Olay Gazetesi Bursa

Yıldırım’la dobra dobra

Milletvekilliği döneminde paralel yapıya karşı en etkin mücadeleyi veren AK Parti 24’üncü Dönem Bursa Milletvekili Bedrettin Yıldırım, önemli açıklamalar yaptı. Yıldırım, “Devlet kurumlarında bizim ricalarımız yerine getirilmezken, Cemaat imamlarının istekleri anında yerine getiriliyordu. Bazı alanlarda, Cemaat bizden daha etkiliydi” dedi. Yıldırım, kumpas davalarında mağdur olan insanlara da özür borçlarının olduğunu belirtti. Yıldırım, çok sarsıcı bir […]

Milletvekilliği döneminde paralel yapıya karşı en etkin mücadeleyi veren AK Parti 24’üncü Dönem Bursa Milletvekili Bedrettin Yıldırım, önemli açıklamalar yaptı.

Yıldırım,Devlet kurumlarında bizim ricalarımız yerine getirilmezken, Cemaat imamlarının istekleri anında yerine getiriliyordu. Bazı alanlarda, Cemaat bizden daha etkiliydi” dedi. Yıldırım, kumpas davalarında mağdur olan insanlara da özür borçlarının olduğunu belirtti. Yıldırım, çok sarsıcı bir iddia da ortaya atarak, “Bursa’da bazı kurumlar, FETÖ militanlarının kontrolünde” dedi.

 

Yıldırım, milletvekilliği döneminde tanık olduklarını da anlattı:

Hiç kimsenin haberi olmadı ama Şahabettin Harput, İspanya’da olduğu için Yavuzselim olaylarında kenti, Bursa’ya gelen Sakarya Valisi idare etti.

11 milletvekilin sözcüsü olarak, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a gidip, Şahabettin Harput’un Cemaat’e çalıştığını söyledim. Bu olaydan sonra Arınç’la karşı karşıya geldim.

Cemaat, vergi kurumunun yöneticisinden 500 işadamının listesini istedi.

Cemaat’in elemanları, bazı il müdürlerine talimat verdi, o il müdürlerini azarladım.

Aday gösterilmeyişimde, FETÖ’nün rolü var.

 

Bu hafta, çok konuşulacak bir söyleşiye imza atıyoruz.

Geçen yasama döneminin paralel yapıya karşı en cesur çıkışlarını yapan Bedrettin Yıldırım’ın açıklamaları, bir dönemin aydınlanması için anahtar niteliği taşıyor.

Yıldırım, geçmişte olduğu gibi bugün de tüm sorularımızı içtenlikle yanıtladı, lafı eğip, bükmedi ve deyim yerindeyse kitabın ortasından konuştu.

Yıldırım, Cemaat’i eleştirirken, öz eleştiri de yaptı ve bugünkü durumdan kendilerinin de sorumlu olduğunu itiraf etti.

 

AK Parti’nin 24’üncü Dönem milletvekilliğini yaptınız. Ancak, son seçimde listeye giremediniz. Şimdi ne yapıyorsunuz?

Bürokraside çok önemli dönemlerim oldum. Kütahya’da Milli Eğitim Müdürlüğü yaptım, o ilin eğitimini yeniden inşa ettik. Sakarya Üniversitesi’ni kurduk, bugün orası çok güzel bir eğitim yuvası oldu. 8 yıl Tarım Kredi Kooperatifi Genel Müdürlüğü yaptım. 300 milyon dolarlık bir bütçeyi 5 milyara çıkardım ve 650 milyon dolarlık büyük bir tesisi kazandırdık kuruma. Maalesef şimdi orası dikiş tutmuyor. Benden sonra 5 genel müdür görev yaptı. Şimdi Ankara’da bir arkadaşımın işlerine yardımcı oluyorum, zirai ilaç alanında büyük bir yatırım yapıyoruz.

 

Milletvekilliğini özlüyor musunuz?

41 yıllık kamu hizmetimi dolu dolu yaşadım. Milletvekili olamadım, dünyanın sonu geldi noktasında değilim. Çünkü hizmet etmek milletvekilliğine endeksli değil. Toplumda iz bırakmışsanız size her zaman iş düşüyor.

