Albayrak, Bursa ulaşmıyla ilgili de çözüm önerilerini açıkladı. Yeni yol yapmanın, obez bir insanın kemerinde yeni delikler açmakla eşdeğer olduğunu söyleyen Albayrak, “Hong Kong’da 10 şeritli yollar inşa edilmesine rağmen trafik sorunu devam ediyor. Tek çözüm toplu ulaşımı yaygınlaştırmaktır” dedi.
———————-
Pazartesi Söyleşileri’ne konuk olan İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak, ulaşımdan, depreme, yanlış imar uygulamalarından, bazı akademik odalarla yaşanılan sorunlara varıncaya kadar önemli açıklamalar yaptı.
“ÇÖZÜM TOPLU ULAŞIMDADIR”
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi olarak önümüzdeki günlerde ulaşım konulu bir çalıştay yapacaksınız. Öncelikle bu çalıştayı sorarak başlamak isterim. Çalıştayın içeriği nasıl?
İçeriği tam netleşmedi ama tabii konu ulaşım. Komisyonumuz çalışıyor, davet edeceğimiz hocaları netleştireceğiz. Genel itibariyle Bursa’nın ulaşım sorunları ve kenti geleceğe nasıl taşıyacağımızı, hedeflerimizi konuşacağız.
Çalıştayın da konusu olan Bursa ulaşımıyla ilgili çözüm önerileriniz nelerdir? Özellikle trafik sıkışıklığını gidermek için Mudanya Yolu’ndan gelen araçların Acemler’e sokulmadan Yakın Çevre Yolu’na bağlanmasını öneriyorsunuz. Bu önerinizi de biraz açar mısınız?
Ben Bursa trafiğini 1980’li yılların İstanbul’una benzetiyorum. O yıllarda İstanbul’da Taksim-Şişhane hattı Osmanbey’e kadar tıkanıyordu. Diğer arterler tıkanmıyordu. Bursa da aynı özellikleri gösteriyor. Bursa’da Ankara- İzmir istikameti tıkanıyor. Tıkanıklık yavaş yavaş artacak. Bunu gidermenin bir takım yolları var. Kısa, orta ve uzun vadede bilimsel çalışmalar gerektiriyor. Kısa vadede yapılması gerekenleri Bursa Büyükşehir Belediyesi, akıllı kavşaklara ufak dokunuşlar yaparak halletti. Bunlar gerçekten önemli dokunuşlardı. İlk zamanlarda karmaşa olur dediler ama Bursalılar alıştı. Kavşaklarda bunun ötesinde bir çözüm yoktu zaten. Orta vadeli çalışmalar da yeni kavşaklar, köprülü kavşaklar, alt ve üst geçitler yapılmasını gerektiriyor. Uzun vadeli çalışmalar ise Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşım master planıdır. Bu planı doğru yapıp, kenti 2050’li yıllara taşımak lazım. İşte biz çalıştayımızda bunları konuşacağız. Var olan durumu görüyor, siz de biz de yaşıyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi iyi niyetli bir şekilde elinden geleni yapıyor. Ama tabii yetersiz. Herkes, Bursa’da yolların artık yetersiz kaldığını söylüyor. Ancak yol genişletmek, obez bir insanın kemerinde delik açmaya benzer. Ne kadar delik açarsanız açın sorunu çözemezsiniz. Çünkü obeziyeti çözmeniz gerekir. Yollar da aynı. Hong Kong’da 10 şeritli yollar var ama trafik sıkışıklığı devam ediyor. Farklı yöntemler bulmak lazım. Çözüm toplu ulaşımdır. Başka da çözüm şansımız yoktur. Toplu ulaşımı yaygınlaştırmamız lazım.
“BİNALARIMIZIN YÜZDE 50’Sİ KAÇAK”
17 Ağustos’u geride bıraktık. Maalesef 1999’daki büyük depreminin ardından 22 yıl geçmesine rağmen, hala yeni bir depreme hazırlıklı olduğumuzu söyleyemeyiz. Bursa depreme ne kadar hazır?
Bursa depreme hazır değil. Keşke hazır diyebilseydik ama diyemiyoruz Artık mevcut yapı stoğumuzun yüzde 50’sinin kaçak olduğu, dilimize pelesenk oldu. Bu yapıların hiçbiri mühendislik hizmeti almamış. Yönetmelikler revize edilmeden inşa edilen yapılar var. Bu yapı stoğu olduğu gibi duruyor. Biz daha bu yapıları henüz elden geçirip, riskin boyutlarını bile ortaya koyamadık. Ben 2000’den sonra hep bu işe kafa yordum. Her zaman yapı stoğunun elden geçirilmesi gerektiğini söyledim. Deprem olduğunda yüzde 5 ila 10 arasında bina yıkılacak. Bunu geçmiş depremlerden biliyoruz. Bu yüzde 5 ile 10 arasındaki binaları depremden önce inceleyebilirsek can kayıplarını azaltabiliriz. Ama bunu yapamadık. Bir mahallenin hepsini yıkalım deniliyor. İyi de hiç kimse bize çuvalla para vermiyor. İşin ekonomik tarafını da düşünmemiz lazım. Şu an sadece depremden sonra oluşan riskleri konuşuyoruz. Nereye nasıl müdahale edelim diye kafa yoruluyor. Deprem testlerine 2000’li yıllarda Yıldırım’da başladık ama devam ettirilemedi. Edilseydi bugün çok büyük mesafe kaydetmiş olurduk.
