Sykes-Picot Anlaşması…
1916’da Osmanlı İmparatorluğu‘nun Ortadoğu’daki topraklarını paylaşmak için, İngiltere ve Fransa arasında imzalanalan, gizli anlaşmanın adı.
“Bayram değil, seyran değil, bu anlaşmayı hatırlatmak da nerden çıktı” dediğinizi duyar gibiyim.
Tarih tekerrürden ibaretse, bugün Ortadoğu’da yaşananlar da Sykes-Picot Anlaşması’nı andırıyor.
Gelin bundan sonrasını, dış politika uzmanı Prof. Dr. Tayyar Arı‘nın yorumlarıyla ele alalım.
Suriye’de, PYD/YPG güçleri Türkiye sınırına (Fırat’ın batısı) dayandı .
Rusya, IŞİD ile mücadele adı altında YPG’ye koridor açıyor ve terör örgütü koca ülkeleri işgal eder duruma geliyor.
Çünkü Batı dünyasının Ortadoğu ülkelerini, etnik kimlikler üzerinden istikrasızlaştırma, bölme, dış müdahalelere açık duruma getirme ve nihayetinde yönetilebilir ülkeler haline dönüştürme politikası adım adım ilerliyor.
Irak, Yemen, Libya’dan sonra sıra Suriye‘de.
Suriye‘den sonraki hedefse,Suudi Arabistan ve Türkiye.
Hatta hedefte, bölgede Rusya ve ABD politikasını destekleyen İran da var.
Ancak Tayyar Arı’ya göre, Türkiye’ye yönelik hedefleri tutmayacak.
Çünkü:
-Türkiye’nin güçlü bir devlet geleneği var.
-Türkiye’nin siyasi ve diplomatik alanda büyük birikimleri var.
-Türkiye, Ortadoğu’nun en büyük oyuncusu ve ne Libya’ya ne Irak’a ne Yemen’e benzer.
-Türkiye’nin yüzlerce yıllık tarihsel deneyimi var.
-Anadolu insanının, bu tehlikeleri savuşturacak kendine has özellikleri var. (Doğu’da PKK’nın kışkırtmasına rağmen, ayaklanmadılar)
Plan tuttu
Dış plitika uzmanı Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayyar Arı‘ya göre, Ortadoğu‘da yaşananlar, ABD ve Avrupa’nın kurgusundan ibaret.
Bir diğer ifadeyle ABD’de patlak veren Mortgage kriziyle ekonomisi çöken Batı’nın toparlanması için, gelişmekte olan ülkelerin istikrarsızlaştırılması planlandı.
Yani, para akışının yönünü gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş olan ülkelere değiştirmek istediler.
Rusya‘yı Ukrayna ile meşgul ettiler.
Arap Baharı ile Ortadoğu ülkeleri ve komşularını istikrarsızlaştırdılar.
Türkiye’yi de iç karışıklıklar ve terörle güçsüzleştirmeye çalıştılar.
Arı, Avrupa ülkelerinin bu planının tuttuğunu somut bir veriyle açıklıyor:
Avrupa ülkelerinin ekonomik verileri, Mortgage krizinin ardından ilk kez 2013 Ağustos ayında olumlu seyretti.
Nereden nereye…
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, geçen hafta bir açıklama yaptı, deyim yerindeyse kıyamet koptu.
“Hayatımın en mutlu dönemini yaşıyorum” diyen Perinçek, 4 durumdan dolayı mutlu olduğunu açıkladı.
Biri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Güneydoğu‘da hendekleri kapatmak için terörle mücadelede yol almasından dolayı.
Diğeri, Gülen cemaatine yapılan operasyonlardan dolayı.
Diğer ikisi de ekonomi ve dış politikayla ilgili gerekçelerdi.
Şimdi Perinçek’i bırakıp, Vatan Partisi İl Başkanı Nadir Erol’un sözlerine gelelim.
Önceki gün bir davet için aramıştı Erol.
Ancak önce DİSK Genel Kurulu’nda yaşananlara değindi.
Erol, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’nun protesto edilmesini doğru bulmadığını belirtti ve şunu söyledi:
“Orada olsaydım Süleyman Soylu’nun yanında olurdum.”
İlginç sözlerine şöyle devam etti Nadir Erol:
“DİSK‘in içinde 2 grup var. Biri, Birleşik Metal İş Sendikası Başkanı Adnan Serdaroğlu‘nun temsil ettiği Cumhuriyetçiler ve Atatürkçüler, diğeri de Kani Beko ve Arzu Çerkezoğlu‘nun temsil ettiği HDP yanlıları. Süleyman Soylu‘yu, ‘Katiller dışarı‘ diye protesto edenler, HDP yanlılarıydı. Salonda sloganlar yükselirken, Arzu Çerkezoğlu kılını kıpırdatmıyor, Kani Beko da yasak savma kabilinde protestocuları güya susturmaya çalışıyor. AK Parti’yi savunduğum için söylemiyorum ama bugünkü saflaşma, hendek yanlılarıyla, hendeği kapatanlar arasındadır. Biz, hendekleri kapatanların yanındayız. Asıl katil, hendekleri savunanlardır. Onlar da DİSK Genel Kurulu‘nda oturuyorlardı.“
“Cumhuriyet’in yeniden inşa edilmesi, Doğu’nun kalkınmasından geçer” diyen Erol, Türkiye’nin kaynaklarının 24 Temmuz’dan bu yana hendeklerin kapatılması için harcandığını, bu kaynağın Güneydoğu‘nun kalkınması için harcanması gerektiğini de ifade etti.
Doğu Perinçek ve Nadir Erol’un sözleri böyle.
Siyasetin benzemeyenleri, dönem dönem aynı safta yer alabiliyorlar.
Yeri geliyor AK Partili bakanın protesto edilmesini, sosyalist bir partinin il başkanı eleştirebiliyor.
Yeri geliyor, muhafazakar bir partiyle, sosyalist bir parti aynı politikaları savunabiliyor.
Çok değil 5 yıl önce bunların olacağı aklınıza gelir miydi?
Nereden nereye…