Yetiştirdiğim ve siyasete, iş dünyasına, güzel mesleklere sunduğum başarılı gençlere hep söylediğim bir tek özel mesajım vardı: Sarılın, Allah’ın yarattığı her şey güzeldir. Sarılın tabiata. Evinizden çıkınca yollardaki ağaçlara, yapraklara sarılın. “Sizi seviyorum” deyin.
Mutlu olmak onların da hakkıdır diye düşünebiliriz. Tabiat canlıdır. Toprağından taşına, ağacından yaprağına. Sarılın onlara, onları da mutlu edin. Enerji alın, kafanızın ve kalbinizin iyi niyetler üzerine dürüstçe, kardeşçe, dostça, insanca çalışması için gayret edin.
Allah’ın yarattığı ve hareket eden tüm varlıkları, her türlü hayvanı kedisinden köpeğine, sincabından kuşuna sevin. İyi davranın onlara. Dünya kurulduğundan, insanlık doğduğundan bu yana yaşamak için Rab onlara bazı hayvanları avlayıp beslenmeleri fırsatını ve yaşamaları imkânını veriyor.
Avcılık dediğimiz, benim tasvip etmediğim spor dalı bugünkü çağdaş dünyada gaddarlıktan başka bir şey değil. Hiçbir zaman uçan veya koşan hayvana ateş etmedim. Aileden kalma hatıra bir sürü tüfeğim olmasına rağmen. Onları da darbe döneminde devlet topladı ve geri vermedi. Yıllardır balığa olta atamıyorum, içim el vermiyor. Hele yunuslara, deniz kaplumbağalarına özel bir sevgim ve saygım var.
*
Sevdiğinize sarılın. Teninin kokusunu içinize çekin, hayvancıklarınıza sarılın. Kokularını içinize çekin. Güzel çiçeklere sarılın, ağaçların gövdesine sarılın. Bir süre bırakmayın. Bakın nasıl mutluluk hissedeceksiniz. Sizin çocuğunuz olmasa da bebeklere sarılın. Onların cennet kokularını hissedin. Gerçek insan olabilmek, gerçek insanlığı hissedebilmek, iyilik yapabilmek, dolandırıcı, hırsız gibi pis seviyelere inmemek, Allah’ın nimetlerine sarılarak bunları hissetmenizle mümkündür kanaatindeyim. Açın elinizi dua edin. Eğer hakkınızsa Rab isteklerinizi size verecektir, yerine getirecektir.
*
İsteklerinizi yerine getirmek için ağaçlara bağlanan bezler gibi batıl inançlara inanmayın. Dua edin ve tabiata sığının. Hiç denediniz mi sabahleyin kalktığınız zaman pencerenizi açıp tabiata günaydın demeyi? Hiç denediniz mi pencerenizi açıp tabiata çiçeklere, böceklere “Sizi seviyorum, Allah size uzun ömürler nasip eylesin” dediniz mi? Hiç denediniz mi, hayvanlarınızla yiyeceklerinizi paylaşmayı? Hiç denediniz mi dünyanın sapık nimetlerinden size bir yarar gelmeyeceğine inanmayı? Hiç denediniz mi yalana dolana girmeden pırıl pırıl bir hayat yaşamayı?
*
Güneşi batmayan imparatorluğun baş şehrine Müslüman bir zatın Belediye Başkanı seçildiğini biliyor musunuz? Muhteşem kitabımızda İslam’ın tek din olarak dünyaya hakim olacağını okudunuz mu?
Gerçek bir Müslüman olabilmek için yapmanız gerekenleri ve bunun içinde en önemlisinin kainatı ve insanlığı sevmek olduğunu biliyor musunuz?
Ve bu dünyadan gideceğiniz gün gelip çattığında, beyaz kefeninizi de geride bırakıp “Haydi allahaısmarladık” diyeceğinizi biliyor musunuz?