Deprem riski taşıyan yapılarla ilgili bir sayı vermeniz mümkün mü?
Bu soru çok soruluyor ama sayıdan ziyade binaların yüzde 50’sinin kaçak olduğunu söylemek çok doğru olur.
“OKULLAR HASTANELER VE KAMU BİNALARI BÜYÜK ÖLÇÜDE SAĞLAM”
Vatandaşın konutları dışında, okullar, kamu kurumları ve eski hastanelerdeki depremsellik durumu nasıl? Bu yapılarla ilgili bir çalışma var mı elinizde?
Var elbette. Eski okullarda çok iyi durumdayız. Deprem riski taşıyan okullar hızla yenileniyor. Okullardaki sorun büyük ölçüde giderildi. Hastanelerimizin büyük bölümü yenilenmişti. Kamu binaları da öyle. En azından kamu kendisini iyi noktalara taşıdı.
Elinizde yetki olsa, yarın sabah ilk olarak ne yapardınız?
Hocaları ve bu işin duayeni meslektaşlarımı toplayıp, hızla kaçak binaların incelenmesini sağlardım. İnşaat sektöründeki ekonomik sıkıntıdan dolayı zaten birçok meslektaşımız işsiz olduğu için inceleme işlemi daha hızlı yürürdü. Bunu yapmadığınız sürece depreme hazırlıklı olamayız. Önce tespit yapıp, sağlam olmayan binalardan vatandaşımızı tahliye edelim, sonrasını düşünürüz. Elimde yetki olsa ilk olarak envanter çalışması yapardım.
“BURSA’DA KAÇ BİNA OLDUĞU BİLİNMİYOR”
Bursa’da kaç yapı var?
300 bin yapı olduğu söyleniyor ama net değil. Ben Bursa Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin de bu soruya net yanıt vereceğini sanmıyorum. Çünkü hala kaçak yapı devam ediyor.
“HORMONLU RUHSATLARA İBRETLİK CEZALAR VERİLMELİ”
Kentimizde farklı imar uygulamalarına tanık oluyoruz. Mesela 5 katlı bir apartmanın yanında 9 katlı apartmanların olduğunu görüyoruz. Bir uzman perspektifiyle bu uygulamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz onlara hormonlu ruhsatlar diyoruz. Hormonlu ruhsatların masaya yatırılması lazım. Bu yapılar, hem haksızlık, hem hukuksuzluk hem de haksız rekabet içeriyor. Dürüst vatandaşa da çok kötü örnek oluyor. Dürüst mühendisin, dürüst vatandaşın lokmasından çalmak demektir. İbretlik cezaların verilmesi gerekir. Ben yapıyorsam bana, yerel yönetimler yapıyorsa yerel yönetimlere… Son yıllara kadar, meslek hayatımda böyle hormonlu ruhsat uygulaması görmedim. Son yıllara kadar hiç kimse mevcut imar uygulamasının dışına çıkmazdı. Şartlar neyi gerektiriyorsa, öyle yapardı. Bursa’nın bu işi temizlemesi gerekir. Bu işin sebebi, sorumlusu ve muhatabı belli.
Farklı imar uygulamalarıyla kentin silüetini bozan yapılara her ne kadar yerel yönetimler vize verseler de, bu projelerden inşaat mühendisleri de sorumlu değil mi? Bu noktada meslektaşlarınız adına bir öz eleştiri yapıyor musunuz?
İnşaat mühendisleri bu olayın farkına varamazlar. Çünkü projenin betonerme hesaplarını yaparlar, taşıyıcı sistemlerini tasarlayıp, yaparlar. Mimarisini sorgulamazlar. Sorgulayanlar meslek odaları olarak bizleriz. Tabii yapı denetim şirketindeki arkadaşların da çok dikkat etmesi gerekir. Yani bu işin sorumlusu yapı denetim şirketleridir. Ama onlar da ekonomik nedenlerden dolayı gözden kaçırabiliyorlar. Bu iş tamamen mimari projelendirmedeki emsal hesabıdır. Emsal hesaplarına dikkat etmesi gereken de yerel yönetimlerdir.
“BİR İNŞAAT RUHSATINA 540 İMZA”
Bir inşaat projesinin ruhsatını almak için ciddi bürokratik aşamalar var. Ruhsat için kaç imza gerekiyor?
En son 540 imza gerekiyordu. Planın yapım aşamasından, tapu sürecine kadar 540 imza atılması gerekiyor. Dünyanın başka bir ülkesinde böyle bir sistem var mı bilmiyorum. Biz hem Mimarlar Odası, hem BTSO hem de İMSİAD ile birlikte bu konuya çalıştık. İlgili bakan yardımcısına yaptığımız çalışmayı vereceğiz. 540 imzayı indirecek bir çalışmadır bu. Maalesef yapı denetim firmaları, bürokrasiden başını kaldırıp, inşaatları denetleyemez hale geldiler.
