Uzun süredir sessizliğini koruyan AK Parti İl eski Başkanı Sedat Yalçın, dün yazılı bir açıklama yaptı.
Yalçın, AK Parti’nin reformist kimliğine vurgu yapıyor ancak olağanüstü gelişmelerden dolayı reformların askıya alındığı belirtiyor.
Açıklamanın can alıcı bölümü ise, AK Parti’den istifa edenlere dönük ağır eleştirileri içeren bölüm.
“Sorunlarımız olabilir ancak sorunların tartışılacağı gün, bugün değildir” diyen Yalçın’ın şu sözleri dikkat çekici, “Bu yakıcı gündemler gün gibi ortadayken hayatı boyunca sahip olduğu tüm ünvanları AK Parti sayesinde elde etmiş olanların, ülkemizin bu zor günlerinde AK Parti ile yollarını ayırma kolaycılığı doğru ve kabul edilebilir bir şey değildir. Bunun değerlendirmemizde de bir yeri, karşılığı yoktur. Haksızlığa uğradığınızı, emeğinizin dikkate alınmadığını, mağdur edildiğinizi düşünseniz bile onurlu duruşunuzu bozmamalısınız”
Özellikle, “Hayatı boyunca sahip olduğu tüm ünvanları AK Parti sayesinde elde etmiş olanların” diye başlayan cümlesi Öztürk’ü işaret ediyor.
“Mağdur edildiğinizi düşünseniz bile onurlu duruşunuzu bozmamalısınız” ifadesi ise Öztürk’e dönük tepkisinin şiddetini ortaya koyuyor.
Peki aktif siyasetin içinde olmayan, dost sohbetlerinde AK Parti’nin MHP gibi milliyetçi çizgiye gelmesini ve 2002 ruhundan uzaklaşmasını eleştiren, hatta yeni kurulacak partilerle bile anılan Yalçın neden böyle bir açıklama yaptı?
Yalçın’ın eleştirileri her ne kadar AK Parti’den ayrılıp, yeni partilere gitmeyi düşünenlere yönelik olsa bile, özelde Öztürk’ü hedef aldığı çok belli.
Çünkü Yalçın, Öztürk’ün milletvekili olmasında bizzat kendisinin katkısı olduğunu düşünüyor.
Dönemin Başbakanı Erdoğan, 2011 seçimleri öncesi Sedat Yalçın’la yaptığı bir telefon görüşmesinde, listeye koymak için Bulgaristan göçmeni olan bir aday sorduğunda Yalçın, Mustafa Öztürk ismini veriyor.
Yani Yalçın, “Hayatında elde ettiği tüm ünvanları AK Parti sayesinde elde etmiş olanların” sözleriyle Öztürk’e şu mesajı veriyor olsa gerek:
“AK Parti sayesinde Telekom Müdürü oldun. Siyasette kimse seni tanımazken seni milletvekili yaptık. Yıllarca bu partiye emek verip ne milletvekili ne de belediye başkanı adayı yapılmayan ben bile sesimi çıkarmıyorken, sen aday gösterilmedin diye nasıl sesini çıkarırsın?”
Yalçın’ın bu açıklaması, yeni partilerle anılan AK Parti’nin eski seçilmişleriyle ilgili de genel bir eleştiriyi kapsıyor.
Ancak yeni partilere geçmeyi düşünen AK Parti’nin eski seçilmişleri de, “Aday gösterilmedik diye istifa ettiğimizi söyleyenlere, bizim de ‘aday yapıldıkları için veya iktidardan nemalandıkları için seslerini çıkarmıyorlar‘ dememiz mi gerekiyor?” diyor.
Bu da farklı bir bakış açısı.
HÖH’ün seçim zaferi
Komşu ülkedeki belediye seçim sistemi 2 turdan oluşuyor.
Yani adaylar, ilk turda en az yüzde 50 oranında oy alırsa kazanmış sayılıyor.
İlk turda hiçbir aday yüzde 50’yi bulamamışsa, ikinci turda en yüksek oy alan aday seçimi kazanıyor.
Buna göre Türk azınlığın partisi Hak ve Özgürlükler Hareketi, ilk turda 33 belediyeyi kazandı, ikinci turda da 14 adayları yarışacak.
Hak ve Özgürlükler Hareketi adaylarının en az 45 belediyeyi kazanacağı tahmin ediliyor.
HÖH yetkilileri seçim sonuçlarından memnun.
Nitekim, önceki seçimde kazandıkları 42 belediyenin üzerine çıkacağını öngörüyorlar.
Ayrıca Türk azınlığın yoğunlukta olduğu Kırcaali ve ilçelerinin tamamını alarak önemli bir seçim başarısının altına imza atan HÖH adayları Bulgaristan seçmenlerinin olduğu bölgelerde de varlık gösterdi.
Paylaştığım fotoğraf Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Aziz‘in seçim ofisinden çekilmiş bir kare.
Aziz’in arkasındaki duvarda Mustafa Kemal Atatürk‘ün fotoğrafı asılı.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutladığımız bugün için son derece anlamlı bir detay.
Tek aday eğilimi örgütlerden kabul görmedi
Geçen haftalarda Bursa’ya da gelen Salıcı, bölge toplantılarının sonuncusunu İstanbul’da yapacak.
Salıcı, hem yaklaşan kongre ve kurultaylar nedeniyle parti içi mesajlar veriyor, hem de gündeme ilişkin açıklamalar yapıyor.
Genel merkezin, tek adaylı kongre eğilimini örgüte ileten Salıcı, bir bakıma nabız yokluyor.
Peki genel merkezin tek adaylı kongre isteği örgütlerde kabul gördü mü?
Net bir ifadeyle hem teoride hem de pratikte ‘hayır‘ diyebilirim.
Örgütler “Biz AKP değil, CHP’yiz” diyerek, tek aday eğilimine felsefe olarak karşı çıkıyor.
Ayrıca, birçok ilçede bırakın 2 adayı, 4-5 isim adaylık için yola çıkarak, tek aday isteğini pratikte de reddedildiğini gösteriyor.
Mesela Osmangazi’de en az 8 isim, Nilüfer’de 3, Yıldırım’da 2 isim adaylık çalışması yapıyor.
İlçe kongreleri şekillendikten sonra da il için en az 2 adayın çıkacağına da kesin gözle bakılıyor.