 

15 Temmuz’da neredeydiniz ve o gece ne yaptınız?

15 Temmuz gecesi, darbe girişimiyle tam olarak karşı karşıya kaldım. Ankara’da yaşadığım ev, darbecilerin karargâhı olan Jandarma Genel Komutanlığı ve Beştepe’nin arasında kalıyor. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin ve meydanların bombalanmasına tanık oldum. Biz 60 ihtilalini, 12 Eylül’ü ve 28 Şubat’ı gördük ama böyle bir şey hiç yaşamadık. Gece saat 10’da, F 16’lar alçak uçarken, ardı ardına tweet attım ve Ankara’da garip şeyler yaşandığını bildirdim. Ardından televizyonda Boğaziçi Köprüsü’nün kapatıldığını öğrenince, bunun bir darbe girişimi olduğunu anladım ve 3 tweet daha atarak, “Demokratik düzene karşı olan hiçbir kalkışmayı onaylamıyoruz. Bu girişime karşı milletimiz ayaklanır” diye yazdım. 2 oğlum meydanlara koştu, biz de evde torunlarımızı koruduk.

 

CEMAAT BİZİM DÖNEMİMİZDE SEMİRDİ”

 

Fethullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişiminde bulunacak kadar TSK’ya sızması sizi de şaşırttı mı?

 

FETÖ’nün kamudaki yapılanmasını bilen biriyim. Kütahya Milli Eğitim Müdürü’yken peşime düşüp, 2 oğlumu ücretsiz okutabileceklerini teklif ettiler. Elimin tersiyle ittim bu teklifi. Devletin Milli Eğitim Müdürü, devletin okullarına güvenmeyecekse, vay halimize. Ama ne yazık ki, kendim de dahil, bu örgütün güçlenmesine katkıda bulunduk. AK Parti iktidarında bu örgüt iyice semirdi. Örgüte büyük destekler verildi, bunu kimse inkâr etmesin. Bu örgüte büyük araziler tahsis edildi bizim dönemimizde.

 

Darbe girişiminde ABD’nin parmağı olduğunu düşünüyor musunuz?

Obama’nın haberi yoktur, zaten gidiyor. Ama ABD derin devletinin bu darbeden haberi kesinlikle vardır. İncirlik Üssü’nden darbeci uçaklara yakıt ikmali yapılması tesadüf değil. Ayrıca, TSK içinde Tayyip Erdoğan düşmanı olan darbeci askerler de FETÖ’cü askerlere destek verdi.

 

BİZİ DEĞİL CEMAAT’İN İMAMLARINI DİNLİYORLARDI”

 

Az önce değindiniz ama Cemaat’in güçlenmesi AK Parti iktidarı döneminde olduğu için partiniz eleştiriliyor. Bu konuda bir özeleştiri mekanizmasını işletiyor musunuz?

Adalet Bakanımız bir özeleştiri yaptı, Cumhurbaşkanımız zaman zaman dile getiriyor özeleştirisini. 15 yıldır devleti yönetiyoruz ve çok güzel işler yaptık, çok büyük yatırımlara imza attık. Ama Cemaat’in bu kadar güçlenmesinde çok ciddi katkılarımız oldu. Kamuda, bizim ricalarımız çoğu kez geri çevrilirken, Cemaat imamlarının istekleri anında yerine getiriliyordu.

 

Yani devleti siz değil Cemaat mi yönetiyordu?

Belli alanlarda Cemaat bizden daha etkindi. Bu konuda bir özeleştiri yapmamız gerekiyor. Ülkenin birliği ve beraberliği esastır. Hangi isim altında olursa olsun, devlet içinde farklı bir organizasyona kim gitmeye çalışıyorsa, karşsında durmamız gerekir. Bu devletin sahibi, ne AK Parti, ne başka parti ne de Cemaat olmalı. Devletin sahibi millettir.

 

KUMPAS MAĞDURLARINA ÖZÜR BORCUMUZ VAR”

 

​Kumpas davaları, çok sayıda mağdur yarattı. Bu davalar AK Parti iktidarı döneminde gerçekleşti. Kumpas davalarının mağdurlarına bir özür borcunuzun olduğunu düşünüyor musunuz?

