Olay Gazetesi Bursa

Trafiğin kurtuluş reçetesi

Mudanya Köprülü Kavşak inşaatı başlamadan, ramazan ayının ilk günleriydi. Mesai saatleri dışında bile yoğun olan Bursa trafiği, sihirli bir değnek değmişcesine rahatlamıştı. Bir gün değil, iki gün değil, sürücüler günlerce rahat bir nefes almış, Bursa trafiği su gibi akmaya başlamıştı. Neden? Trafikteki araç sayısı azalmamıştı. Alternatif yolların açıldığı da yoktu. Yeni bir köprülü kavşak da […]

Mudanya Köprülü Kavşak inşaatı başlamadan, ramazan ayının ilk günleriydi.

Mesai saatleri dışında bile yoğun olan Bursa trafiği, sihirli bir değnek değmişcesine rahatlamıştı.

Bir gün değil, iki gün değil, sürücüler günlerce rahat bir nefes almış, Bursa trafiği su gibi akmaya başlamıştı.

Neden?

Trafikteki araç sayısı azalmamıştı.

Alternatif yolların açıldığı da yoktu.

Yeni bir köprülü kavşak da mevzubahis değildi.

O zaman neden trafik bu kadar akıcı olmuştu?

Nedeni çok basitti.

Çünkü içinde bulunduğumuz ay ramazan olduğu için, Bursalılar evlerine gidiş saatini değiştirmişti.

Kamu sektöründe çalışanlar yine aynı saatte iş çıkışı yaparken, iftar saatine yakın evde olmayı tercih edenler akşam 7’den, bazısı da 8’den sonra yola çıkıyordu.

Herkes, aynı saatlerde yola dökülmediği için de, trafik şişmiyor, insanlar güle oynaya evlerine dönüyorlardı.

İşte Bursa trafiğinin kurtuluş reçetesi de budur!

Yani mesai saatlerinin yeniden düzenlenmesi.

Bir diğer ifadeyle kamu sektörü ve özel sektör çalışanlarının farklı saatlerde işbaşı yapacakları ve farklı saatlerde işten çıkacakları bir düzenlemeyi getirmek.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, aylardır, hatta yıllardır aynı şeyleri söyleyip duruyor:

“Fabrikaların mesai saatlerini değiştirelim, kamu çalışanları erken başlasınlar işe, erken çıksınlar. Avrupa’da bu sistem uygulanıyor ve sonuç alınıyor. Herkes aynı saatte yola çıkarsa, 10 tane alternatif yol da yapsanız, 100 binlerce aracı hiçbir yol kaldırmaz ve trafik sıkışıklığını önleyemezsiniz.

Ancak Altepe‘nin dilinde tüy bitmesine rağmen, ne eski Valilik harekete geçmiş ne de fabrika sahipleri yanaşmıştı bu öneriye.

Farklı mesai saati uygulamasının yüzde yüz sonuç verdiğini, ramazan ayında gördük.

Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün uygulamaya sıcak baktığını biliyorum.

Hatta bu konuda bir alt yapı çalışması da yapıyorlar.

Ancak iş sadece Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Emniyet Müdürlüğü‘nde bitmiyor.

Bursa Valiliği ve BTSO‘nun da el vermesi gerekiyor.

Başka da çözüm yok galiba.

 

Uyanık sürücüler!

 

Dün Orhaneli Kavşağı‘ndaki yeni uygulamadan söz etmiş ve uyanık sürücüleri bir başka yazıya bırakmıştım.

Mesele şu:

Bursa istikametinden Orhaneli Kavşağı’na yaklaştığınızda iki seçeneğiniz var.

Ya, alttan batçığa girecek ve yolunuza devam edeceksiniz, ya da üst yoldan kavşağa yöneleceksiniz.

Ancak kendini uyanık zanneden sahtekarlar, hem batçık güzergahında seyreden sürücülerin yolunu tıkıyorlar, hem de kavşağa girecek sürücülerin haklarını gasp ediyorlar.

Çünkü, sadece birkaç metre kala kavşağa yanaşıyorlar.

Oysa, kavşağa gireceklerin Mudanya Köprülü Kavşağı‘nı geçtikten hemen sonra, sağ şeride girmeleri gerekiyor.

Ancak herkes saf, bunlar da akıllılar ya.

Batçık güzergahını takip edip, kavşağa yanaşmak, tam bir şerit ihlalidir ve ceza gerektirecek bir durumdur.

Özellikle trafiğin yoğun olduğu saatlerde bu sahtekarların yol açtığı durum, İzmir Yolu‘nu altüst ediyor.

Aynı durum Yüksek İhtisas Hastanesi Kavşağı‘nda da söz konusu.

Ankara Yolu’ndan Bursa istikametine gideceklerin önünü, kavşağa girecek onlarca uyanık araç sürücüsü tıkıyor.

İki çözüm var.

Ya kavşaklar etrafında görev yapan trafik polisleri, şerit ihlali yapan sürücülece ceza yağdıracaklar.

Ya da uyanık sürücülerin şerit ihlallerini, elektronik sistemle tespit edeceksiniz ve cezalarla canlarını okuyacaksınız.

 

Dünyada ve Türkiye’de ırkçılık belirtileri

 

İflah olmaz raddede yaftalayıcılardır.

Avrupa‘da Türklere barbar, İngiltere’de göçmenlere ikinci sınıf insan, ABD‘de Müslümanlara terörist, Türkiye’de Suriyelilere hırsız ve dilenci muamelesi yaparlar.

Islah olmaz şekilde ötekileştiricilerdir.

Kah Yahudilere tukaka derler, kah Asyalıları adam yerine koymazlar, kah Ermenileri düşman bellerler.

Şifası olmayan hastalık derecesinde kamplaştırıcıdırlar.

Yeri gelir siyahlar ile beyazları ayrıştırırlar, günü gelir Sünniler ile Alevileri kapıştırırlar.

Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşasalar da, farklı milliyetlere mensup, farklı inançlara sahip olsalar da, tümünün ortak özelliği, insanlığın en büyük düşmanı olmalarıdır.