BTSO Başkanı İbrahim Burkay, kent içinde faaliyet gösteren plansız sanayi işletmelerinde 180 bin kişinin çalıştığını belirterek, bunun şehre büyük bir yük getirdiğini söyledi. Plansız sanayi işletmelerini şehrin dışına çıkartacak KOBİ OSB ile ilgili konuşan Burkay, “Bursa’da toplam sanayi üretiminin yüzde 50’sini şehir içinde kalmış plansız sanayi işletmeleri yapıyor. Bu işletmeler de trafiği kilitliyor. Tarım dışı arazilerde, dağlık kayalık bölgelerde KOBİ OSB’yi kurup, şehir içinde kalan plansız sanayiyi çıkarmamız lazım. KOBİ OSB’nin yanında da iki uydu kent kuralım. Böylece 180 bin işçi şehir dışına çıksın ve şehir büyük bir yükten kurtulsun” dedi.
Kısa çalışma ödeneği uygulamasıyla ilgili de konuşan Burkay, “Yoğun şekilde uzatılmasını istiyoruz. Pandeminin ve işten çıkarma yasağının sürmesi en temel gerekçelerimiz. En azından yıl sonuna kadar uzatılsın. İlgili bakanlara uygulamanın 2021’in sonuna kadar devam etmesini iletttik. İnşallah bu ay içinde adım atılır diye umut ediyoruz” diye konuştu. Burkay, çip krizi nedeniyle de otomotiv sektörünün 60 milyar dolar kaybı olacağını belirtti.
Pazartesi Söyleşileri’ne konuk olan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, önemli açıklamalar yaptı.
Burkay, pandeminin gölgesindeki ekonomik tablodan, kısa çalışma ödeneği uygulamasına, KOBİ OSB’den çip ve hammadde krizine kadar merak edilen konularda görüşlerini paylaştı.
“HASTALIĞI KOLAY ATLATTIM ANTİKORUM YÜKSEK”
Geçen yıl Kovid-19 hastalığına yakalanmıştınız. Nasıl atlattınız hastalığı, şimdi nasılsınız?
Kasım ayının ilk günleriydi. İlk defa gece titreme oldu, ertesi gün hemen teste gittim. Aslında PCR testim negatif çıktı ama 2 gün sonra pozitif oldum. Hemen tedaviye başladım ve 6, 7 gün hastanede kaldım. Çok fazla semptom olmadı. Koku ve tat alma duygularımı kaybetmedim, öksürük de yoktu. Atlattım, şu an çok iyiyim. 5 ay geçti ve hala antikorum yüksek. Güvendeyim diye düşünuyorum ama yine de tedbiri elden bırakmıyorum. Hastalığımın üzerinden 6 ay geçmediği için de aşı olmadım.
“DESTEK GELMEZSE İŞLETMELERİN BİR KISMI KAPANIR”
Pandemi tedbirleri neredeyse 1 yılı aştı. Bu 1 yılda sektörlerin ayrıştığını gördük. Neredeyse 13 aydır kapalı olan dezavantajlı gruplar oluştu. Bunun yanında çok önemli destek mekanizmaları da devreye sokuldu. Destekler işletmelerin sıkıntılarını giderecek katkıyı sundu ama 3., 4. dalga nedeniyle kısıtlamalar hala sürüyor. Son olarak Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı gibi ramazan ayında kapanma ve hafta sonu yasakları olacak. Yeteri kadar birikimi olmayan işletmelerin zorlukları daha da artacak. İşten çıkarma yasağı devam ettiği için çalışanla işveren arasında sorunlar oluşmaya başladı.
Üyelerinizin talepleri nelerdir?
Bu dönemde pozitif ayrımcılık yaparak hibe destekleriyle işletmeleri ayakta tutmamız lazım. Aksi taktirde pandemi bittikten sonra işletmelerin bir kısmı mevcudiyetini devam ettiremeyecek. Bu destekler de çok fazla geciktirilmeden devreye sokulmalı.
Süreç içinde Bursa’da kapanan iş yeri sayısıyla ilgili bilgi var mı?
Odamızın istatistiklerinde çok göze çarpan bir veri yok. Çünkü iş yerinizi kapattığınızda desteklerden faydalanamıyorsunuz. Zaten birçok iş yeri fiilen kapalı ama kağıt üzerinde açık görünüyor. Pandemi bittikten sonra ne olur bilemiyoruz.