 

Ergenekon, Sarıkız, Ay Işığı gibi oluşumlarla ilgili belgeleri, dönemin Başbakanı Abdullah Gül’e bizzat ben verdim. Bu yapılanmaların varlığı inkâr edilemez. Ama bu yapılanmalar dar bir grubun işiydi. Ben o davalarda yargılanan insanların büyük bölümünün haksız yere, hapislerde çürüdüğünü düşünüyor, zulme uğradıklarına inanıyorum. Bu davalar, Cemaat’in organizasyonuydu ve dün o insanlara zulmedenlerin ayaklarının dolandığını görüyoruz. Laik olsun, Kemalist olsun fark etmez, bu ülkenin Genelkurmay Başkanı, bizim iktidarımız döneminde derdest edildi ve 30 aydan fazla cezaevinde kaldı. Bu hiç doğru değildi. Elbette mağdur olan bu insanlara özür borcumuz var.

 

İL MÜDÜRLERİNE BASKI YAPTILAR

 

İl Özel İdaresi kullanımındaki 50 dönümlük arazinin Cemaatçi Uludağ Eğitim Vakfı’na tahsisi İl Genel Meclisi’nden geçmişti. Ancak sizin de çabalarınızla tahsis kararı kaldırıldı. Bu gelişmenin perde arkasını anlatır mısınız?

Sözünü ettiğiniz 50 dönümlük arazi, Orhangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi yapılması için Uludağ Eğitim Vakfı’na tahsis edilmişti. Tahsisin iptali için bazı il müdürlerine (Tarım, Milli Eğitim, İl Sağlık) “Bu arazi bize lazım” diye Defterdarlığa yazı göndermelerini istedim. Yazıyı gönderdiler ancak Cemaat’in elemanları, il müdürlerine baskı yaparak, yazılarını çektirmiş. O il müdürlerini arayıp azarladım ve “Sizi Uludağ Eğitim Vakfı mı atadı, siz nasıl yazıyı geri çekersiniz? Derhal yeni bir yazı yazın”dedim. Yazılar gitti ve bizzat ben Milli Emlak’a giderek, tahsis kararını iptal ettirdim. Bakın büyük illerin tamamının adliye binaları varken, yer bulanamadığı için Bursa’nın hâlâ adliye binası yok. Bursa Teknik Üniversitesi’ne yıllarca kampüs yeri bulamadık, şehir hastanesi için yer sıkıntısı yaşadık. Kamu binalarımız yer sıkıntısı yaşarken, özel bir üniversiteye koca arazi tahsis edildi.

 

BURSA’YI SAKARYA VALİSİ YÖNETTİ”

 

Orhangazi Üniversitesi’ne yer tahsisi eski Vali Şahabettin Harput döneminde gerçekleşti.

Harput, gözaltında olduğu için hakkında çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Ancak Harput döneminde 3-4 önemli olay oldu. Bunlardan biri, bir gencimizin hayatını kaybettiği Yavuzselim olaylarıdır. O gece, dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’le tartışmıştık telefonda. Şahin’e, “Bursa’da olaylar var ancak Vali de, Emniyet Müdürü de yoklar” demiştim. Çünkü Şahabettin Harput, İspanya’daydı. Bunu ilk kez söylüyorum, o gece kenti, Bursa’ya gelen Sakarya Valisi idare etti biliyor musunuz? Bu olayların ardından 11 milletvekili olarak, dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a gittik. Arkadaşların sözcüsü olarak Arınç’a, “Bursa’da, Cemaat’in değil, devletin valisine ihtiyaç var. Devlet olmazsa biz ne yaparız. Harput devlete değil, Cemaat’e çalışıyor, devletin kaynaklarını Cemaat’e aktarıyor. Lütfen müdahil olun bu olaya” dedik.

 

HARPUT’LA ARINÇ AĞABEY KARDEŞTİ”

 

Bu diyalogdan sonra Arınç’la karşı karşıya geldiniz mi?

Elbette karşı karşıya geldik ve rahatsız oldu bu sözlerimden. Özel hukukları vardı Harput’la, beraber okumuşlardı, ağabey-kardeş ilişkileri vardı.

