Yıllar önce bir ödül töreni için Bursa’ya gelen Aydın Doğan, gazetecilerin olduğu bir ortamda: “Gazeteciliğin havası çok, parası azdır” demişti.
Son dönemde iyice itibarsızlaştırıldığı için havası da kalmadı ama Aydın Doğan’ın dediği gibi parası az olan bir meslektir gazetecilik.
Eğer, kaleminizi kullanıp ek gelir elde etmiyor, danışmanlık adı altında ‘avanta’ da almıyorsanız, bu mesleği yaptığınız sürece belki namerde muhtaç olmazsınız ama ay sonunu da zor getirirsiniz.
İşte, mesleğini onuruyla yapan, sadece kaleminden kazandığı parayla geçinen ve bankamatik kartına yatan maaşı dışında başka da geliri olmayan meslektaşlardan biriydi Türkan Genç.
Yakalandığı amansız hastalığa yenik düşmüş, genç yaşında bu dünyadan göçmüştü Türkan.
Dünya işlerine o kadar çok kaptırmışım ki kendimi, yıllar önce bir basın toplantısında ayaküstü sohbet ettiğimiz anlar, Türkan ile son görüşmemizmiş.
Ancak yazılarını takip ediyor, sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlarını görüyordum.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde, sosyal medya hesabından şunları yazmıştı Türkan:
“Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Kutlayan tüm dostlara teşekkürlerimi sunuyorum. Bu vesileyle sizlerle bir konu paylaşmak istiyorum. Yeni Marmara’dan önce tam 8 yıl çalıştığım Kent gazetesi ile 2020 başında yollarımız ayrıldı biliyorsunuz. Sigorta ve maaş dışında, hiçbir sosyal hak bulunmamasına rağmen sırf istikrar için çalıştım. 27 yıldır bu meslekte sorumluluğunu gayet iyi bilen biri olarak, görevimi hiçbir zaman aksatmadım. Güncel yazı için alanıma yönelik bütün toplantıları takip ettim. Başından sonuna kadar haftanın altı günü yazdım. Yazıların, gazetedeki okunma oranlarına iyi yansıdığını bizzat kendileri söylüyorlardı tarafıma. Muhabir ve yazarlar görevlerinin niteliği gereği içeride de dışarıda da olurlar. Gazetecilikten bihaber, ego sahibi bazıları, ahkam kesmek için despot uygulamalar yaptı. Sürekli masa başında oturmam istendi. Sabah, akşam imza şartı getirildi vs. Gazetecinin günlük olarak yayımlanan köşe yazısındaki imzası yetmedi. Hakkı, hukuku, emeği hiçe sayıp tazminatımı gasp ettiler. Hakkımı tabii ki yasal yollarla arıyorum. Hem kulun hem de Allah’ın adaleti er ya da geç tecelli edecek, inanıyorum. Gazetecilikten, etik değerlerden son derece uzak olan bu vicdansızlara, yaranmak için haksızlığa göz yumanlara, işbirlikçilerine hakkımı helal etmiyorum.”
Sevgili Türkan, ölümünden sadece 1 ay önce isyanını dile getirmiş, 8 yıllık emeğinin üzerine çökmek isteyenlere hakkını helal etmediğini haykırmış.
Türkan’ın kırılan güzel kalbinden süzülen bu kelimeler aslında mesleğin utanç vesikasıdır.
Ancak tek suçlu 3 kuruşluk tazminatına göz dikenler mi? Türkan’ı yalnız bırakan sözde meslek örgütlerimiz ve dayanışmayı unutan bizlerin hiç mi suçu yok?
Sevgili Türkan, bize de hakkını helal etme.
Bu devirde çevre mühendisi olmak varmış
Prof. Dr. Güray Salihoğlu, Prof. Dr. Fatma Esen ve Prof. Dr. Feza Karaer’in danışmanlığında yürütülen araştırma, Çevre Mühendisliği Bölümü 4. sınıf öğrencileri Hatice Nur Soylu, Merve Deniz, Davut Güleç, İlker Erünsal ve Mert Öncel tarafından mezunlarla yapılan birebir görüşmelerle gerçekleştirilmiş.
Araştırmaya göre Uludağ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden 2015 ile 2018 yılları arasında mezun olanların yüzde 71’i iş bulmuş.
Mezunların yüzde 88’i ise sadece 1 yıl geçmeden iş bulabiliyormuş.
Çevre mühendislerinin yüzde 82’sinin mesleğini severek yapıyor olması da araştırmanın bir başka sonucu.
Kuşkusuz, araştırma sonuçlarının bu kadar olumlu olmasının nedeni, araştırma yapılan kentin ekonomisinin güçlü, sanayisinin gelişmişliğiyle açıklanabilir.
Ancak, yüksek işsizlik ve düşük ücretlerden dolayı diğer mühendislik branşlarındaki memnuniyetsizlik ortada.
Bu araştırma ile birlikte insanın çevre mühendisi olası geliyor.
Okuyucu mektubu
Mustafa Bey, yazınızda Merkez Bankası ve Hanlar Bölgesi ile ilgili uzman görüşlerini okudum. Bursamıza bu projeler önemli değer katacaktır. Bir Bursalı olarak düşüncem, Adliye binası yıkılarak eski cezaevi tekrar yerine yapılabilir. Yapı planı muhakkak arşivlerde vardır. Burada kültür merkezi yapılarak Nazım Hikmetlerin, ressam Balabanların anıları yaşatılabilir.Bu konuya yer verirseniz sevinirim.Teşekkürler. Mesut Hatipoğlu.
2 dakikada Bursa
Denemedim ama oldukça zorlanırım herhalde.
Ancak asıl marifet de bu kadim kenti ve güzelliklerini 2 dakikada anlatabilmekte.
Efendim Büyükşehir Belediyesi, kısa film yarışması düzenlemiş.
Katılımcılara, kısa videoda 2 dakikada Bursa’yı anlatmaları isteniyor.
Amaç, Bursa’nın tanıtımına katkı yapmak, kentlilik bilincini aşılamak, farkındalık yaratmak.
Yani her bakımdan Bursa’nın faydasına, Bursalılarla düşünülmüş, dört başı mamur Bursa projesi.