“İŞLETMELERE EN BÜYÜK DESTEĞİ VEREN ODAYIZ”
BTSO, bu dönemde çok yoğun bir performans sergiledi. Genel sekreterlik, komite üyeleri ve meclis üyelerinin özellikle digital toplantılarında çok yoğun bir trafik vardı. Bu süreç öngörülemez olduğu için hesap edemediğimiz birçok sorun ortaya çıktı. Digital toplantılar ile sorunların Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne ve ilgili bakanlıklara iletilmesi noktasında bize çok büyük faydası oldu. Pandeminin başında hemen bir kriz masası oluşturduk. Kriz masası aracılığıyla meslek gruplarından gelen sorunları raporlayarak ilgili mercilere ilettik. Valiliğin oluşturduğu kriz masasında iş dünyasını temsilen BTSO vardı. Özellikle hafta sonu sokağa çıkma yasaklarında, üretimi durmaması gereken iş yerlerinin iznini aldık. Nefes kredisini ilk başlatan BTSO’dur. Bu krediyle üyelerimize çok düşük maliyetli krediler sunduk. İşletmelere en büyük desteği veren odayız. Koordinasyonumuz ve işbirliğimiz sürüyor.
“KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ MUTLAKA UZATILMALI”
Kısa çalışma ödeneği uygulaması uzatılmadı ama siz ve iş dünyasından birçok isim uygulamanın uzatılması gerektiğini açıkladılar. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da uygulamanın uzatılması yönünde açıklama yaptı. Kısa çalışma ödeneği neden uzatılmalı?
Yoğun şekilde uzatılmasını istiyoruz. Pandeminin ve işten çıkarma yasağının sürmesi en temel gerekçelerimiz. En azından yıl sonuna kadar uzatılsın. Yeme içme sektöründe faaliyet gösteren üyelerimizin işletmeleri ramazanda kapalı olacak. İşletmeler kapalıyken uygulamanın devam etmemesi, üyelerimizi çok zor duruma düşürecek. Çalışanlar ücretsiz izne çıkarılsa bile kanuni yükümlülükleri işverenin üzerinde devam ediyor. Zaten 1 yıldır çalışmayan kesiminin sosyal ve kanuni sorumlulukları işverenin üzerinde. Üyelerimizle yaptığımız toplantılarda da birinci konu kısa çalışma ödeneği. Hem biz hem Rifat Başkan, ilgili bakanlara uygulamanın 2021’in sonuna kadar devam etmesini ilettik. İnşallah bu ay içinde adım atılır diye umut ediyoruz.
“ÇİP KRİZİ 60 MİLYAR DOLARA MAL OLACAK”
Tabii pandemi başladığından bu yana alışkanlıklar baştan aşağı değişti. Fiziki toplantı yerini digital toplantıya bıraktı. İpad’ten bilgisayarlara ve akıllı telefonlara kadar yeni ihtiyaç alanları zorunlu oldu. Akıllı bilgisayarlardan otomobillere kadar her yerde çip teknolojisi kullanılıyor. Bir ülke yüzde 4 büyüyorsa, akıllı teknolojilerde büyüme yüzde 10, 15 civarındadır. Ancak pandemiyle birlikte akıllı teknolojiler kat kat büyümeye başladı. Oradaki ihtiyaç ciddi anlamda firmaların bu alana kaymalarına sebep oldu. Bu aynı zamanda ürünü de pahalılaştırdı ve stokları olmayan otomotiv firmaları tedarik sıkıntıları yaşadı. Reno mart ayında kapamak zorunda kaldı. Ardından Fiat kapandı çip yüzünden. Bu nedenle otomotiv sektörü 60 milyar dolara yakın bir kayıp yaşayacak.
Çip krizinin otomotiv kenti Bursa’ya etkisi nasıl olacak?
Bursa’ da da otomotiv sektörünün kayıplarını ihracat rakamlarından görüyoruz. Bursa’da mart ihracatında yüzde 28’lik bir artış var ama otomotiv tam olarak devreye girmedi. Çip krizini çözüp otomotivi de devreye sokmamız lazım.
Hammadde sorunu?