 

VERGİ KURUMU YÖNETİCİLERİ TEHDİT EDİLDİ”

 

O dönem tanık olduğunuz başka hadiseler var mı?

Bir gün vergi kurumunu ziyaret ettim. Kurumun yöneticisinin elinde 7-8 adet senet var ve tarihi 2016. Ancak 17 Aralık patlak verdiği için Cemaat, bunların tahsilini gününden önce yapmak istiyor. Ayrıca kurumun yöneticisinden, Bursa’daki 500 iş adamının iletişim bilgilerini istemişler. Vermeyince de tehdit etmişler. Sakın verme, yarın onlar gider ama sen kalırsın dedim. Bir eli Emniyet’te, diğer eli yargıda, haraç istiyorlar, vermeyince de tepenize binmeye çalışıyorlar.

Aday yapılmayışınızda, paralel yapıyla olan mücadelenizin etkisi var mı?

Aday yapılmayışımda, paralel yapıyla olan mücadelemin kesinlikle bir etkisinin olduğunu düşünüyorum. Bu yapı o kadar güçlüydü ki, listelerin oluşumunu da etkilediler.

 

BURSA’DA İNLERİNE GİREMEDİK”

 

Başka kurumlara olan baskılarına tanık oldunuz mu?

Bunların, özellikle AK Partili siyasetçileri kullanarak, etkili olduklarını söyleyebilirim. Hâlâ bazı kurumlar onların kontrolünde. Hâlâ bazı kurumların yöneticileri FETÖ’nün elemanlarına kol kanat geriyorlar. Buradan hem Cumhuriyet savcılarına, hem de istihbarat birimlerinden, bazı kurumları özel olarak irdelemelerini rica ediyorum. Cumhurbaşkanımız ‘İnlerine gireceğiz’ dedi ama Bursa’da hâlâ inlerine giremedik. Bazı kurumlar o örgütün elemanları tarafından yönetiliyor.

 

FETÖ’nün en yaygın yönetimi telefonları dinlemek. Cemaat’le mücadele eden biri olarak, telefonda rahat konuşalabiliyor muydunuz?

Karanlık işleriniz yoksa, rahatlıkla konuşursunuz. 41 yıl kamuya hizmet ettim ve yaşım 64. Hep, devletime, milletime hizmet ettim ve hiçbir kirli işim olmadı. Tarım Kredi Kooperatifi Genel Müdürü’yken, Gübretaş’ı takibe almışlardı. Oranın da yönetim kurulu başkanı bendim. Elhamdülillah hiç pes emedim, mücadelemi sürdürdüm.

 

“EHLİYETSİZ VE LİYAKATSIZ ADAMLARI ATADIK”
 

Memur-Sen İl Temsilciliği, kamuda masum memurların da açığa alındığını iddia ederek hükümeti eleştirdi. Memur-Sen AK Parti ittifakı çatırdıyor mu?

Milletvekilli dönemimde, dönemin Valisi ve Milli Eğitim Müdürü’ne, ehliyet ve liyakat kriterine göre personel yerleştirelim tavsiyesinde bulunmuştum. Ancak AK Parti’nin özellikle 2009 sonrası döneminde çok hatalar yapıldı. Ehliyet ve liyakatı bir kenara bırakarak, çok deneyimsiz, slogancı insanları devlet kurumlarının başına koyduk. Bu hem AK Parti’ye hem de devlete zarar verdi. Bir okulun başına, ehliyetsiz ve liyakatsız birini koyarsanız, eğitimden verim alamazsınız? Ülkede olağanüstü hal var ve bazı anormallikler yaşıyoruz. Çok yakın bir arkadaşımın HSYK’daki damadı tutuklandı, bir milletvekilimizin kardeşi tutuklandı. Ancak Başbakan, kurunun yanında yaş da yanmaması için komisyonlarda, bilgi ve belgelerin didik didik edilmesi talimatını vermiş. Ama bazı kamu görevlileri de militanca hareket ediyor. Sayın Valimiz ve Cumhuriyet savcılarımızla görüşerek, Bursa’da bu militanların görevden el çektirilmelerini isteyeceğim.