İnşaat sektörü zor günler geçiriyor. Talep yetersizliği ve artan maliyetler nedeniyle yeni projeler hayata geçmiyor. İnşaat sektörünün son durumuyla ilgili neler söylersiniz?
İnşaat sektörü darboğazdan geçiyor. Çok proje yok. Meslektaşlarımız işsiz. Bursa’da işler yolunda gitse meslektaşlarımız işsiz olmazdı. Pandemi dolayısıyla işler durdu. Pandemi, malzeme, arsa fiyatlarının artışı ve yeni imar alanlarının olmaması inşat sektörünü olumsuz etkiledi. Kentsel dönüşümün planlı şekilde yapılmaması da inşaat sektörünü bu hale getirdi.
“İŞSİZLİĞİ 6 YIL ÖTELEMEK İÇİN PLANSIZCA BÖLÜMLER AÇTIK”
İnşaat mühendislerinin sorunlarını da konuşalım. Bu yıl inşaat mühendisliği fakültelerinin üçte birinin boş kaldığını biliyoruz. Çok sayıda inşaat mühendisinin de işsiz olduğunu duyuyoruz. İnşaat mühendisliği eski cazibesini yitiriyor mu?
Meslek hiçbir zaman cazibesini yitirmez. Benim bir kızım inşaat mühendisi, oğlum mimar. Küçük kızım, biz evde sektörün olumsuz taraflarını dile getirdiğimiz için üniversiteye girişte mühendislik ve mimarlık bölümlerini tercih etmedi. Bu noktaya gelinmesinin nedeni meslekler değil ekonomik krizdir. İnşaat mühendisliği hiçbir zaman ölmez ve eskimez. Bu, geçici bir durum. İnşaat sektörü düzeldiğinde ve pandemi belasından kurtulduğumuzda bizim bölümlerin yine dolacağını göreceğiz. Ancak ülke olarak yanlış bir politikamız var. Biz işsizliği ötelemek için her yere inşaat bölümü açtık. Ama mezun olanların iş bulabileceğini düşünmeden yeni bölümler açtık. Oysa inşaat mühendisi ihtiyacı belli. 3, 4 hocanın olduğu, teknolojisi eksik, laboratuvarı olmayan bölümler açtık. Bölümlerin boş kalmasının nedenleri bunlar.
Bursa’daki akademik odaların ortak açıklamasına çoğu kez İMO Bursa Şubesi olarak imza atmıyorsunuz. Bursa Akademik Odalar Birliği yönetimiyle bir sorununuz mu var?
BAOB ile bizim sorunumuz olamaz. Bir açıklamayı bir kişi yazar herkes katılır. O halde ben yazayım açıklamayı onlar imzalasın. Yani bu işin bir de tersi var. Açıklamayı yazıp, bize dikte ediyorlar. Asla böyle bir şeyi kabul etmem. Böyle bir gelenek varsa, ben yazayım onlar imza atsın. Görelim bakalım o zaman kim, kime katılıyor. Bu söyleyeceklerimi akademik odalar öz eleştiri olarak alsınlar lütfen. Burası her görüşteki meslek mensubunun olduğu bir yapılanmadır. Siz sadece bir meslek grubunun fikirleri doğrultusunda binanın dışını donatır, afişler asarsanız, diğer kesimleri rahatsız etmiş olursunuz. Yönetici olarak ben de rahatsız oluyorum. Herkesin bir fikri var ve fikirlere de saygımız var. BAOB yönetimine telefon edip, binaya Türk bayrağı ve Atatürk posteri dışında hiçbir şey asmayın dedim. Çünkü bu binada her fikirden insan aynı çatı altında bulunuyor. Elbette biz siyasi fikirlerimizle seçiliyoruz ama yönetimsel anlamda tarafsız olmak zorundayız. Nalıncı keseri gibi bir tarafa yontarsanız, diğer tarafı rencide edersiniz. Oysa akademik odalar, kent için çok önemlidir. Ama siz meslek odalarını bir takım siyasi partilerin vagonu haline getirirseniz biz buna karşıyız. Benim açıklamalara imza atmama nedenim budur. Yoksa ben tüm odaların çalışmalarını değerli bulan biriyim. Ama bu binayı kendi düşüncelerine alet etmelerine de karşıyım.
“O ŞİKAYETTEN SONUÇ ÇIKMADI”
Bursa Tabip Odası, bir açıklamanız nedeniyle sizi TMMOB’ye şikayet etmişti. Şikayetin sonucu ne oldu?
Onur Kurulu, soruşturmaya gerek olmadığına karar vermiş. Düşünce özgürlüğünü savunan akademik odalar, ne zamandan beri düşüncelerinden dolayı üyelerini veya şube başkanlarını yargılamaya başladılar? Zorlamayla açılmış bir soruşturmaydı diye düşünüyorum. Kapandı zaten. Onur kurullarının kınama dışında verdiği kararlar yargıya açıktır. Herhangi bir sorun olsaydı, yargıda hakkımızı arardık.