Hammadde de çok ciddi sıkıntı var. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank, tüm önemli üretim merkezlerindeki ticaret ve sanayi odaları ile bakanlık personellerinin içinde olduğu bir portal kurdu. Orada kalem kalem ihtiyaçları irdeliyoruz. Bu tüm dünyanın sorunu. Dünya ticareti, bu sıkıntıyı aşacak kadar büyümedi. Yüzde 4 büyüme var ama hammadde ihtiyacı bunun iki katı. Çünkü arz kısıldı. Bir de döviz kurunun yükselmesinden dolayı hammadde fiyatları ciddi anlamda yükseldi. Bunlar da maliyeti arttırıyor ve enflasyona yansıyor. Tüm bunlara rağmen Türkiye, tedarik zincirindeki kayma nedeniyle avantajlı ülkelerin içinde lider konumunda.
“BURSA EKONOMİSİ SANAYİSİ SAYESİNDE AYAKTA ”
Pandeminin gölgesindeki Bursa ekonomisiyle ilgili genel fotoğrafı sorsam, neler söylersiniz?
Bursa’nın sektör ve pazar çeşitliliği fazla olduğu için avantajları var. Geçmişte de bir bölgede yaşanan sıkıntıyı, diğer bölgelerdeki büyümeyle gidererek krizlerle baş ediyorduk. Bursa, üretici kent olmanın avantajıyla pozitif bir ayrışımın içinde. Bursa, sadece turizm ve hizmet sektörüyle beslenen bir kent olsaydı bu dönemde çok ciddi sıkıntıları olacaktı. Bursa’nın toplam gayri safi milli hasılasının yüzde 55’i sanayisinden geliyor. Aslında Bursa dünyaya entegre olmuş bir kent ve üretim ekonomisi sayesinde toparlanma süreci içinde. Ancak dezavantajlı sektörlerin de mutlaka desteklenmesi gerekir.
“18. OSB KENT TRAFİĞİNİ RAHATLATIR”
TEKNOSAB, Türkiye’nin projesidir. 2016’da tüzel kişiliğe kavuştu. Türkiye’de 360 tane OSB var. Bu OSB’lerin içinde en kısa zamanda üretime geçen OSB, TEKNOSAB’dır. 4 yılda kamulaştırmalar yapıldı, alt yapı bitti ve fabrika inşaatları başladı. Üretim ve sanayi sizi her türlü dış etkenden ve krizden koruyan kalkandır. Aslında Bursa sanayi olarak fakir bir kent. Biz kendimize rol model olarak Almanya’nın zenginliğini üreten Baden Württemberg eyaletini almışız. Bu bölge toplam coğrafyasının yüzde 5’ini sanayi alanlarına ayırmış. Bursa’da sanayi alanları binde 8. Yani yüzde 1 bile değil. Sıkıntı şu: Bursa’da toplam sanayi üretiminin yüzde 50’si 17 tane OSB’de yapılıyor. Diğer yüzde 50 sanayi üretimi ise ilçe belediyelerinin izin verdiği sanayi alanı diye işaretlenmiş, şehir içinde kalmış, Vişne Caddesi, Arabayatağı gibi plansız, alt yapısı sanayiye uygun olmayan, aslında konut olması gerekirken yerlerde yapılıyor. OSB’lerde çalışan sayısı 190 bin, plansız sanayi işletmelerinde çalışanların sayısı da 180 bin. 180 bin çalışan her sabah Yıldırım’dan çıkıp Nilüfer’e geliyor, Nilüfer’den çıkıp Osmangazi’yi geçiyor. Plansız sanayi işletmeleri, şehrin trafiğini kilitliyor. Bu sadece çalışanların yarattığı trafik sıkışıklığı. Bir de bu tesislerin hammadde, ara madde, mamüllerin sevkiyatı ve lojistik trafiği var. TEKNOSAB, Bursa’da son 25 yılda yapılmış tek OSB’dir. Şimdi bizim bir projemiz var. İsmi KOBİ OSB. Diyoruz ki, Bursa’da devlet otoban yapmış, hızlı tren yatırımı sürüyor. Artık Bursa’nın 40 yıl önceki gibi İzmir Yolu’nda, Ankara Yolu’nda, Yalova Yolu’nda büyümesi çok yanlış. Bizim bu yeni yollarla birlikte tarım dışı arazilerde, dağlık kayalık bölgelerde KOBİ OSB’yi kurup, şehir içinde kalan plansız sanayiyi çıkarmamız lazım. KOBİ OSB’nin yanında da iki uydu kent kuralım. Böylece 180 bin işçi şehir dışına çıkacak. KOBİ OSB’nin yerini de devlete bırakıyoruz. 18. OSB, KOBİ OSB olsun. KOBİ OSB ile 5 bin iş yeri şehir dışına çıkacak. Bu da şehirdeki hem insan hem de yük trafiğinin azalması demektir. Buradaki yanlış kanaat, KOBİ OSB’yi yaptığımızda şehir dışından göç alacağımız iddiası. Hayır şu an zaten plansız sanayi işletmelerinde çalışıyor insanlar. Biz onları şehir dışına çıkartıp, şehrin yükten kurtulması gerektiğini söylüyoruz.
