15 yıl sürüyor Lübnan iç savaşı.
Çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek 150 bin kişi ölüyor, 1 milyon kişi yaralanıyor, bir o kadarı da ülkesinden kaçmak zorunda kalıyor.
Kadınlar tecavüze uğruyor, çocuklar annelerinin gözü önünde katlediliyor, insanların evleri yıkılıyor, şehirler harabeye dönüyor.
Bir zamanlar Ortadoğu’nun Paris’i olarak anılan Beyrut, Hristiyanlar, Sünni ve Şii Müslümanlar, Dürziler gibi çeşitli etnik ve dini grupların iç savaşına sahne olurken, İsrail ve Suriye‘nin de müdahaleleriyle tam bir kan gölünü andırıyor.
Dönemin Aydınlıkçılarından Faik Bulut bile Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Beyrut’taki kamplarına katılmış ve İsrail’in kampa yönelik kanlı operasyonundan sağ çıkabilmiş ancak 7 yıl 2 ay hapis cezası almaktan kurtulamamış.
Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu‘nda önceki akşam Lübnan iç savaşını konu eden Vajdi Mouawad‘ın ‘Yangınlar‘ isimli oyununun prömiyeri yapıldı.
Son yıllarda izlediğim en etkileyici oyunlardan biriydi.
Bir kere çok güçlü ve sarsıcı bir metni vardı.
Savaşın dehşetini anlatmak, savaş alanlarındaki katliamları canlandırmak, evlerin üzerlerine düşen bombaların yarattığı yıkımı ortaya koymak için illa çatışma görüntüleri vermek zorunda değilsiniz.
Defalarca tecavüze uğrayan kadın tutsağın, bebeğini soğuk bir hücrede yapayalnız doğurup bir kovanın içine atması veya tecavüz edilen kadınların bebeklerini nehre atmak zorunda bırakılan gardiyanın yaşadığı vicdan azabı savaşın insanlığı yok eden yüzünü göstermesi bakımından yeterli değil midir?
Bu oyunda da çatışma sahneleri verilmeksizin, savaşların insanların iç dünyalarında yarattığı korkunç tahribatlar müthiş bir duygu yoğunluğuyla izleyicisine aktarılıyor, öfkenin öfkeyi doğurduğu, acının kedere, cinayetlerin yeni cinayetlere dönüştüğü iç savaşların, nasıl bir toplumsal cinnet haliyle Ortadoğu coğrafyasını kanla suladığı, sarsıcı bir hikayeyle gözler önüne seriliyor.
Metin çok güçlü, hikaye sarsıcıydı ama bu zengin malzemeden de çok iyi bir yemek yapmıştı Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu.
Dekorlar, müzikler, kostümler ve ışık kusursuz, prömiyer olmasına rağmen oyuncuların performansı da alkışlanacak kadar iyiydi.
Zaten izleyenler de dakikalarca oyuncuları ve oyun ekibini elleri kızarıncaya kadar ayakta alkışladılar.
Oyunu izlemenizi ‘şiddetle’ öneririm.
Özellikle sosyal medyadaki klavye kahramanları içindir çağrım.
Ben masa başında bu satırları yazarken, sizler sıcacık kahvenizi yudumlayıp keyifle gazetenizi okurken, Ortadoğu’da bombaların altında 10 binlerce insan savaşın dehşetini yaşıyor çünkü!
Alkışı hak edenler
Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu’nun Nazım Hikmet Kültür Evi’nde sahnelediği Yangınlar‘ın oyuncuları için ayrı bir parantez açıp, isimlerini tek tek yazalım.
Pınar Hande Ağaoğlu, Ayşe Gülerman, Oğulcan Arman Uslu, Oğuzhan Ayaz, Batuhan Pamukçu, Melisa İclal Yamanarda, Adem Mülazim, Zeynep Çelik Küreş, Mesut Özsoy, Barış Ayas, Gökhan Kum.
Ve elbette yönetmen Murat Daltaban.
Tiyatronun hakkını vermek
Başkan Erdem, oyunu başından sonuna kadar izledi.
Yani bir protokol üyesi olarak değil, iyi bir tiyatro izleyicisi olarak salondaydı.
Dostlar alışverişte görsün misali bazı belediye başkanları, kendi kurumlarının organizasyonlarında şöyle bir görünüp giderler.
Erdem’in davranışı ise sanatçıları motive ediyor.
Taraftar, takımı sırtlıyor
Öyle ya İstanbul takımlarının taraftarları bile tribünlerini dolduramazken, takımlarını hiç yalnız bırakmamıştı Bursalılar.
Pazartesi izlediğim Bursaspor-Balıkesirspor maçından şu izlenimlerle evime döndüm.
Taraftar, futbolculardan daha istekli, daha heyecanlı.
Taraftar, geçen sezondan daha coşkulu, daha diri.
Taraftar, iyi günde de kötü günde de takımının yanında.
Ve Bursaspor üst lige çıkacaksa, taraftarının coşkusu ve arzusuyla çıkacak sanki.