Geçen yıl televizyon programlarıma denk geldiği için tek bir konseri dahi izleyememiştim.
Bu nedenle, açılış konserine büyük bir iştahla gittim.
Konseri tek cümleyle özetlemek gerekirse, açılış gibi açılış oldu.
***
Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nin en büyük salonu Osmangazi’nin seçilmesi isabet olmuş.
Öyle ki balkonlar da dahil salonda çok az boşluk vardı.
Gerçi, 2. hafta ilgi o kadar yoktu ama yine de ilk konser umut verdi.
***
Tanıdık simalar yine yerini almıştı.
Ama senfoni müdavimleri dışında, ilk kez gençlerin ilgisi dikkat çekici boyuttaydı.
Üniversite, hatta lise öğrencileri perşembe akşamı Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nin yolunu tutmuşlardı.
Bazı anne ve babalar, çocuklarını alıp konsere gelmişlerdi.
Yani 7’den 70’e farklı yaş grupları vardı salonda.
***
Şef Dağhan Doğu, solist Gülsin Onay, konzertmeister Gökçe Özler’di.
İlk bölümde Giuseppe Verdi’nin, ‘Aida operasından Zafer Marşı‘ ve Edvard Grıeg’in piyano konçertosu vardı.
Piyanoda, ünlü piyanist Gülsin Onay, harikalar yarattı.
Onay’ın piyano konçertosunu, ellerimiz kızarana dek alkışladık.
Müthiş bir performansla mest etti adeta izleyenleri.
***
İkinci bölümde ise Hırsız Saksağan Uvertürü’nün ardından harika bir final bizleri bekliyordu:
Çaykovski’nin 1812 Uvertürü…
***
Final eseriyle ilgili kısa bilgiler vereyim.
1812, Ruslar için son derece önemli bir gün.
Napolyon’un, Çarlık ordusu tarafından Moskova’da bozguna uğradığı yıldır 1812.
İşte bu büyük zaferi anmak isteyen Çar İkinci Aleksandr, dostu aracılığıyla Çaykovski’ye bu eseri besteletiyor.
1812 Uvertürü, Fransız ve Rus ordularının karşılaşmaları ve çatışmaları, Rus ordusunun direnişi, Fransız ordusunun Rusları önüne katarak ilerlemesi ve hatta Moskova’ya girmesi, Moskova yangını ve son aşamada kiliselerin çanları ve davul gümbürtüleri arasında Fransızların bozguna uğratılmasını içeriyor.
Ve finalde Rus ulusal melodisi olan ‘Tanrı kullarını korusun” vurgusu güçlü bir şekilde yerini alıyor.
Yani, eseri dinlerken kendinizi savaş meydanında hissedebilir, top sesleriyle irkilebilir, müthiş bir duygu fırtınasına da kapılabilirsiniz.
***
Özetle, Bursa Devlet Senfoni Orkestrası, sıkı bir konserle klasik müzik severlerin ruhunu okşadı.
Veteriner hekimler ne istiyor?
Dün, ilk kez Bursa Veteriner Hekimler Odasının bir basın toplantısına katıldık.
Oda’nın yeni başkanı Hüseyin Bolten, son derece sessiz, sakin bir kişi olacak ki, yazılı basın açıklamasını okuduktan sonra, sorularımızın tümünü yönetim kurulu üyeleri yanıtladı.
Olsun, yeni dönemde Bursa Veteriner Hekimleri Odası’nın taleplerini madde madde sıralayayım:
-Güvenli gıda konusunda, gıda mühendisleri yerine veteriner hekimler söz sahibi olsun.
-Hayvandan insana bulaşan hastalıklar konusunda kamuoyunu veteriner hekimler bilinçlendirsin.
-Veteriner hekimlere yıpranma hakkı tanınsın.
Şehir magandaları
“Bursa’nın İnegöl ilçesindeki düğünde havaya ateş edilmesiyle bir kişi hayatını kaybetti. Necmi Çelik’in hayatını kaybettiği olaya ilişkin gözaltına alındıktan sonra adliyeye sevk edilen Dönmez Mahallesi Muhtarı M.A, Akbaşlar Mahallesi Muhtarı E.A. ile R.T. ve Ö.B’nin işlemleri tamamlandı. Mahkemeye çıkarılan şüphelilerden R.T. tutuklandı, diğer üç zanlı adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.”
Peki ben bu haberi niye hatırlatım?
Pazar günü aracımla seyrediyorum.
Önümde bir düğün konvoyu…
Yeri gelmişken, bu düğün konvoylarının kesinlikle yasaklanması ve konvoy yapan araç sürücülerine ceza kesilmesi gerektiğini belirteyim.
Çünkü konvoylar, trafiği sıkıştırıyor, diğer araçları tehdit ediyor ve kazalara davetiye çıkarıyor.
Düğün konvoyundaki bir aracın şoför koltuğunda oturan şahıs ne yaptı dersiniz?
Elini camdan çıkardı ve silahıyla havaya 3 el ateş etti:
Bam, bam, bam!
Düşünebiliyor musunuz, Bursa’nın göbeğinde, güpegündüz bir araç sürücüsü silahıyla havaya ateş açıyor.
Hasılı, bu şehir magandaları olduğu sürece, can güvenliğimizden şüphe duymaya başladım.