“HER ZAMAN BURSASPOR’UN YANINDA OLDUK”
Gelelim Bursaspor’a. İyi bir Bursasporlu olduğunuzu biliyoruz ancak kulübün durumu pek iç açıcı değil. Stadın elektrikleri yine kesildi. BTSO olarak kulübe katkı yapıyor musunuz ?
Kurum olarak değil ama iş dünyası olarak Bursaspor’a çok büyük katkı yapıyoruz. Bursaspor, Bursa’nın en değerli markası. 2010’daki şampiyonluk çok değerli. Biz her dönemde Bursaspor’un yanında olduk. 21 milyon lira destekle yola çıktığımız 2020 Ocak ayındaki kampanyada, Büyükşehir, Osmangazi ve Yıldırım Belediyesi ile birlikte 15 milyona yakın destek topladık. Ben bire bir arkadaşları arayarak destek istedim ve hiçbiri geri çevirmedi. Bu yıl mart ayı başında ‘Hatıran Yeter’ isimli kampanyada 1963 kombine kartıyla destek verdik. Sene başında mevcut yönetim, teknik heyet, oyuncular ve çalışanların maaşları için destek istedi. 1 milyon 100 bin liralık bir destek. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş yarısını karşılarken, biz 3, 4 arkadaş da yarısını ödedik bu paranın. Yani biz Bursaspor’u önemsiyoruz ve her kampanyada elimizi değil vücudumuzu taşın altına koyuyoruz. Ancak futbol, sportif başarıyı gerektiriyor. Sportif başarı olmazsa yaptığın iş ne kadar doğru olursa olsun ölçü olmuyor. Genç futbolcuların kafası maddi olarak meşgul olmasın diye her zaman devreye girdik ama ekonominin durumu da ortada. Türkiye’deki tüm kulüplerde çok büyük sıkıntılar var.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, kulübün mali yönden kurtuluşunun şirketleşmeden geçeceğini söylüyor. Aynı fikirde misiniz?
Bu konuda bir çalışma yapılması lazım. Futbol artık çok büyük bir endüstri. Hem uluslarası, hem de ulusal çapta Bursaspor’a katkı koyacak çok değerli kişiler var. Önce bunları bir araya getirip, çıkış yolu bulmamız lazım. Bu şirketleşme mi olur, farklı bir yol mu olur, o çalışmadan sonra ortaya çıkar. Bu çalışma olmadan bir yönlendirmeyi çok doğru bulmuyorum. Ama dünyadaki örneklerine baktığımız zaman şirketleşme bir çıkış noktası olarak görünüyor. Yine de dediğim gibi tarafları bir araya getirip Bursa’nın ortak kararıyla bir yol haritası çıkarmamız lazım.
Mayıs ayında genel kurul olacak. Nasıl bir yönetim tavsiye edersiniz? BTSO olarak seçim sürecinde rol almayı düşünüyor musunuz?
Bizce her kurum sürecini, kendi dinamikleriyle götürmeli. Biz her zaman, Bursaspor ile olan ilişkilerimizde, başkan ve yönetimini 1 numaralı muhatap olarak alırız. Tabii ki yöneticilerin ve başkanların tüm kesimlerinin güvenini kazanmış, itibarlı kişilerden seçilmesi önemli. Özellikle Bursaspor’u sıkıntılı süreçten çıkaracak bir yapı olduğunda Bursaspor genel kurulu teveccüh edecektir. Genel kurulun seçtiği başkan bizim de başkanımızdır.