Seçime günler kaldı…
Ve hiç kuşkusuz HDP, seçimin kilit partisi.
Bazı anketler, HDP‘nin barajı rahatlıkla geçeceğini gösterirken, bazı araştırma sonuçları tam sınırda olduğunu söylüyor.
Ancak şu bir gerçek ki, HDP‘nin mitingleri, hem katılım hem de atmosfer bakımından geçmişle kıyaslanacak gibi değil.
Mesela, geçen hafta sonu yapılan İzmir mitingi…
CHP‘nin kalesi olarak bilinen bu kentte, Selahattin Demirtaş, 70 bin kişiye hitap etti.
HDP‘nin İstanbul‘da gerçekleştirdiği nokta mitinglerinde de tablo çok farklı değil.
Bursa‘ya gelirsek…
HDP, 2 yıllık bir parti ama mirasını devraldığı BDP, Bursa’da, 2’si kağıt üzerinde sadece 7 ilçede örgütlüydü.
Ancak, Yüksel Akgün ve Kezban Dumlu eş başkanlığındaki HDP, 5 ilçede daha örgütlendi.
Yani İznik ve dağ ilçeleri dışında, HDP’nin 12 ilçe başkanlığı faaliyet yürütüyor.
HDP’nin hızla örgütlenmesinde, Selahattin Demirtaş’ın karizması, yeni partinin ‘Türkiye partisi‘ olma çabası ve parti yöneticilerinin kullandığı siyasi dilin çok önemli payı var.
HDP mitinglerinde dikkat çekici detaylar da var.
Mesela Muğla‘da miting alanında Türk bayrakları dalgalanıyordu.
Ayrıca, eş cinsellerin, çevrecilerin, kadınların, hasılı dezavantajlı kesimlerinin sorunlarını gündeminde tutma çabaları, toplumda karşılık bulmuş görünüyor.
Dün gazetede konuğumuz olan HDP Eş Başkanları Yüksel Akgün, Kezban Dumlu ve Parti Meclisi eski Üyesi Resul Baykara ile bunları konuştuk.
Mesela, Millet Mahallesi’nde temsilcilik açmışlar.
Nilüfer’de çok rahat bir şekilde faaliyet yürütüyorlarmış.
En fazla destek gördükleri ilçenin de, Yenişehir olduğunu söylediler.
Akgün’e, Bursa‘daki durumlarını sordum.
“Rakam vermek istemiyorum. Çünkü sahada gördüklerimiz sandığa yansırsa, baraj sorunumuz olmaz” dedi.
Tüm bunlar dışında, asıl gösterge, cuma günü Merinos‘ta yapılacak miting olacak galiba.
Eş başkanlardan Selahattin Demirtaş’ın konuşacağı mitinge olan katılım, sandık sonuçları için güçlü bir işaret olabilir.
Ahlaklı bir siyasetçiyi kaybettik
Günlerdir ölümle pençeleşen Gürsu Belediye Başkanı Cüneyt Yıldız, ne acı ki son nefesini verdi.
Bursa siyaseti gerçekten önemli bir değerini kaybetti.
Daha dün, Yıldız‘ın, belediye başkanlığından aldığı maaşların tek kuruşuna dokunmadığını öğrendim.
Maaşlarının tümünü hayır işlerine harcıyormuş.
İlçedeki camilerin halılarının temizlik ücretini kendi cebinden ödemesi, belediyeye gelen misafirlere şahsi hesabından yemek yedirmesi gibi daha bir sürü, örnek davranışlarını da duymuştum.
Yani, siyasette ender rastlanan bir belediye başkanıydı Yıldız.
Tanrı, ailesine sabır versin, Yıldız’ın mekanı cennet olsun demekten başka birşey gelmiyor elimizden.
Lale Karabıyık’ın gece çalan telefonu
Milletvekili adayları, sahada ilginç ve sürpriz diyaloglarla karşı karşıya kalabiliyor.
Siyasetin cilvesi olarak görülen bu sürprizleri atlatmanız, tamamen deneyiminize bağlı.
Siyasetçilerin, tahammül etmeleri gereken bir başka durum da, parti üyelerinden gelen telefonlara kayıtsız kalmamak.
Bizdeki siyaset, tamamen seçmenle kurduğunuz sıcak iletişimden geçiyor.
Yani siyasette bir yerlere gelmek için, bilgi birikiminden çok, halka dokunmak yeterli.
Halkla mesafesi olmadığı için, önseçim sandığından birinci çıkmıştı CHP’li Lale Karabıyık.
Geçen gün, gecenin 2’sinde telefonu çalmış:
-Sayın vekilim, nasıl iyi misiniz?
-İyiyim, siz nasılsınız?
-Bizler de iyiyiz, ben bir CHP üyesiyim.
-Memnun oldum, buyrun.
-Bir işim olduğu için aramadım sizi, telefonuzu açıp, açmadığınızı öğrenmek istedim.
-Benim telefonum 24 saat açıktır.
-Yani rahatsız olmadınız değil mi?
-Hayır, rahatsız olmam.
-Çok teşekkür ederim. O zaman size iyi geceler.
-İyi geceler size de.
Bu telefon görüşmesi, çok kimseye sıra dışı gelebilir.
Ancak, bu diyalog Türkiye‘deki seçmen profiliyle ilgili ipuçları veriyor.