Başkalarını bilmem ama CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Karabıyık, performansıyla Meclis’i gerçekten inletiyor.
Şov yapmadan, boş konuşmadan, ajitasyona başvurmadan, meselenin özüne dokunarak…
Çocuk istismarıyla ilgili Meclis‘te yaptığı son konuşmada, “Bu konu beni o kadar üzüyor ki dosyayı incelediğimde oturup hüngür hüngür ağladım ve konuşmakta da zorlanıyorum. Çünkü unutmayınız ki bizler anneyiz, babayız. Bu duygularla bu dosyaları inceledik, bu olayı araştırdık” dedi ve ardından ekledi “Evlatlar söz konusu olduğu zaman ne parti ne vakıf, hiçbirinin önemi olmaz, her şeyin üstündedir bu evlatlar, hepimizin çocuklarıdır bunlar. Lütfen elimizi vicdanımıza koyalım, çocukları koruyalım, vakıfları değil.“
Bu konuşma, çocuk istismarı iddialarıyla ilgili araştırma komisyonu kurulmasını içeren MHP‘lilerin reddedilen önergesinin sosyal medyaya taşınmasına yol açtı.
Dahası, sosyal medya Karabıyık‘ın konuşmasıyla yıkıldı.
Sonrası malum…
AK Parti‘nin de içinde olduğu 4 siyasi partinin ortak önergesiyle araştırma komisyonu kurulmasına vize çıktı.
Karabayık, toplum vicdanında derin yaralar açmaya namzet bir konuya tam vaktinda dokundu.
Zamanlama budur…
Karabıyık, siyasetçi kimliğiyle değil, annelik duygusuyla, sorumlu yurttaş özverisiyle kürsüden isyanını haykırdı.
Duyarlılık budur…
Karabıyık, “amacım bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek” dercesine, yıkıp, dökmeden sadece meselenin vahametine odaklanarak Meclis’i göreve çağırdı…
Siyaset budur…
CHP’lilere Erdoğan’a hakaretten ceza
Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın, kendisine yönelik hakaretlerle ilgili açtığı yüzlerce dava var.
Bu davaların bir bölümü kamuoyuna yansıyor bir bölümü de sessizce kapanıyor.
Cumhurbaşkanına hakaret davalarından biri de Mudanya‘daydı.
Bu köşeden, açılan davayı ve davanın seyriyle ilgili bilgiler vermiştim.
Dava, CHP örgütünün düzenlediği “Mustafa Balbay’la Özgürlük Yürüyüşü” etkinliğinde, bazı partililerin dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan‘a hakaret iddialarını içeriyordu.
Davada yargılanan 34 sanığın tamamı ceza aldı.
Daha önce cezaları olmadığı için 28 sanık, hükmün geri bırakılması kaydıyla her biri 7 bin 80 lira para cezasına çarptırıldı.
Bu sanıklar 5 yıl içinde aynı suçu işlerlerse, ceza infaz edilecek.
Diğer 5 sanık, daha önce cezaları olduğu için 7 bin 80 lirayı ödemekten kurtulamadılar.
Ancak 5 sanığın temyize başvurduğunu belirtmiş olayım.
Erdoğan‘a hakaret eden 5 sanığın içinde Hüseyin Ihlamur isimli eski ilçe başkanı da var.
Çocuk yaştaki bir sanık ise 4 bin lira para cezası aldı.
Ancak bu sanığın cezasının da hükmün geri bırakılmasına karar verildi.
PKK-IŞİD işbirliği
Her ne kadar canlı bomba eylemlerini TAK isimli örgüt üstlense de, bu kanlı örgütün PKK ile bağlantısı gün gibi ortada.
Dahası güvenlik güçlerine yapılan saldırıyı PKK üstlenirken, sivillere yapılan katliamları da TAK isimli paravan örgüt üstleniyor.
Yani aslında TAK diye bir örgüt yok.
Şimdi gelelim asıl konuya…
Malum, son günlerde ardı ardına patlatılan intihar bombalarıyla sarsıldık.
Ortadoğu uzmanı Prof. Dr. Tayyar Arı‘nın bombalarla ilgili son derece sarsıcı bir iddiası var:
“Uluslararası terör örgütleri, zaman zaman işbirliğine gidebiliyor. İstanbul’da IŞİD’in eylem yapma gücü varsa, kendi militanlarını PKK adına yapılan eylemde kullanabilir. Veya tam tersi. PKK, güçlü olduğu yerlerde militanlarını IŞİD’ın eylemlerinde kullanabilir. PKK, canlı bomba eylemlerini IŞİD’den öğrendi. İki örgüt Türkiye ve Avrupa’daki eylemlerde işbirliğine gitmiş olabilir.”
Yani değerli okurlar, IŞİD ile PKK‘nın Suriye’de savaşmasına aldanmayın.
Hep söylediğimiz gibi, ha IŞİD, ha PKK…