demokrasinin güçlenmesine katkıda bulunmadı, aksine, bir yönetim tekniği olan demokrasiyi bağlamından koparıp, bir değerler manzumesi haline getirdi. Bu durum doğal olarak demokratik bir kültürün oluşmasını engelledi. Nitekim ülkede demokrasiye darbe yapanların en sık başvurdukları argümanlardan birisi de halkın henüz demokrasiye hazır olmadığı ve bu konuda gerekli olgunluğa erişemediğidir. Bu gerekçe ile 1950 yılından bu yana iki fiili darbe, üç muhtıra ve sekiz darbe girişimi yaşandı.
İkincisi, bu sistem güçlü hükümetlerin kurulmasına izin vermiyor. Bu da ülkenin büyümesini bloke ediyor. Her ne kadar şu an AK Parti iktidarda ve böyle bir sorun yaşanmadıysa da ileride istikrarsız bir durumun olmayacağı söylenemez. Şöyle 2002’den geriye doğru bir gidin, mevcut sistemin ne olduğunu görürsünüz. Türkiye 16 Nisan’da prangalarından kurtulmalıdır, onun için evet.